Enflasyon fiyatlar genel seviyesinde yaşanan devamlı artışlar olarak adlandırılır. Türkiye’de enflasyon, son yıllarda ciddi bir sorun haline geldi. Özellikle 2021 yılından itibaren belirginleşmeye başlayan enflasyonu, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enerji fiyatlarındaki artışlar ve tedarik zinciri sorunları gibi faktörler tetikledi.
Enflasyonun yükselmeye başladığı bu dönemlerde Merkez Bankası faiz politikasını yanlış uygulayarak, yani enflasyonun yükseliş eğiliminde olduğu bir ortamda faizi düşürerek ve düşürmeye devam ederek ekonomiyi içinden çıkılmaz bir noktaya getirdi. 2022 ve 2023 yıllarında da enflasyon oranları yüksek seviyelerde seyretmeye devam etti.
Yüksek enflasyonun ekonomi üzerinde ciddi maliyetleri olduğu bir gerçektir. Bir yandan alım gücünü azaltan enflasyon diğer yandan ekonomik istikrarı tehdit etmektedir. Daha ayrıntılı bir şekilde değerlendirecek olursak, enflasyonun maliyetlerini şu şekilde sınıflandırabiliriz:
- Alım Gücünün Düşmesi: Enflasyon, paranın değerinin düşmesine neden olur, bu da insanların aynı miktar parayla daha az mal ve hizmet alabilmesi anlamına gelir.
- Tasarrufların Değer Kaybı: Enflasyon oranı, tasarrufların reel değerini eritir. Yüksek enflasyon dönemlerinde, tasarruflar zamanla değer kaybeder.
- Faiz Oranları: Merkez bankaları, enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarını artırabilir. Bu da kredi maliyetlerini yükseltir ve yatırımları etkileyebilir.
- Yatırım Kararları: Yüksek enflasyon belirsizlik yaratır, bu da yatırımcıların kararlarını olumsuz etkileyebilir. Uzun vadeli yatırımlar daha riskli hale gelir.
- Gelir Dağılımı: Enflasyon, farklı gelir gruplarını farklı şekillerde etkileyebilir. Sabit gelirli bireyler, enflasyondan daha fazla etkilenirken, varlıklı bireyler genellikle enflasyondan daha az etkilenir.
- Sosyal ve Politik Etkiler: Yüksek enflasyon, toplumsal huzursuzluk ve politik istikrarsızlık yaratabilir. İnsanlar ekonomik koşullar nedeniyle rahatsızlık hissedebilir.
- İşletmeler Üzerindeki Etkiler: Maliyetler arttıkça, işletmeler fiyatlarını yükseltmek zorunda kalabilir. Bu durum, rekabet gücünü etkileyebilir.
Burada enflasyonun işletmeler üzerindeki etkilerini ele aldım. Yüksek enflasyonun olduğu bir ortamda işletmelerin rekabet güçleri önemli ölçüde sarsılabiliyor. Bu durum şu şekilde gerçekleşiyor:
- Artan Girdi Maliyetleri: Enflasyon, hammadde ve enerji maliyetlerini artırabilir. İşletmeler, bu artışları karşılamak için fiyatlarını yükseltmek zorunda kalabilir.
- İş Gücü Maliyetleri: Enflasyon, çalışanların yaşam standartlarını korumak için daha yüksek maaş taleplerine yol açabilir. Bu da işletmelerin iş gücü maliyetlerini artırır.
- Fiyatlandırma Stratejileri: İşletmeler, enflasyon dönemlerinde fiyatlandırma stratejilerini gözden geçirmek zorunda kalabilir. Bu, rekabetçi avantajlarını etkileyebilir.
- Tüketici Davranışları: Enflasyon, tüketici harcamalarını etkileyebilir. Tüketiciler, fiyatların yükselmesi nedeniyle harcamalarını kısıtlayabilir, bu da işletmelerin gelirlerini azaltabilir.
- Stok Yönetimi: Enflasyon, stok maliyetlerini etkileyebilir. İşletmeler, artan maliyetleri dengelemek için stok seviyelerini yönetmekte zorlanabilir.
Bununla birlikte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın enflasyonu baskılamak adına aldığı faiz artırma kararı ile özellikle 2021’in Eylül ayında faiz oranları artırılmış, ardından 2022’de de artışlar devam etmiştir. Bu dönemde, enflasyonun yükselmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması amacıyla faiz politikası sıkılaştırılmıştır. Ancak enflasyon, yüksek faiz oranlarına rağmen hâlâ artmaya devam etmektedir. Bu durum ise işletmeleri daha da çıkmaza sürüklemektedir. Şöyle ki bir yandan enflasyon oranlarının yüksek olması işletmelerin satış rakamlarını ve rekabet güçlerini düşürürken diğer yandan yüksek seyreden faizler işletmelerin yapacağı yatırımların maliyetini arttırmakta. Dolayısıyla birçok işletme yüksek faiz nedeni ile yatırım kararlarından vazgeçmekte veya ertelemekte. Buda uzun vadede işletmelerin mali açıdan sürdürülebilirliğini tehlikeye sokmaktadır.
Yatırım maliyetinin yüksek olduğu bir ortamda işletmelerin yatırımlarına devam edebilmesi, satış rakamlarında artış ivmesi yakalayabilmesi ve işletmesini büyütebilmesi için devlet desteklerinden yararlanmak artık bir istek veya arzudan ziyade zorunluluk halline gelmiştir. Şöyle ki enflasyonun ve faizin yüksek olduğu bir ortamda işletmenin yapacağı yatırımın maliyeti oldukça yüksek oluyor, bu yatırım fizibıl olmamakla birlikte aynı zamanda firmanın ürünlerinin yüksek olan fiyatını daha da yükseltiyor. Bu da satış rakamlarının düşmesine ve firmanın rekabet gücünü kaybetmesine yol açıyor. Dolayısıyla bu noktada firmanın yapacağı yatırımı minimum maliyet ve maksimum fayda ile yapması gerekiyor. İşte bu noktada işletmelere sunulan bazı devlet destekleri devreye giriyor. İşletmelerin ulusal ve uluslararası arenada rekabet güçlerini arttırması ve bu rekabeti sürdürülebilir kılması için sunulan devlet desteklerinden bir kaçı şu şekildedir:
- T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Yatırım Teşvik Belgesi
- T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Destekleri
- T.C. Ticaret Bakanlığı Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB)
- T.C. Ticaret Bakanlığı İhracat Destekleri
- KOSGEB Destekleri
- Kalkınma Ajansı Destekleri
Yukarıda sayılan teşvikler, karşılıksız hibeler ve kredilendirme seçeneklerinin işletmelere entegre edilmesi işletmelerin maliyetlerini optimize ederek ve verimliliklerini arttırarak rekabet güçlerinin artmasına katkı sağlamaktadır. Daha ayrıntılı bir şekilde destekten yararlanmaya hak kazanan işletmeler doğrudan şu faydaları elde edebilir:
- Finansal Destek: İşletmelere doğrudan finansal destek sağlayarak nakit akışını iyileştirir ve yeni yatırımlar için kaynak yaratır.
- Rekabet Avantajı: İşletmelere maliyet avantajı sunarak rekabet güçlerini artırabilir. Bu, pazar paylarını genişletmelerine yardımcı olabilir.
- Yenilik ve Ar-Ge: Devlet teşvikleri, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini destekleyerek yenilikçi ürün ve hizmetlerin ortaya çıkmasına katkıda bulunur.
- Risk Azaltma: Teşvikler, işletmelerin risklerini azaltarak girişimcilik ruhunu teşvik eder. İşletmeler, daha cesur yatırımlar yapma konusunda kendilerini güvende hissedebilir.
- Uzun Vadeli Planlama: Devlet destekleri, işletmelere uzun vadeli stratejik planlama yapma imkanı sunar, böylece sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırır.
Bu etkiler, yüksek enflasyon ve yüksek faizin boy gösterdiği bir ekonomide işletmelerin genel performansını ve ekonomik katkılarını arttırmasına olanak sağlar. Bu nedenle enflasyonun ve faizlerin yüksek olduğu bir ekonomide işletmelerin devlet desteklerinden mümkün mertebe fazla yararlanması gerekmektedir.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisat Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat ABD’de yüksek lisans eğitimini tamamladı. Yüksek lisans eğitimi sırasında özel bir şirkette proje geliştirme uzmanı (Kalkınma Ajansları, KOSGEB, TÜBİTAK, AB, vb.) olarak görev aldı. Pamukkale Üniversitesi İktisat Bölümü’nde 100/2000 YÖK “Para Politikası” öncelikli alanda doktora eğitimini tamamladı. İşgücü piyasası, toplumsal cinsiyet, para politikası, ekonomik büyüme ve kalkınma, uluslararası göç alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir. Şu anda özel bir danışmanlık şirketinde ulusal ve uluslararası projelerde planlama ve bütçeleme departmanlarında görev almaktadır.