Veri, bilgi, gürültü ve Procrustes’in yatağı

Büyük verinin çoğu sahtekarlıktır.

Çünkü gerçekte aptal verilerdir.

Peter Thiel

Verinin pek çok tanımı olmakla birlikte en basit anlamıyla sorunun yanıtlanmasında kullanılabilecek, problemin çözümünde rol oynama kabiliyetine sahip her şey olduğu söylenebilir. Veri bilinenden hareketle bilinmeyeni bulmaya yönelik bir kavramı ifade etmekte olup rakam, kelime, ses, söz, görüntü vb. farklı formları olabilir.

Bilgi ise verinin anlam kazanmış biçimidir. Genellikle anlam kazanma süreci esnasında başka veriler ile karşılaştırma, kıyaslama, değerlendirme, doğrulama ve yanlışlama gibi işlemlerden geçirilerek ulaşılan bir sonuçtur.

Örneğin bir kişinin açlık şekeri düzeyinin 90 olması veridir. Bunun bilgi haline dönüşebilmesi için normal aralığın ne olduğunun bilinmesi gerekir (ki o da başka bir veridir). Hatta kişinin yaş, cinsiyet, önceki ölçümler (bir başka deyişle kişiye özel normal) vb. durumlar da bilinmelidir ki verinin bilgiye dönüşümünde daha hassas davranılabilsin.

Gürültü ise anlamsız, bozulmuş veya gerçek anlamından sapmış veriye verilen isimdir. Tıpkı su dökülen bir aynada kişinin görüntüyü sağlıklı görememesi gibi gürültülü veri söz konusu olduğunda sağlıklı düşünerek sonuçlara ulaşmak zor olmakta, pek çok örnekte mümkün olamamaktadır.

Maalesef internet ve sağladığı iletişim olanaklarının gelişimi ile birlikte hayatı kolaylaştırıcı ve işlevsel pek çok ürün ve hizmet ortaya konulmuş olsa da gürültülü veri miktarı geçmişte hiç olmadığı kadar artmıştır. Özellikle farklı sosyal medya uygulamalarında yer alan “haber” ve “bilgi”ler okuyucu tarafından “orada yazıldığına göre doğrudur” ön kabulü ile gerçek kabul edilmekte, böylelikle sürekli su dökülen aynaya bakarak olup biteni anlamaya çalışma halinde olmaktayız. Eskiden (yazarın geç olduğu yıllardan bahsedilmektedir) bilgiye ulaşmak problem iken, günümüzde bilgiyi “ayıklamak” en önemli sorun haline gelmiştir. 

Bu sorun kasıtlı ve belirli amaçlara yönelik gürültülü veri üretimi sayesinde daha da içinden çıkılmaz bir hale gelmektedir.

Çözüm hakkında konuşmadan önce insan doğasının temel özelliklerinden biri olan elindeki durumu bildiği, alışkın olduğu, ezberlediği, inandığı şeylere uydurarak ele alması probleminden bahsetmek gerekmektedir. Procrustes’in yatağı efsanesinde anlatılan, misafirlerini yatağın boyuna göre eğer uzunsa bacaklarını keserek, kısaysa çekip uzatarak uyduran (!) dev gibi her gün önümüze gelen verileri önceki bilgilerimize, alışkanlıklarımıza, değerlerimize, beklentilerimize göre eğip bükmekteyiz.

Özellikle de alışkın olmadığımız bir şey geldiğinde onu bildiğimiz kalıpların içine sokmak için kesmekte, biçmekte veya esneterek uzatmaya çalışmaktayız. Nobel ödüllü İngiliz iktisatçı Ronald H. Coase’un ifade ettiği “veriye yeterince uzun süre işkence ederseniz size istediğiniz itirafı verecektir” sözünde anlatılmak istenen tam olarak budur ve yaşam biçimi haline gelmektedir.

Özetle gürültülü veri sürekli kafamızı karıştırmakta, çareyi ise eldeki verileri aklımızdaki Procrustes yatağına yatırıp kesip çekmekte bulmaktayız. Eğlenceli olan ise genellikle farkında olmadan (vurgu genellikle kelimesinde çünkü bazen gayet kasıtlı olarak yapmaktayız) veri uzun gelirse kısa yatağa, kısa gelirse de uzun yatağa yatırıyor olmamızdır.

Bizim çilemiz bitmez (verinin çilesinden bahsetmiyorum bile).

Peki ne yapacağız, kime inanacağız?

Deneyip gördük ki amcamın oğlu Twitter’da okumuş veya arkadaşım YouTube videosunda görmüş yöntemleri ile veri toplamak pek işe yaramıyor (bu tutumda yazarın sosyal medyaya yönelik kişisel antipatisi açıkça görülmekle birlikte argümandaki haklılık payını da göz ardı etmemek gerekir. Diğer taraftan bu tutum da Procrustes yatağı örneğidir aslında, yazar yatağa sığmayan ayakları kesmeye uğraşmaktadır). Alternatif nedir? Eğer tüm kutuplardan edinilen bilgiler yanlı ise ve bize uyan veri lehinde değil de objektif gerçek çerçevesinde hareket etmek istiyorsak ne yapmalı? (veya öyle bir şey var mı ?).

Öncelikle sağlıklı bir kuşkuculuk egzersizi ile kaslarımızı güçlendirmek ve farkındalığımızı arttırmakta yarar bulunmaktadır. Önümüzdeki haftalarda gündelik hayat ve haberlerde karşımıza çıkan konuları Procrustes yatağı metaforu çerçevesinde ele alarak acaba belirli bir kalıba mı uyduruyoruz, yoksa gerçek bu mu (ortak kabul edilen şey değil, gerçek) testine tabii tutacağız.

Bunun öncesinde, ısınmak için sizleri her gün düşündüğünüz ve yaptığınız şeyleri (en azından bir iki tanesini) bu bağlamda değerlendirmeye davet ediyorum.

İyi eğlenceler! 

1972 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede Personel Yönetimi alanında yüksek lisans yaptı, akabinde Yeditepe Üniversitesi'nde İngilizce İşletme Doktora programını tamamladı. İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlarda 30 yılın üzerinde görev yaptı. Çalışmalarına danışman, akademisyen ve eğitmen olarak devam etmektedir.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search