Geçtiğimiz haziran ayında TÜİK’in Hanehalkı Bütçe Anketi (HBA) sonuçlarının yayınlandığı günlerde tclira.com’da yayınlanan bir yazıda 2023 yılında hanehalklarının tüketim harcamalarındaki eşitsizliğin daha önce görülmemiş bir düzeye yükselmiş olmasına dikkat çekmiştik. 2021 yılının sonbaharından geçtiğimiz yılki Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar uygulanan aşırı düşük faiz politikasının gelir dağılımında yarattığı bozulmanın harcama tarafına da sirayet ettiği yorumunu yapmıştık.
Ayrıca, yüzde 20’lik harcama dilimlerinde yer alan hanelerin tüketim harcamalarının toplamın yüzde kaçına karşılık geldiği bilgisinden yola çıkarak tüketim harcamalarının Gini katsayısını hesaplamıştık. Bu egzersizin sonucunda ülkemizdeki hanehalklarının 2023 yılındaki tüketim harcamalarının Gini katsayısını 0,385 olarak hesaplanmıştık. Yüzde 20’lik dilimlerin payları yerine HBA’nın hanehalkı düzeyindeki mikro veri ile çalışıyor olsaydık, elde etmiş olacağımız Gini katsayısının daha da yüksek olacağını da not etmiştik.
Boğaziçili hocaların kapsamlı çalışması
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Doç. Orhan Torul ve arkadaşlarının yaptığı yeni ve kapsamlı bir çalışmada 2002-2022 döneminde Türkiye’deki ücret, gelir ve harcama eşitsizliklerine dair önemli bulgular sunulmakta. Tam metnine web.bogazici.edu.tr/torul/kktt.pdf adresinden ulaşılabilecek bu çalışmada TÜİK’in Hanehalkı Bütçe Araştırması ve Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi’nin mikro verileri kullanılarak uzun dönemli trendlere ve son dönemdeki alışılmadık ekonomi politikalarının dağılımsal etkilerine ilişkin önemli çıkarımlar yer almakta.
Söz konusu çalışmada Türkiye’de ücret eşitsizliğinin 2002’den bu yana tutarlı bir düşüş trendi gösterdiği ortaya konuyor ve bunun yüksek oranlı asgari ücret artışları ve hızla artan üniversite mezunu arzından ileri geldiği iddia ediliyor. Üniversite mezunları sınırlı sayıdaki pozisyon için birbirleriyle yoğun bir rekabete girdikleri için, üniversite eğitimi almanın parasal getirisi düşüyor. Üniversite mezunlarının kazançlarının daha düşük eğitim düzeylerinin kazançlarına yakınsaması ücret eşitsizliğini aşağı çekiyor.
Çalışmada ayrıca uzun bir dönem azalma eğilimde olan gelir eşitsizliğinin son dönemde tekrar artmaya başlamasının ise özellikle sermaye ve girişimci gelirlerindeki eşitsizliğin artmasından kaynaklandığı tespit ediliyor. Bu yazının başında hatırlattığımız hesaplamalarla tutarlı olarak, tüketim harcamalarındaki eşitsizliğin de son dönemde keskin bir artış gösterdiği ve gelir eşitsizliğini ilk kez aştığı belirtiliyor.
Tüketim eşitsizliğindeki artışın büyük ölçüde en yüksek gelir dilimindeki hanelerin dayanıklı tüketim malları harcamalarındaki artıştan ileri geldiği not ediliyor. Çalışmadan alınan aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere 2022 yılında en yüksek gelire sahip yüzde 10’luk dilimdeki hanehalklarının dayanıklı tüketim malları harcamaları, bu mallar için ülke genelinde yapılan toplam harcamanın yüzde 50’sine ulaşmış. (Bu oran 2023 yılında daha da yükselmiş olabilir.)
Kadir Has Üniversiteli hocaların TÜBİTAK destekli projesi
TÜİK’in iki önemli araştırmasından elde edilen bulgular yeterince ilgi çekiciyken, Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Hasan Tekgüç liderliğinde yürütülen bir proje kapsamında ülkemizdeki gelir dağılımına dair daha da çarpıcı bir sonuca ulaşılmış. (Proje web sitesi: point.khas.edu.tr)
Bu çalışmada öncelikli olarak Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi’nden elde edilen parasal büyüklükler, yine TÜİK tarafından yayınlanan gayrisafi yurt içi hasıla hesabında yer alan büyüklüklerle karşılaştırılarak gelir dağılımı anketinin son yıllarda artan bir şekilde hanehalklarının sermaye gelirlerini ölçmekte yetersiz kaldığı ortaya konmuş. Bu ölçüm hatasını ortadan kaldırmak için veride yer alan sayılar üzerinde düzeltmeler yapılmış ve gelir eşitsizliği ölçütleri düzeltilmiş sayılarla tekrar hesaplanmış. Bu şekilde hesaplanan düzeltilmiş Gini katsayısı 2023 yılında 0,58 değerini almış. TÜİK’in konvansiyonel yöntemle hesaplayıp açıkladığı 0,43 değerinin çok üzerinde olan bu katsayı, yakın dönemdeki yüksek enflasyon ortamının Türkiye’deki gelir dağılımını hızla bozduğunun bir göstergesi olarak yorumlanmış.
Tekgüç ve meslektaşlarının çalışmasından alınan aşağıdaki grafikte de görüldüğü üzere, varlıklı hanehalklarının TÜİK’in gelir anketine yansımayan sermaye gelirlerinin bir şekilde tahmin edilerek hesaba katılması sonucunda, ortaya ülkemizdeki gelir eşitsizliğine dair çok daha vahim bir tablo çıkıyor. Gerek sosyo-ekonomik analizlerin, gerekse sosyal politika önerilerinin bu gerçekçi tabloyu dikkate alarak yapılmasında fayda var gibi görünüyor.
Cem Başlevent’in tüm yazıları için tıklayınız.
1973 İstanbul doğumlu olan Prof. Dr. Cem Başlevent, ekonomi alanındaki yüksek lisans ve doktora derecelerini Boğaziçi Üniversitesi'nde almıştır. 2000-2023 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde çalışan Başlevent, halen İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmaları bireylerin işgücüne katılımı, politik tercihleri, yaşam memnuniyeti gibi konuları kapsamaktadır.