Türkiye’nin en yüksek derecede potansiyel taşıyan temiz enerji kaynakları arasında yer alan deniz üstü rüzgâr enerjisinde (DRES) ilk sanayi envanteri yayınlandı. Buna göre Türkiye’nin toplam 75 bin MW DRES kapasitesi var.
Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA), Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Derneği (DÜRED) ve Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin (GİSBİR) koordinasyonu; İzmir Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle hazırlanan “Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Yol Haritası ve Sanayi Envanteri”; Türkiye’de bu alanda görev alabilecek firmaları ve yetkinliklerini dokümante etmesi açısından kritik önem taşıyor.
Envanter çalışması hakkında değerlendirmelerde bulunan ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı; Türkiye’nin deniz üstü rüzgâr enerjisinde taşıdığı büyük potansiyelin harekete geçirilmesinde envanterin taşıdığı öneme dikkat çekerek, “Türkiye karasal rüzgâr enerjisinde 26 yılda 12 bin megavat (MW) seviyesinde kurulu güce ulaştı. Bu yatırımlar, dünyadaki sıralamamızı beşinciliğe taşıdı. Toplam kurulu gücümüzün yüzde 11’ini rüzgâr enerjisinden karşılıyoruz. Ancak deniz üstü rüzgâr enerjisinde henüz sıfır noktasında olduğumuz gerçeğini de unutmuyoruz. Rüzgâr enerjisinde 2035 yılında 29 bin 600 MW seviyesine ulaşacağız ve bu kurulu güç içerisinde deniz üstü rüzgâr sadece 5 bin MW seviyesinde pay alacak. Bu hedef, Türkiye’nin keşfi yapılmış deniz üstü rüzgâr enerjisi potansiyelinin 15’te birine karşılık geliyor” dedi.
Geniş kapsamlı bir çalışma
Envanter çalışmasında; Deniz Araştırmaları, Deniz İnşaat Mühendisliği, Yüzer Temel Üretimi, Rüzgâr Türbini Üretimi, Kule Üretimi, Türbin Aksam Üretimi, Kompozit Üretimi, Sertifikasyon, Üniversiteler ve Araştırma Kurumları gibi başlıklarda onlarca şirket ve kuruluşun bilgilerinin yer aldığını belirten Kalaycı, hazırlık süreçleri iki yıldan uzun süren projenin ilk lansmanını bu yılın ocak ayında İzmir’de yaptıklarını anımsattı.
İzmir’in rüzgâr enerjisinde dünyanın en kapsamlı kümelenme başarısına imza attığını anımsayan Alper Kalaycı, kentin Türkiye’deki üç türbin kanadı fabrikasının tamamına, yedi kule fabrikasının dördüne, iki döküm tesisinden birisine ev sahipliği yaptığını hatırlatarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İzmir’de rüzgâr sanayisinde faaliyet gösteren firmalarımız, Türk rüzgâr endüstrisinin toplam cirosunun yüzde 85’ini oluşturuyor. Bu başarımızı deniz üstü RES’lerin üretiminde de göstermeye hazırız. Çandarlı Limanı ve geri besleme sahasının DRES’lerin üretimine odaklanan bir yapı ile kurgulanması, Türkiye’nin bu alanda dünyanın en önemli üretim ve ihracat merkezi olmasını sağlayacaktır. Sektör olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bu vizyonuna inanıyor ve sonuna kadar destekliyoruz.”
ÇİN DRES’LERDE DÜNYANIN AÇIK ARA LİDER ÜLKESİ
- Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) verilerine göre, 2023 yılında dünya genelinde DRES kurulu gücü 10,8 GW artarak 75,2 Gigavat’a (GW) ulaştı ve en yüksek ikinci yıllık artış kaydedildi.
- 2023 yılı sonu itibarıyla Asya ve Avrupa’da kurulu güç sırasıyla 41 GW ve 34 GW’a ulaştı.
- Çin’in geçen yıl DRES kurulu gücünü 6,3 GW artırdı ve üst üste altıncı dünyada lider konuma geldi.
- Avrupa genelinde ise geçen yıl elde edilen kurulu güç artışı 3,8 GW oldu.
- GWEC 2028 yılında yıllık açık deniz rüzgârı kurulumunun 2023’te görülen seviyeye kıyasla üç katına çıkmasını bekliyor.
KARASAL RES’LERE GÖRE 10 KAT FAZLA İSTİHDAM
- Denizüstü RES’ler, başta kuzey Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm gelişmiş ülkelerde uzun yıllardır sürdürülebilir enerji üretimi için kullanılıyor.
- Ülkeler, deniz yetki alanları ve münhasır ekonomik bölgelerinin sınırlarını dünyaya ilan etmek için de DRES’lere stratejik bir önem atfediyor.
- Pek çok sektöre sipariş veren büyük bir mekanizmaya sahip DRES’ler, karasal RES’lere göre on kat fazla istihdam sağlayabiliyor.
- Türkiye’nin tersane sektöründe dünyanın en ileri ülkeleri arasında yer alması, denizüstü RES’lerin tüm ekipman üretimleri ve montajında ithalata bağımlılığını azaltıcı etkenler arasında yer alıyor. Bu avantaj, denizüstünde yapılacak tüm tesislerin mühendislik hesaplarının, tasarımlarının, Ar-Ge’lerinin ve inşaatlarının tamamıyla Türk şirketlerinin imkânları ile yerli olarak yapılmasını mümkün hâle getiriyor.