Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın işbirliği ile her ay uygulanan Tüketici Eğilim Anketi’nin en çok bilinen çıktısı Tüketici Güven Endeksi. Bu endeksin hangi düzeylerde olduğunu iş dünyasındaki karar vericiler kadar siyasi iktidar ve rakipleri de yakından takip ediyor. Zira endeksin belli bir değerin altına düşmesi seçmenlerin ülkenin gidişatına dair algılarının pek de iyi olmadığı anlamına geliyor.
Buna karşılık, endeks değerinin makul bir düzeye ulaşması iktidarın seçim kazanmaya yakın olduğunu işaret ediyor. Bunun en çarpıcı örneğini 2023’teki seçimlerin yapıldığı dönemde yaşamıştık. Aşağıdaki grafikte de görüldüğü üzere yoğun bir ‘güçlü Türkiye’ propagandası, çeşitli müjdeler ve ekonomik uygulamalarla çoğu vatandaş yakın gelecekte ülkede her şeyin eskisinden daha iyi olacağına inandırılmıştı.
Tüketici Güven Endeksi, Tüketici Eğilim Anketi’nde deneklere yöneltilen 4 ayrı sorudan türetilen 4 alt endeksin değerlerinin basit ortalaması alınarak hesaplanıyor. Bu sorular:
- Geçen 12 aylık dönemde hanenizin maddi durumunun nasıl değiştiğini düşünüyorsunuz?
- Gelecek 12 aylık dönemde hanenizin maddi durumunun nasıl değişeceğini bekliyorsunuz?
- Gelecek 12 aylık dönemde Türkiye’nin ekonomik durumunun nasıl değişeceğini bekliyorsunuz?
- Geçen 12 ay ile karşılaştırıldığında, gelecek 12 aylık dönemde mobilya, elektrikli ve elektronik aletler gibi dayanıklı tüketim malı harcamalarınızın nasıl değişeceğini bekliyorsunuz?
Ülke çapında 5 bine yakın deneğin bu sorulara verdiği yanıtlarla öncelikli olarak 4 alt endeks, sonra da Tüketici Güven Endeksi hesaplanıyor. Söz konusu 4 alt endeksin 2012’den bu yana nasıl hareket ettiğini aşağıdaki grafikte görüyoruz. Endeks değerlerinin 100’ün üzerinde olması, ortalama vatandaşın ilgili konuda pozitif bir değerlendirme ya da beklentiye sahip olduğu anlamına geliyor.
Grafikte ilk bakışta dikkat çeken örüntüler, hane ve ülke geneli beklenti endeksleri arasındaki güçlü korelasyon, bu beklenti endekslerinin mevcut durum değerlendirmesi endeksinden daha yüksek düzeyde olması ve dayanıklı tüketim malı harcaması endeksinin genelde fazla değişim göstermemesi.
Deneklerin dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksin formülasyonu gereği diğer değerlendirmelerle eşit öneme sahip. Geride bıraktığımız bir yılda fiyatların ve kredi faizlerinin çok yüksek olması dayanıklı tüketim mallarına olan talebin sınırlı kalmasına yol açtı. Tahminimce kimi denekler “önümüzdeki aylar geride kalan 12 aydan daha kötü olamaz” düşüncesiyle, kimileri de ertelemiş oldukları alımları daha fazla geciktiremeyecekleri için dayanıklı tüketim harcaması yapma endeksini son aylarda yukarı çekmiş olabilir.
Son 1-2 ayda ülkenin genel ekonomik durumuna dair algıların çok kötüleşmemiş olması ilk bakışta oldukça şaşırtıcı. Ancak piyasalardaki çalkantılara rağmen, halkın yakından takip ettiği döviz kurlarının kontrol altında tutulduğunu ve ‘terörsüz Türkiye’ sürecinin gündemde olduğunu dikkate almalıyız. Ayrıca, iktidarı destekleyen vatandaşlar arasında, kolları Anadolu‘ya uzanan, iş dünyasından siyasete, bazı cemaatlerden istihbarat örgütlerine ulaşan, uluslararası ayağı da olan, ahtapot tipinde bir suç örgütünün ortaya çıkarılmasının olumlu bir gelişme olarak görülüyor olması da muhtemel. Muhalif kesimler ise İBB operasyonları sonrasında gençlerin ve CHP’nin güçlü ve kararlı bir duruş sergilemesinden moral bulmuş olabilir.
Tüketici Eğilim Anketi’ndeki soruların tam olarak hangi kelimelerle sorulduğuna bakıldığında ve alt endekslerin uzun dönemli trendleri izlendiğinde Tüketici Güven Endeksi’nin son dönemde yerinde saymış olması çok da garip gelmiyor. Görünen o ki, bu endeksin değerinin en önde gelen belirleyicisi, vatandaşların – geçmişte de çok kez böyle düşünüp yanılmış olmalarına rağmen – bugün de “en kötüsü geride kaldı” diyor olması.
Halkın geleceğe kısmen de olsa umutla bakıyor olmasının iktidara bir seçim daha kazandırmaya yetip yetmeyeceği elbette kritik bir soru. Saray’ın hem vatandaşların maddi durumunu hem de geleceğe dönük beklentilerini yukarı çekmek için yapması gereken çok şey var, ama seçimlere de daha epeyce zaman var. Geçiş garantili ve garantisiz köprülerin altından daha çok sular akacak gibi görünüyor.