Vize zorlukları arttı, Türkler oturum ve vatandaşlık arayışında ilk 5’e girdi

Farklı ülkelerde oturum veya vatandaşlık alarak yaşama arzusu son yıllarda artmaya başladı.

Belirli gelir seviyesine sahip insanlar alternatif yaşam kurmak, güçlü pasaport sahibi olmak, çocuklarına daha iyi eğitim vermek gibi gerekçelerle başka ülkelere yöneliyorlar.

Bu talep tüm dünyada büyüyünce başlı başına bir sektör haline geldi. Şirketler, oturum ve vatandaşlık planlanmasında profesyonel hizmetler vermeye başladı.

Bunlar arasında dünyada öncü markalardan birisi olan Henley & Partners, geçen günlerde İstanbul’da “Servet Koruma Semineri” düzenledi. Etkinlik, yatırım göçü, servet yönetimi, vergi planlaması ve vatandaşlık programlarına dair en güncel stratejileri ele alarak, katılımcılara derinlemesine bir bakış açısı sundu.

Henley & Partners Türkiye Direktörü Burak Demirel

Organizasyon öncesinde bir grup gazeteci Henley & Partners Türkiye Direktörü Burak Demirel ve Henley & Partners Özel Müşteriler Grup Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Dominic Volek ile bir araya geldik. Demirel ve Volek ile yaptığımız sohbetin satır başları şu şekilde oldu:

-Bazı ülkelerde programları devletler adına yürütüyoruz. 

-Uluslararası doğrudan yatırımları çekebilmek için Henley & Partners’a geliyorlar.

-Dünyanın en büyük ofisleri, bankaları, varlıklı aileleri bizim müşterimiz.

-94’ten fazla millete danışmanlık veriyoruz. Bunların arasında Türkler ilk 5’te. 

-Dünyada çok fazla rekabet var. İnsanların başvuracağı çok sayıda ülke var. 

-Almanya’da talep olmazdı, şimdi oradan da geliyor. 

-Rusya-Ukrayna savaşı ile Avrupalılar da farklı ülkelerden vatandaşlık-oturum arayışına girdiler. 

-Çinliler çocuklarının eğitim alması için daha çok ABD’de oturum programlarına başvuruyorlar. 

-Vize krizleri bizim sektörü büyütüyor.

-Yunanistan ve Portekiz, Türkler arasında çok popüler.

-İhracatçı müşterilerin çoğu Karayip vatandaşlığı alıyor. Aileleri yeşil pasaport alamayınca onlardan çok talep geliyor. Fuar için gidemeyenler geliyor.

-Çin’e sık gitmek zorunda olanlar geliyor bize. Çin zor vize veriyor. Bunu aşmak için de Karayiplere gidiyorlar son dönemde. 

-Biz ilk başta kendi güvenlik soruşturması yapıyoruz, formu dolduruyorlar, tüm pasaportlarını da veriyorlar, Interpol’de de bakılıyor bunlara. 

-Dosyada son 10 yılda 6 ay yaşadığı yerlerde adli sicil kaydı almak zorunda. Doğduğu yerde de bu belgeleri istiyoruz.

-Başvuran kişinin bankalardan referans mektupları vermesi gerekiyor. Bu belgeler doğrudan devlete gidiyor. 

-Uluslararası güvenlik şirketleri daha detaylı soruşturma yürütüyor. Fiziki olarak gidilip yaşadığı adres kontrol ediliyor. Referanslar alınıyor. Finansal suça bulaşmış mı bakılıyor. Toplu olarak bunlar devlete sunuluyor, sonra devlet karar veriyor. Vatandaşlık verildikten sonra 5 yıl daha gözlemleniyor. 

İklim değişikliği ile mücadele modeli

Oturum ve vatandaşlık verilirken, bazı devletler aldıkları paraları çeşitli yatırım ve fonlarda değerlendiriyor. Burak Demirel’e sürdürülebilirlik konusunda neler yapıldığını sordum. Demirel, Pasifik Okyanusu’nda yer alan Nauru isimli küçük bir ada ülkesinin iklim değişikliği ile mücadele ettiğini, adanın önlem alınmazsa yakında sular altında kalacağını söyledi. Nauru’nun vatandaşlık programından elde edilen gelirle iklim değişikliği ile mücadele edeceğini anlatan Demirel, bu durumu Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de geçen yılın kasım ayında düzenlenen COP29 zirvesinde de anlattıklarını kaydetti.

Bu arada Nauru vatandaşları İngiltere, İrlanda, Birleşik Arap Emirlikleri’ne vizesiz giriyor. Yakında Avrupa Birliği’nden de vize muafiyeti alması bekleniyor.

Burak Demirel, “İklim değişikliği ile mücadele modelini başka ülkelerde de görüşüyoruz. Karayipler’de daha çok fırtınalar oluyor. Oraya gelen fonlar bağışlar, sürdürülebilirlik, kalkınma fonlarına gidiyor” dedi.

***

Ekonomide neoliberal politikaların sorgulandığı bir döneme girdik. Bu dönüşümün bayraktarlığını kapitalizmin öncüsü ABD’nin yapması ise ayrı bir ironi…

Paranın (ticaretin) serbest dolaşımı daha fazla sorgulanırken, insanların serbest seyahat ihtiyacı daha da artıyor.

Bu nedenle, oturum ve vatandaşlık konusunun daha fazla gündemde yer alacağını göreceğiz.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Öğrenciyken, Cumhuriyet gazetesinde mesleğe başladı. İnsan hayatına dair haberler yaptı, fotoğraflar çekti. Bir dönem Avustralya'da gazetecilik yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra Referans gazetesinde ekonomi gazeteciliğine adım attı. Küresel ekonomi, tarım, enerji, çevre ve reel sektör üzerine çalıştı. Daha sonra Dünya gazetesine geçti ve burada 3 yıldan fazla dış ticaret editörlüğü ve yazarlığı yaptı. Yeni Yüzyıl gazetesinin yeniden kuruluşunda ekonomi şefi olarak görev aldı ancak zayıf kurumsal yapı nedeniyle 3 ay sonra istifa edip Sözcü gazetesine geçti. Yaklaşık 8 yıl Sözcü’de muhabir, editör ve ekonomi müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyesi.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search