Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Yabancı yüksek faiz alıp kaçmak dışında bir yatırıma yanaşmıyor

Ekonomist İris Cibre, faiz indirimi tartışmalarına değinerek, yabancı yatırımcının pozisyonu

Ekonomist İris Cibre, faiz indirimi tartışmalarına değinerek, yabancı yatırımcının pozisyonu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“Faiz inerse ne, inmezse ne?” başlığıyla sosyal medya hesabından bir analiz paylaşan İris Cibre, şu ifadeleri kullandı:

“Bazı yatırım kuruluşları ve ülke uzmanları faiz indirimi beklerken bazıları ise inmemeli diyor. İkisinin de çok haklı yanları var. İşte ekonomimiz öyle bir sıkışmışlık içerisinde.

Politika faizi şu an %50. Borçlanma maliyetleri ticari %63 seviyesinde. İnmesi gerektiğini söyleyenlerin haklı tarafı şu: Uzun süre yüksek finansman maliyeti enflasyonist olacaktır. Dolayısıyla, amacının tersine etki yaratmaya başlayacaktır. Bunun yanında, yabancının yüksek faiz alıp kaçmak dışında bir yatırıma hâlâ yanaşmadığını görüyoruz. Öncü yatırım carry trade’in devamı önce menkul kıymet, ardından da doğrudan yatırıma dönüşmelidir. Bu gerçekleşmiyor. Dolayısıyla, yabancı milli serveti alıp götürmekten başka bir işe yarayacak gibi görünmüyor. Dolayısıyla, yüksek faiz devam ettirilmemelidir.

Enflasyonu yavaşlatmıyor

Diğer yönden bakarsak, enflasyon hâlâ %3 aylık seviyenin altına inmiş değil. Yönetim hâlâ sorunu talepte arıyor ve bu yanlış hedefleme enflasyonu yavaşlatmıyor. Ekimde yıllık 25 puan düşmüş olacak enflasyon, ancak vatandaşın alım gücünde hissedeceği bir gerçekleşme olmayacak. Dolayısıyla, faiz indirimi USD talebi yaratabilir endişesi söz konusu. Bu talep de az buz değil; ~60 MLR USD.

Bu çıkmaz gibi görünen durumun en iyi çözümü azar azar indirimle %40 seviyesine gelmek olabilir. Böylece, faiz hem hâlâ yüksek kalmış olur, hem yabancının carry getirisi erozyona uğramış olur hem de 1 yıllık reel getiri, o dönemde yine de reel artıda olabilir.

Bugünden birebir öngörü yapmak çok zor. Fakat, yönetimin, belli oranda şirketleri vergilendirmeye başlaması, doğru hedeflemede bir nebze yol aldıklarını düşündürtebilir. Fakat, hâlâ samimiyete inanç yok. Ekonomi yönetiminin kredibilitesi fazlasıyla erozyona uğradı. Halk, tüm vergi yükü bizde, sırtımızdan zenginleşmiş kesime de gereken yapılıyor demeli. Fırsatçılar, vergi kaçakları, aflarına göz açtırılmadığını görmeli. Ancak, bu şekilde toplumsal mutabakat sağlanır ve enflasyonla daha güçlü savaşılabilir. Aksi halde, başa dönmek işten değil. Hele ki, sonuç alındığını görmeyi bekleyecek kadar sabrı olmayan bir hükümet söz konusu iken…”