Faiz koridorunun genişletilmesi ve piyasadaki fazla TL’nin çekilmesiyle ekonomik istikrar sağlanmaya çalışıldı. Ancak bu durum, nisan ayında beklenen faiz indiriminin gerçekleşmesini zorlaştırdı. Gecelik faizler %42’den %46’ya yükselirken, mevduat faizlerinin de artması bekleniyor. Bu da işletmelerin kredi maliyetlerini artırarak reel sektörü daha da sıkıştıracak.
Faiz yükü artıyor, Kamu borçları şişiyor
Kubilay, faizlerdeki artışın kamu maliyesine de ağır yük getirdiğini belirtti. İki yıllık tahvil faizleri %37’den %44’e çıkarken, 10 yıllık tahvillerde faiz %32’ye yükseldi. Türkiye’nin toplam TL borcu 4,5 trilyon lira seviyesinde bulunuyor ve sadece bu faiz artışı nedeniyle yıllık faiz yükü 180 milyar lira arttı. 2025 yılında beklenen faiz ödemesi 2,1 trilyon liraya yükseldi. Bu yükün vergi artışları, kamu harcamalarının kısılması ya da parasallaşma yoluyla karşılanacağı belirtiliyor.
Enflasyonla mücadele büyük darbe aldı
Mart 2024’te yaşanan ekonomik dalgalanmaların ardından enflasyon kontrol altına alınmaya çalışılıyordu. Ancak son kriz, enflasyon beklentilerini yeniden bozdu. 2020’li yıllarda %20’nin altına inmesi zor görülen enflasyon tahmini, bu son gelişmelerle birlikte %3-5 puan daha yukarı çekildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevde olduğu sürece enflasyonla çok sıkı bir mücadelenin yürütülmeyeceğini öngören Kubilay, yüksek faiz ve düşük kur politikasıyla rezerv biriktirme çabasının da sürdürülemez hale geldiğini vurguladı.
Borsada 40 milyar dolarlık kayıp
İstanbul Borsası’nda da büyük değer kayıpları yaşandı. BIST 100 endeksindeki kayıp 40 milyar dolara ulaştı. Dolar kurunun baskılanması nedeniyle kayıpların daha da büyümesi engellenmeye çalışıldı. Ancak açığa satışın durdurulması ve kamu fonlarının alımları gibi müdahaleler piyasalardaki güveni tam olarak tesis edemedi.
Özellikle yabancı yatırımcılar carry trade risklerini yeniden değerlendirirken, kısa vadeli yatırımlar bile riskli hale geldi. Bu süreçte yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin daha da azalacağı tahmin ediliyor.
Ekonomik ve siyasi kriz birbirini besliyor
Kubilay’a göre, iktidarın finansal istikrarı koruyabilmesi için siyasi krizleri en aza indirmesi gerekiyor. Ancak, mevcut durumda hukuka olan güvenin zedelenmesi ve politik risklerin artması, Türkiye’nin ekonomik kırılganlıklarını artırıyor.
Sonuç olarak, İmamoğlu’nun diploma iptal kararından doğan kriz yalnızca siyasi bir mesele olarak kalmadı, ekonomide de derin etkiler yarattı. Yatırımların ve tüketimin düşmesiyle birlikte, reel sektör üzerindeki baskının artacağı, hükümetin ise yeni kaynak arayışlarına hız vereceği öngörülüyor.
İmamoğlu krizi ekonomiyi vurdu: 30 milyar dolarlık rezerv kaybı
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesiyle başlayan süreçte bir hafta geride kalırken, ekonomik göstergelerde ciddi bozulmalar yaşandı. Ekonomist Doç. Dr. Murat Kubilay’ın değerlendirmesine göre, yalnızca 5 iş gününde Merkez Bankası’nın net rezervlerinde 30 milyar dolarlık erime gerçekleşti.
Ekonomide yaşanan bu sert dalgalanma, faiz artışları ve piyasalardaki belirsizlikle birleşerek Türkiye’nin finansal istikrarına yönelik endişeleri artırdı. Merkez Bankası, faiz koridorunu genişletip piyasadaki fazla TL’yi çekerek durumu kontrol altına almaya çalışsa da, nisan ayında beklenen faiz indiriminin rafa kalkması muhtemel görünüyor.
Faiz yükü artıyor, borçlanma maliyeti yükseliyor
Son gelişmeler, kamu maliyesine de doğrudan yansıdı. İki yıllık tahvil faizleri %37’den %44’e yükselirken, 10 yıllık tahvil faizleri %28’den %32’ye çıktı. Türkiye’nin toplam TL borcunun 4,5 trilyon lira olduğu göz önüne alındığında, sadece faiz artışları nedeniyle yıllık 180 milyar liralık ek maliyet oluştu. 2025 yılı için öngörülen faiz ödemesi ise 2,1 trilyon liraya çıktı.
Bu artışın vergi yüküyle ya da kamu harcamalarının kısılmasıyla karşılanması beklenirken, parasallaşma ihtimali de enflasyonla mücadeleyi zorlaştıracak bir diğer risk olarak öne çıkıyor.
Enflasyon beklentileri bozuldu
Mart 2024’te yaşanan ekonomik dalgalanmanın ardından toparlanmaya çalışan fiyatlama dengesi, son krizle birlikte yeniden bozuldu. Enflasyonun uzun vadede %20’nin altına düşmesinin zaten zor olduğu belirtilirken, yeni gelişmelerin bu tahmini %3-5 puan daha yukarı çekeceği öngörülüyor.
Ekonomist Kubilay, bu süreçte iktidarın finansal istikrarı koruma adına enflasyonla mücadelenin tavizler verilerek sürdürülebileceğini ifade etti.
Borsada 40 milyar dolarlık kayıp
Piyasadaki dalgalanma borsaya da sert yansıdı. Borsa İstanbul’da toplam değer kaybı 40 milyar doları buldu. Açığa satış yasağı, şirketlerin hisse geri alımları ve kamu fonlarının destek alımlarıyla panik kısmen engellenmeye çalışılsa da yabancı yatırımcının risk algısında ciddi bir bozulma yaşandığı belirtiliyor.
Özellikle kısa vadeli carry trade yatırımlarının bile risk altında olduğu bu süreçte, döviz kuru üzerindeki baskının devam edeceği öngörülüyor.
Türkiye’nin dış borçlanma maliyeti artıyor
Yaşanan kriz uluslararası piyasalarda da yankı buldu. Türkiye’nin risk primi CDS puanlarında 60-70 baz puanlık bir artış yaşanırken, eurotahvil getirileri de yükseldi. Bu durum, Türkiye’nin dış borçlanma maliyetlerini artırarak yeni kaynak bulmayı zorlaştırıyor.
Ekonomik yıkımın siyasi etkileri
İmamoğlu kriziyle başlayan süreçte gözaltılar, kayyum tartışmaları ve sokak eylemleri sürerken, ekonomide yaşanan yıkım da dikkat çekti. Ekonomist Murat Kubilay, finansal istikrarın korunabilmesi için siyasi risklerin azaltılması gerektiğini belirtti.