Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sigortada kontrollü yumuşama sürecindeyiz

Howden Türkiye Bölge CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Atınç Yılmaz, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Ratings tarafından düzenlenen “Global Katastrofik Riskler” başlıklı webinarda Türkiye’yi temsilen konuşmacı olarak yer aldı. Yılmaz, Türkiye ekonomisinin dayanıklılığı, deprem riskleri, reasürans piyasalarındaki değişim ve sigorta sektörünün geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye sigorta pazarında hem küresel hem yerel ölçekte “temkinli bir toparlanma süreci” yaşandığını belirten Yılmaz, “Fiyatlarda artık kontrollü bir yumuşama dönemindeyiz.” dedi.

Howden Türkiye Bölge CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Atınç Yılmaz,

“Türkiye, bölgesinin en dinamik pazarı”

Yılmaz, Türkiye’nin dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olduğuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye, Körfez ülkeleriyle kıyaslandığında üretim kapasitesi, çeşitliliği ve dinamizmiyle bölgesinin en güçlü ekonomilerinden biri. Petrol ve doğalgaza değil; turizm, imalat, enerji ve tarım gibi üretim temelli sektörlere dayalı bir ekonomi yapısına sahibiz.”

Yılmaz, son 15 yılda Orta Doğu pazarlarında edindiği tecrübeye atıfta bulunarak, Türkiye’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte bölgenin yüzde 80–85’ini oluşturan üç büyük sigorta pazarı arasında yer aldığını belirtti. “Ancak bu üçlü arasında en hızlı büyüyen ve en hızlı adapte olan ülke Türkiye.”

Türkiye sigorta pazarının 2021’de 13 milyar dolardan 2024 itibarıyla 25 milyar dolara ulaştığını, yıl sonunda bu rakamın 30 milyar dolar seviyesine çıkmasının beklendiğini kaydetti.

“Deprem, sektörün dengesini değiştirdi”

Yılmaz, 2023’te yaşanan Hatay merkezli depremlerin piyasada ciddi etkiler yarattığını belirtti:

“2022–2023 döneminde küresel reasürans kapasitesi sıkışmıştı. Türkiye gibi yüksek riskli pazarlara daha temkinli yaklaşılmaya başlandı. Şirketler teminat sınırlarını yükseltti, koşullar katılaştı ve fiyatlar sert biçimde arttı.”

Depremlerde oluşan 105 milyar dolarlık ekonomik zararın yalnızca 5 milyar dolarının sigortayla karşılandığını hatırlatan Yılmaz, bu oranın sigorta penetrasyonunun hâlâ düşük olduğunun göstergesi olduğunu söyledi.

“2026’ya doğru daha dengeli bir dönem bekliyoruz”

Yılmaz, son dönemde reasürans piyasasında kaynak çeşitliliğinin arttığını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:

“Avrupalı ve Londra merkezli reasürörlerin risk iştahı azalırken, Orta Doğu ve Asya merkezli reasürans şirketleri Türkiye’de daha aktif hale geldi. 2026’ya doğru ise küresel faiz oranlarının düşmesiyle kapasite yeniden artıyor. Bu da doğal afet sigortalarında fiyatların makul seviyelere inmesini sağladı.”

Yılmaz, büyük bir felaket yaşanmadığı takdirde 2026 yılına kadar sigorta pazarında sürdürülebilir bir dönemin başlayacağını söyledi:
“Son iki–üç yıldır zorlu bir dönem geçirdik. Ancak bugün itibarıyla hem küresel hem yerel ölçekte temkinli bir toparlanma sürecine girdik. Fiyatlar hâlâ yüksek olsa da artık kontrollü bir yumuşama dönemindeyiz.”

“Sigorta, ekonomik dayanıklılığın en önemli aracı”

Konuşmasını Türkiye’nin sigortacılıkta taşıdığı potansiyele dikkat çekerek tamamlayan Yılmaz, şu mesajı verdi:

“Türkiye, deprem gerçeğiyle yaşayan bir ülke. Bu nedenle sigorta yalnızca finansal bir güvence değil; ekonomik sürdürülebilirlik için stratejik bir zorunluluk. Riskleri doğru analiz edip ülkemizin direnç kapasitesini artırmak zorundayız.”