Blockchain teknolojisinin dinamik gelişen ortamında, merkezi olmayan fiziksel altyapı ağları (DePIN), dijital ve fiziksel alanları harmanlayan devrim niteliğinde bir sistem olarak öne çıkıyor. “Nesnelerin İnterneti” konseptinin Web3 dünyasıyla entegrasyonunu temsil ediyor. Çeşitli altyapı projelerinin ilk geliştirme aşamasını yönetmek, yönlendirmek için tokenizasyon uygulanıyor. Telekomünikasyon veya enerji gibi sektörlerdeki büyük şirketler altyapının geliştirilmesine, bakımına büyük yatırımlar yapar. Bunun tam aksine, Web3 şirketleri görevleri bir grup gönüllüye devretmeyi planlıyor. Gönüllüler sembolik teşviklerle motive ediliyor. Amaç, altyapı ağı yeterince geniş erişime sahip olduğunda gelir elde etmek.

DePIN’lerin gerçek vaadi, kablosuz ağlardan veri depolamaya kadar çeşitli endüstrilerde daha adil, verimli ve erişilebilir hizmetler sunma yeteneklerinde yatıyor. 2013 yılında Filecoin ortaya çıktı, kullanıcıları depolama alanı sağlamaya teşvik etmek için token teşviklerini kullanarak blockchain ağında merkezi olmayan depolamayı kolaylaştırdı. Dağıtılmış veri depolama yaklaşımı yalnızca gelişmiş güvenlik sağlamakla kalmaz, aynı zamanda farklı depolama kaynaklarını verimli şekilde birleştirerek kaynak kullanımını önemli ölçüde artırır,maliyetleri azaltır.
Tahminler, Filecoin ağında 1 TB veri depolamanın, geleneksel sunucularda depolananın yalnızca 1/120’si kadar maliyetli olduğunu gösteriyor. Filecoin’in başarısı çok sayıda kripto girişimcisine geleneksel Nesnelerin İnterneti’nin (IoT) dönüşümünü keşfetme konusunda ilham verdi. Bu nedenle birçok dikkate değer DePIN projesi ortaya çıktı. Bunlar arasında, merkezi olmayan paylaşılan bilgi işlem gücüne odaklanan Render; Merkezi olmayan Wi-Fi paylaşımı sunan Helium; Video paylaşımına adanmış Theta Network ve merkezi olmayan veri alışverişinde uzmanlaşmış Worldcoin yer alıyor. Tokenleştirilmiş paylaşım ekonomisi aracılığıyla geleneksel fiziksel altyapıyı blockchain ağlarıyla bütünleştiren projeler, gelişen DePIN’lere örnek teşkil ediyor.
IoTEX, Hivemapper, Natix ve platform biçimlerinin io.net gibi platformlarda yer alan önemli projeleri, blockchain teknolojisinin altyapı hizmetleriyle entegrasyonunda yenilikçi bir yaklaşım sergiliyor. Projeler, altyapıların daha iyi hale getirilmesi için yenilenmedi, daha fazla gelir sistemi, kazançlı ayrıca merkezileştirilmiş modellerle uyumlu olacak şekilde esnek hale getirildi. Örnek olarak, Airbnb gibi ortak platformlar, hizmet sağlayıcılarının, kullanıcıların merkezileştirilmiş sistemde çalışmasını ve kaynakların sıkı bir şekilde kontrol edilmesini sağlar. Bunun karşılığında, DePIN projeleri bir kadro, merkezi olmayan yapı ayrıca altyapı hizmetlerine katkıda bulunan bireysel katkılara memnuniyet verici şekilde izin veriyor. Sunduğu avantajlar arasında altyapı oluşturma hızının 10-100 kat artması, yerel piyasa ihtiyaçlarına daha iyi uyum sağlanması, maliyet etkinlik ve farklı yargı bölgelerinde ölçeklenebilme yer alıyor. Ancak, bu sektördeki zorluklar arasında teşvik modellerinin seyreltilmesi, uygulama geliştirme sürecinin uzun olması sayılabilir.
Ayrıca, Web2 devleriyle rekabet etmek, özellikle Amazon, Microsoft ve Google gibi şirketlere karşı zorlu bir mücadele gerektiriyor. Teknik karmaşıklık, başlangıçtaki işletme maliyetleri, özellikle özel kuruluşları işleten sağlayıcılar için önemli engeller oluşturmaktadır. Temel hizmetlere erişimin ölçeklenebilirliği, demokratikleştirilmesi potansiyeli, yatırımcıların ve geliştiricilerin çıkarlarını canlı tutuyor. 2024’te DePIN’lere olan ilgi daha da güçlenmeye hazırlanıyor. Önümüzdeki yol zor olsa da, DePIN’in temel ilkeleri; açık erişim, merkezi olmayan yönetim ve topluluk odaklı gelişim, altyapı yönetiminde yeni bir çağın habercisi. Stratejik yatırım ve sürekli inovasyon sayesinde DePIN’ler, hizmetlerin sunulma şeklini yeniden tanımlayabilir, hizmetleri daha erişilebilir, daha uygun fiyatlı ve küresel dijital ekonominin ihtiyaçlarına uygun hale getirebilir.