Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası (FED), Eylül 2025 toplantısında önemli bir karar alarak politika faizinde indirim gerçekleştirdi. Bu karar, piyasalarda geniş yankı uyandırdı ve ekonomik beklentileri yeniden şekillendirdi. Faiz oranları %4,00 – %4,25 aralığına çekildi ve bu süreçte 25 baz puanlık bir indirim yapıldı.
Eylül 2025 toplantısında alınan faiz indirim kararı, 2025 yılı içinde yani 9 ay içerisinde uygulanan ilk faiz indirimi olarak ABD ekonomisi için önemli bir dönüm noktası olabileceği gibi, hem iç hem de dış ekonomik dinamikleri etkileyerek piyasalarda ve tüketici davranışlarında değişikliklere yol açacaktır.
Örneğin FED faizleri indirdiğinde, o ülkenin para birimi yani dolar genellikle daha az cazip hale gelir. Yani bu, dolar tutma karşılığında daha az faiz alınacak anlamına gelmektedir. Bu doğrultuda düşük faiz oranları, yatırımcıların alternatif piyasalara yönelmesine neden olacaktır. Yatırımcılar daha yüksek getiri elde etmek istedikleri için farklı piyasalara kayacaktır. Böylece yatırımcılar ellerinde daha az dolar tutacak, dolara olan talep azalacak ve doların değeri düşecektir. Dolayısıyla FED’in faiz kararları, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler üzerinde piyasalarda önemli etkilere yol açabilir.
FED’in faiz indirimlerinin Türkiye üzerindeki olası etkileri şöyle sınıflandırılabilir:
Türk Lirası Üzerindeki Etkisi: FED’in faiz oranlarını düşürmesi, doların değer kaybetmesine ve Türk Lirası’nın değer kazanmasına yol açabilir. Ancak bu durum, Türkiye’nin ekonomik koşullarına bağlı olarak değişebilir.
Sermaye Akışları: Düşük faiz oranları, yatırımcıların daha yüksek getiri arayışıyla gelişen piyasalara yönelmesine neden olabilir. Bu durum, Türkiye’ye sermaye girişini artırabilir.
İthalat Maliyetleri: Doların değer kaybetmesi, ithalat maliyetlerini etkileyebilir. Eğer Türk Lirası değer kazanırsa, ithalat maliyetleri düşebilir ve bu durum enflasyonu kontrol altında tutabilir.
Talep Artışı: FED’in faiz indirimleri, küresel talebi artırabilir. Bu durum, Türkiye’nin ihracatını olumlu yönde etkileyebilir ve enflasyon baskılarını azaltabilir.
Yabancı Yatırımcılar: Düşük faiz oranları, yabancı yatırımcıların Türkiye’deki fırsatları değerlendirmesine yol açabilir. Bu, doğrudan yabancı yatırımları artırabilir.
İç Piyasa Yatırımları: Türkiye’deki işletmeler, düşük faiz ortamında borçlanarak yatırımlarını artırabilir. Bu durum, ekonomik büyümeyi destekleyebilir.
Kredi Faizleri: FED’in faiz indirimleri, Türkiye’deki bankaların uluslararası piyasalardan borçlanma maliyetlerini etkileyebilir. Eğer maliyetler düşerse, bankalar da kredi faiz oranlarını düşürebilir.
Tüketici Harcamaları: Düşük kredi faizleri, tüketici harcamalarını artırabilir. Bu da ekonomik büyümeye katkı sağlar.
Borsa Performansı: FED’in faiz kararları, Türkiye borsa endekslerini etkileyebilir. Düşük faizler, hisse senedi piyasasında yükselişlere yol açabilir.
Risk Algısı: Gelişen piyasalara yönelik risk algısı, FED’in faiz kararları ile değişebilir. Düşük faizler, gelişen piyasalara olan ilgiyi artırarak Türkiye gibi ülkelerdeki risk primlerini düşürebilir.
Tabii tüm bu olası etkiler değişkenlik gösterebileceği gibi, FED’in faiz indirimine ilerleyen dönemlerde de devam etmesine bağlıdır. Bu nedenle FED’in kararlarının dikkatle takip edilmesi, kendi ekonomik politikalarımızın şekillenmesinde önem arz etmektedir.