Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Prof. Yakup Küçükkale ucuz işgücü ile rekabetin yanılgı olduğuna dikkat çekti: Sanayicinin üretim gücü inovasyondan kaynaklanır

İş dünyasında yabancı işçi talebi günden güne artıyor. Bu tartışmalara katılan son isimlerden birisi de İTO Başkanı Şekib Avdagiç oldu. Avdagiç’in söylemlerini eleştiren Prof. Dr. Yakup Küçükkale, TCLira’ya yaptığı açıklamalarda iş adamlarının döviz kuru ve maliyet baskılarıyla inovasyon yerine ucuz iş gücü arayışına girmeleri yaklaşımının uzun vadede sürdürülebilir rekabet gücü sağlamayacağını belirtti.

İş dünyasında yabancı işçi talebi günden güne artıyor. Bu tartışmalara

TCLira.com Özel/Kemal Arda Ayvalıoğlu

Prof. Dr. Yakup Küçükkale, iş dünyasının düşük döviz kurunun artmamasına tepki göstermesine ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Yakın tarihlere kadar üretici firmalar, çoğunlukla da ihracatçı firmalar, kurların düşük düzeyde olduğunu, bunun da rekabet güçlerini olumsuz yönde etkilediğini iddia ederek, kurların yükselmesi gerektiğini söylüyorlardı. Hatta İTO’nun da bu yönde yakın tarihlere kadar yaptığı açıklamalar var. Sayın Avdagiç de bu konuda benzer açıklamalarda bulunmuştu. “Döviz kuru çok düşük, bunun yükselmesi lazım. Yoksa rekabet gücümüz zayıflıyor, ihracat yapamıyoruz” şeklinde bazı dert yanmalar, şikayetleri olmuştu” dedi.

“Biz buna literatürde “sürünen pariteler” yaklaşımı adını veriyoruz”

Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in, TL’nin reel olarak değerleneceğini, zayıf para konumundan çıkıp güçleneceğini ısrarla vurguladığını ifade eden Küçükkale, “Uygulanan politikalar da bunun işaretlerini ve emarelerini bize verdi. Bir taraftan rezerv güçlendirici politikalar uygulanıyor ki rezerv artırıcı politikalar piyasalardan bol miktarda rezerv çekmek demektir. Mehmet Şimşek’in politikaları dövizi çekerek bir nevi kurların daha da düşmesini engelleyerek biraz orta halli bir yol izlemesini ve belirli bir patikayı takip etmesini sağladı. Ufak ufak artışlarla devam etmesini sağladı. Biz buna literatürde “sürünen pariteler” yaklaşımı adını veriyoruz. Gerçi gerek Merkez Bankası Başkanı, gerek Hazine ve Maliye Bakanı olsun, herhangi bir döviz kuru hedefleri olmadığını belirtiyorlar ama uygulanan politikalar ve grafiklere dökülen rakamlar bize bunun bir patika süreci olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bunun bir patika sürecinde devam ettiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.

“Bir sanayicinin ihracat gücü, üretim gücü, rekabet gücü yaptığı yenilik ve inovasyonlardan kaynaklanır”

“Bu bir sürünen pariteler yaklaşımıdır” diyen Küçükkale “Kurun sene sonunda alacağı değer bile üç aşağı beş yukarı bellidir. Çünkü patikayı takip edip de sene sonuna doğru uzatırsanız, sene sonunda TL’nin kaç lira olacağını en basit işlem bilen insan bile rahatlıkla hesaplayabilir. Şimdi iş adamları bunu görmüyorlar mı? Görüyorlar. Sene sonu dolar kurunu az çok onlar da tahmin ediyorlar. Dolayısıyla artık ondan umutlarını kestiler. Yani döviz kurunda bir şok yaşanacak, döviz kurları artışa geçecek, bizim ihracat gücümüz tekrar artacak gibi bakışlardan umutlarını kestiler. Şimdi bugün görebildiğim kadarıyla maliyetleri düşürerek rekabet avantajı sağlama gayretindeler. Onu da Sayın Avdagiç’in belirttiği gibi Afrika’dan, Bangladeş’ten, Hindistan’dan mümkün olduğu kadar ucuz işçi getirelim, biz onları kullanalım, böylece maliyetlerimiz düşsün, maliyetlerimiz düşünce de rekabet gücümüz artsın, kolayca ihracat yapabilelim şeklinde bir yaklaşım sergiliyorlar” diye konuştu.

“Gerçek rekabet üstünlüğünü üretim ve Ar-Ge sağlar”

Bu iki yaklaşımın da yanlış olduğunu vurgulayan Küçükkale, “Yakın tarihlere kadar TL’nin değer kaybetmesini istedikleri yaklaşım da yanlıştı, yurt dışından ucuz işçi ithalatı yapalım, ülkeye ucuz işçi getirelim de maliyetlerimizi düşürelim yaklaşımı da yanlıştır. Bunu biz gerek sosyal medyada, gerek çıktığımız yayınlarda defalarca anlattık. Bir sanayicinin ihracat gücü, üretim gücü, rekabet gücü yaptığı yenilik ve inovasyonlardan kaynaklanır. Bir ihracatçının, bir üreticinin rekabet gücü üretiminin kalitesinden kaynaklanır. Bakıyorsunuz bizim imalat sanayimize, ne doğru düzgün kaliteli bir üretim var, ne de rekabet anlamında. Bizim sanayi ürünlerinde bir Alman ürünüyle, bir Amerikan ürünüyle rekabet etme şansımız yok. Kalitemiz düşük. Herhangi bir Ar-Ge çalışması var mı, ona bakıyorsunuz, birkaç firmada var ama genele baktığımız zaman Türkiye sanayi imalat sektöründe Ar-Ge yok denecek kadar az. Ar-Ge yapmıyorsun, inovasyon yapmıyorsun, kaliteni artırmıyorsun, verimli bir üretim anlayışına sahip değilsin ki gerçek rekabet üstünlüğünü bunlar sağlar. Kalkmışsın TL’nin değerini düşürelim, yurtdışından ucuz işçi getirelim şeklinde hiç olmayacak yollara saparak rekabet gücünü artırmaya çalışıyorsun” ifadelerini kullandı.