TCMB Para Politikası Kurulu, son toplantısının özetini yayımlayarak, küresel belirsizliklerin arttığı bir dönemde merkez bankalarının faiz indirim süreçlerinde daha temkinli bir yaklaşım izleyeceklerine dair beklentilerin güçlendiğini belirtti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), 4 Ocak 2025 tarihinde kredi büyümesi ve kompozisyonunun dezenflasyon patikasıyla uyumlu şekilde seyrini temin etmek amacıyla zorunlu karşılık uygulamasında değişiklik yapıldığını açıkladı.
TCMB Para Politikası Kurulu’nun 23 Ocak toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2024 yılı son çeyreğinde küresel büyümedeki sınırlı iyileşmenin devam edeceğini belirterek, Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılmış küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 1,9 artış göstereceğini öngördü. Bu oran, 2023 yılına kıyasla sınırlı bir artış anlamına gelirken, 2025’te ise büyüme oranının yüzde 2,2’ye çıkarak tarihsel ortalamaya yaklaşacağı tahmin ediliyor.
Özette, hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayisindeki zayıf görünümün korunduğu aktarılarak, ABD ekonomisindeki büyüme eğiliminin diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam ettiği ifade edildi.
Küresel talep görünümü, arz yönlü faktörler ve jeopolitik risklerin emtia fiyatlarının dalgalı bir seyir izlemesine neden olduğu kaydedilen özette, “Küresel ekonomi ve ticaret politikalarına ilişkin artan belirsizlikler ile jeopolitik gelişmeler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, küresel enflasyondaki düşüşün devam ettiği belirtilerek hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflamakla birlikte enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri canlı tuttuğu ifade edildi.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirim süreçleri devam ederken son dönemde artan küresel belirsizlikler nedeniyle merkez bankalarının indirim süreçlerinde daha temkinli bir yaklaşım izleyeceklerine ilişkin beklentilerin güçlendiği bildirilen özette, bu süreçte GOÜ piyasalarından portföy çıkışlarının gözlendiği kaydedildi.
Özette, mevduat faizlerinin 27 Aralık haftasına kıyasla 282 baz puan gerileyerek 17 Ocak haftası itibarıyla yüzde 52,9 seviyesinde gerçekleştiği belirtildi.
Aynı dönemde TL ticari kredi faizlerinin (kredili mevduat hesabı ve kredi kartı hariç) 212 baz puan azalarak yüzde 53,5 seviyesinde olduğu aktarılan özette, bireysel kredilerden ihtiyaç kredisi (kredili mevduat hesabı hariç) faizlerinin 178 baz puan azalarak yüzde 68,3 olurken; konut kredisi faizlerinin 46 baz puan azalarak yüzde 40,4 seviyesinde gerçekleştiği aktarıldı.
Özette, taşıt kredisi faizlerinin ise 17 Ocak itibarıyla yüzde 47,3 seviyesinde olduğu ifade edildi.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalamasının 27 Aralık’tan sonra yatay seyir izleyerek 17 Ocak’ta yüzde 3,5 seviyesinde gerçekleştiği aktarılan özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Bu dönemde kredi kartları sınırlı bir artış sergilerken; ihtiyaç, konut ve taşıt kredilerinin büyümelerinde sınırlı düşüşler görülmüştür. Aynı dönemde TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 1,4 seviyesinden yüzde 2,3’e gelmiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, bir önceki PPK dönemindeki yüzde 2,3 seviyesinden 2,2’ye gelmiştir. Kredi büyümesi ve kompozisyonunun dezenflasyon patikası ile uyumlu seyrini temin etmek amacıyla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında 4 Ocak 2025 tarihinde değişiklik yapılmıştır. Bu doğrultuda yabancı para ticari krediler için yüzde 1,5 olan aylık büyüme sınırı yüzde 1’e indirilirken Türk lirası ticari kredilerde yüzde 2 olan aylık büyüme sınırı KOBİ kredileri için yüzde 2,5; diğer ticari krediler için yüzde 1,5 olacak şekilde farklılaştırılmıştır.”
Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından çıkış stratejisi kapsamında açılış ve yenileme işlemlerinde vade sürelerinin kısıtlandığı anımsatılan özette, bu çerçevede, döviz ve altın dönüşümlü kur korumalı mevduat ve katılma hesaplarında 6 ve 12 ay vadeli hesap açma ve yenileme işlemlerinin 20 Ocak 2025 tarihi itibarıyla sonlandırılmasına karar verildiği bildirildi.
Özette, TCMB’nin brüt uluslararası rezervlerinin, 27 Aralık’tan bu yana 8,2 milyar dolar artarak 17 Ocak 2025 itibarıyla 163,3 milyar dolara yükseldiği ifade edildi ve Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 27 Aralık’tan bu yana sınırlı miktarda artarak 22 Ocak 2025 itibarıyla 265 baz puan seviyesine geldiği kaydedildi.
Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığının 22 Ocak itibarıyla yüzde 9,2 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığının yüzde 18,2 seviyesine düştüğü belirtilen özette, önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 1,6 milyar dolar giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,3 milyar dolar çıkış olmak üzere toplam 1,3 milyar ABD doları net portföy girişinin gerçekleştiği aktarıldı.
Kasım ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 1,9 artış görüldüğü ve çeyreklik artışın sürmekle birlikte bir miktar hız kestiği aktarılan özette, altın hariç bakıldığında, perakende satış hacmindeki çeyreklik artışın daha ılımlı olduğu belirtildi.
Özette, aynı dönemde ticaret satış hacim endeksinin aylık bazda perakende satış hacmine kıyasla daha düşük oranda artış kaydettiği bildirilerek, “Hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksinde, kasım ayında yüzde 0,2 oranında düşüş gerçekleşmiştir. Çeyreklik bazda yüzde 0,2 oranında sınırlı yükselen hizmet üretimi yıllık olarak gerilemiştir.” ifadelerine yer verildi.
Otomobil ve beyaz eşya satışlarının önceki iki çeyrekteki gerilemelerini takiben 2024 yılının son çeyreğinde artarak telafi eğilimi sergilediği belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Kartla yapılan harcamaların aylık bazda artış oranları ekim ve kasım aylarında önceki çeyrek ortalamasının altına inerken aralık ayında bir miktar yükselmiştir. Ocak ayının ilk iki haftasına ilişkin veriler kart harcamalarında aylık bazda gerilemeye işaret etmektedir. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinin aralık ayında gerilemekle birlikte 2024 yılının son çeyreğinde arttığını, ancak tarihsel ortalamasının altında bir seyir izlemeye devam ettiğini göstermektedir. Bu çerçevede, mal ve hizmet talebine ilişkin veriler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, son çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde bulunduğunu göstermektedir.”
Kasım ayı itibarıyla dördüncü çeyrekte yüzde 1,1 arttı
Özette, kasım ayında sanayi üretim endeksinin, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 2,9, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 1,5 arttığı, çeyreklik bazda ise sanayi üretiminin ikinci ve üçüncü çeyreklerdeki sırasıyla yüzde 4 ve 1,3 gerilemenin ardından, kasım ayı itibarıyla dördüncü çeyrekte yüzde 1,1 arttığı aktarıldı.
Tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında, sanayi üretiminin çeyreklik bazda daha sınırlı bir artış kaydettiğine işaret edilen özette, bu çerçevede, kasım ayı itibarıyla verilerin sanayi üretiminde toparlanma eğilimi ima ettiği vurgulandı.
Özette, imalat sanayisine yönelik anket göstergelerinin, aralık ayında sanayi sektörü faaliyetinde toparlanma eğiliminin devamına işaret ettiği bildirilerek, “Bununla uyumlu şekilde, imalat sanayi kapasite kullanım oranı da ekim ayındaki düşüşünün ardından kasım ayında artmış, aralık ayında ise yatay seyretmiştir. İnşaat üretim endeksi, deprem kaynaklı inşa faaliyetlerinin süren desteğiyle birlikte, kasım ayı itibarıyla çeyreklik bazda yüzde 1,3 bir önceki yılın ekim-kasım dönemine göre ise yüzde 8,8 artış kaydetmiştir.” ifadelerine yer verildi.
Kasım ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdamın, 32,7 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 0,5 arttığı ifade edilen özette, bu dönemde, iş gücüne katılım oranının çeyreklik olarak 0,2 puan artış kaydettiği, işsizlik oranının ise kasım ayı itibarıyla son çeyrekte yüzde 8,7 seviyesinde yatay seyrettiği aktarıldı.
Özette, anket göstergelerinin, son çeyrekte imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden bir görünüme işaret ettiği belirtildi.
Kasım ayında cari işlemler dengesinin aylık bazda 2,9 milyar dolar açık verdiği kaydedilen özette şu değerlendirmelere yer verildi:
“12 aylık birikimli cari açık 7,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşerek bir önceki aya kıyasla 0,2 milyar dolar ile sınırlı artış göstermiştir. Söz konusu seyirde, enerji ve altın açıklarındaki yükselişlere karşın artan hizmetler dengesi fazlası etkili olmuştur. Nitekim bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüş ve 60,9 milyar dolar seviyesine çıkmıştır.”
Özette, geçici dış ticaret verilerinin, aralık ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak, ihracatta daha kuvvetli olmak üzere, ihracat ve ithalatta artışa işaret ettiği aktarıldı.
12 aylık birikimli olarak bakıldığında dış ticaret açığında bir önceki aya göre artış gerçekleştiği ifade edilen özette, “Bu çerçevede, 12 aylık birikimli olarak cari açığın, aralık ayında artacağı öngörülmektedir. Altın ithalatı, aralık ayında 2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, birikimli olarak 17,1 milyar dolar olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatı, üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre gerilerken son çeyrekte yeniden artış kaydetmiştir.” yorumu yapıldı.
“Yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu gözlenmektedir”
Özette, son dönemde tüketim malı ithalatının artışına yüksek katkı veren mücevher kalemi dışlandığında ise son çeyrekteki artışın daha sınırlı olduğu bildirilerek, aralık ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri ocak ayı için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatın ılımlı bir artışla gücünü koruduğuna, ithalatın da artış kaydettiğine işaret ettiği belirtildi.
Ayrıca özette, yüksek frekanslı verilerin, ocak ayında mücevher ithalatında düşüş, mücevher hariç tüketim malı ithalatında ise artış gerçekleşebileceğini gösterdiği aktarılarak, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, kasım ayında yüzde 134 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 111 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu gözlenmektedir.”
Tüketici fiyatlarının aralık ayında yüzde 1,03 yükseldiği yıllık enflasyonun 2,71 puan gerileyerek 2024 yılını yüzde 44,38 seviyesinde tamamladığı belirtilen özette, şu ifadeler kullanıldı:
“Aylık tüketici enflasyonundaki düşüşte taze meyve ve sebze kaynaklı olarak gıda enflasyonundaki yavaşlama önemli bir rol oynamıştır. B ve C endekslerinin yıllık enflasyonu sırasıyla 1,74 ve 1,79 puan azalarak yüzde 43,94 ve yüzde 45,34 olmuştur. Bu dönemde, yıllık enflasyona olan katkı gıda ve hizmetlerde belirgin olmak üzere, tüm ana gruplarda gerilemiştir. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonu önceki aya kıyasla yavaşlamıştır.”
Özette, aralık ayında temel mal enflasyonu ılımlı seyretmeye devam ederken, hizmet grubu aylık fiyat artışındaki yavaşlamanın belirginleştiği bildirildi.
Gıda grubu aylık enflasyonunun, son aylarda taze meyve ve sebzedeki güçlü fiyat artışlarının aralık ayında yerini sınırlı bir düşüşe bırakmasının da etkisiyle önemli ölçüde yavaşladığı belirtilen özette, alt kalemler bazında, işlenmemiş gıda grubu fiyatlarındaki artışın ılımlı olmasında taze meyve ve sebzenin ana belirleyici olduğu aktarıldı.
Özette, işlenmiş gıda aylık enflasyonunun bir önceki aya kıyasla yükselirken, bu gelişmede bazı tahıl ürünleri ile uluslararası emtia fiyat artışlarından da etkilenen katı-sıvı yağ, şekerleme-çikolata, kakao ve kahve gibi kalemlerin etkisinin öne çıktığı bildirildi.
Enerji fiyatlarının ise aralık ayında ılımlı seyretmeye devam ettiği ifade edilen özette, bu dönemde enflasyonun ana eğiliminin gerilediği vurgulandı.
Özette, şu bilgilere yer verildi:
“Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, aylık artışlar bir önceki aya kıyasla B ve C göstergelerinde azalış kaydetmiştir. Bu dönemde fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan temel mal ve hizmetlerde güç kaybetmiş, işlenmiş gıdada ise bir miktar hızlanmıştır. Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergeleri de aralık ayında enflasyonun ana eğiliminde düşüşe işaret etmiştir. Aralık ayı itibarıyla son üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışı temel mallarda yüzde 1,72 ile yatay seyrederken, bu oran hizmet sektöründe bir önceki aya kıyasla yavaşlayarak yüzde 3,21 olarak gerçekleşmiştir. Kira hariç hizmetlerde ise bu oranın yüzde 2,82’ye gerilediği izlenmiştir.”
Hizmet sektöründe hakim olan fiyatlama davranışının önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir zamana yayılmasına neden olduğu belirtilen özette, “Uzun süredir güçlü artışlar sergileyen hizmet fiyatlarında önceki iki ayda gerçekleşen yavaşlama aralık ayında belirginleşmiş ve bu dönemde hizmet fiyatları yüzde 1,05 ile düşük bir artış göstermiştir. Aylık bazda kira enflasyonu sözleşme yenileme oranındaki mevsimsel düşüşün yanı sıra sözleşmelerdeki artış oranının yavaşlamasıyla yüzde 2,89’a gerilemiş ve böylelikle Şubat 2023’ten bu yana en düşük aylık artış görülmüştür. ” ifadeleri kullanıldı.
Kira dışındaki hizmetlerde de aylık enflasyonun yüzde 0,52 ile görece düşük seyrettiği aktarılan özette, bu dönemde, lokanta-otel alt grubunda yemek hizmetleri enflasyonunun bir önceki aya kıyasla bir miktar yükselirken, konaklama fiyatlarında düşüş gözlendiği, böylece grup aylık enflasyonu yüzde 1,35 ile ılımlı bir seyir izlediği ifade edildi.
Özette, hava yolu ve şehirlerarası kara yolu yolcu taşımacılığı kaynaklı olarak fiyatları düşüş gösteren (yüzde -3,02) ulaştırma sektörünün hizmet grubu içinde öne çıktığı, diğer hizmetler grubunda da fiyat artışının ılımlı seyrettiği kaydedilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, ocak ayında aylık kira artış oranının belirgin bir şekilde yükseleceğine işaret etmektedir. Yeni ve yenilenen sözleşmelerde artış oranındaki yavaşlamaya karşın, sözleşme yenileme oranında mevsimsel olarak kaydedilen yükselişle aylık kira enflasyonunun artacağı öngörülmektedir. Öte yandan, gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse de konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı izlenmektedir.”
Üretici fiyatları artışının önemli ölçüde zayıfladığı belirtilen özette, şu ifadeler kullanıldı:
“Yurt içi üretici fiyatları aralık ayında 0,40 yükselmiş, yıllık enflasyon 0,95 puan düşerek yılı yüzde 28,52 ile tamamlamıştır. Bu dönemde ana sanayi grupları itibarıyla, dayanıklı ve dayanıksız tüketim malı fiyatları yükselirken, enerji fiyatları düşüş göstermiş, ara malları ise ılımlı bir artış kaydetmiştir. Üretici enflasyonundaki söz konusu düşük seyir, tüketici tarafında mal fiyatlarını olumlu yönde etkilemektedir.”
Özette, aralık ayında uluslararası emtia fiyatlarının nispeten ılımlı bir seyir izlediği bildirilerek, şu bilgilere yer verildi:
“FAO gıda fiyatları endeksinde, eylül ayı itibarıyla aylık bazda gözlenen artışlar aralık ayında yerini düşüşe bırakmıştır. Öte yandan, ocak ayının ilk yarısında emtia fiyatlarının yükseldiği izlenmiştir. Alt gruplar bazında bakıldığında, emtia fiyatları tarımda ılımlı bir yükseliş sergilerken enerjide belirgin bir oranda artış kaydetmiştir. Aralık ayında ortalama 73,8 dolar seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatları jeopolitik gelişmelere de bağlı olarak ocak ayının ilk 20 gününde ortalama 79,8 dolar seviyesine ulaşmıştır.”
PPK Toplantı Özetinde, Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksinin aralık ayında tarihsel ortalamasının bir miktar altında gerçekleştiği bildirildi.
Küresel ve Çin’e yönelik konteyner endekslerinin aralık ayında yükselirken, kuru yük taşımacılık fiyat endekslerinde ekim ayı sonrasındaki düşüş eğiliminin devam ettiği vurgulanan özette, döviz kuru sepetinin aralık ayında sınırlı bir yükseliş sergilediği vurgulandı.
Özette, şunlar kaydedildi:
“Bu dönemde mevsimsel etkilerden arındırılmış PMI verileri, imalat sanayinde girdi fiyatlarında artışa, ürün fiyatlarında ise yavaşlamaya işaret etmiştir. Ocak ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 27,1 ile değişim göstermemiştir. 2026 yıl sonu enflasyon beklentisi ise 0,2 puan sınırlı miktarda yukarı güncelleme ile yüzde 18,7 olurken beklentiler diğer vadelerde gerilemiştir. Gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 1,7 puan ve 0,8 puan aşağı güncelleme ile yüzde 25,4 ve yüzde 17,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise 0,3 puan gerileyerek yüzde 11,0 olarak ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine bakıldığında kasım ayında yüzde 47,8 olarak ölçülen firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, aralık ayında 0,2 puan azalarak yüzde 47,6 seviyesine gerilemiştir. Geçici veriler reel sektör beklentilerindeki yavaşlamanın ocak ayında da sürdüğüne işaret etmektedir. Aralık ayında, hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri de 0,9 puan azalarak yüzde 63,1 seviyesinde gözlenmiştir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.”
Öncü veriler ocak ayında enflasyonun ana eğiliminde öngörülerle uyumlu bir artışa işaret ettiği vurgulanan özette, şu değerlendirmelerine yer verildi:
“Bu gelişmede, zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek hizmet kalemleri öne çıkmaktadır. Ayrıca ücret artışları, yönetilen/yönlendirilen fiyat ve maktu vergi güncellemeleri de etkili olmuştur. Temel mal enflasyonu ise görece düşük seyretmektedir. Gıda aylık enflasyonunun, işlenmiş gıda fiyatları öncülüğünde ocak ayında yeniden yükseleceği öngörülmektedir. Enerji grubunda maktu vergi güncellemesinin etkisi oldukça sınırlı kalırken, fiyat artışı büyük ölçüde küresel emtia fiyat gelişmeleri neticesinde güçlenmektedir.”
Özette, Para Politikası Kurulunun politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 47,5’ten yüzde 45’e indirilmesine karar verdiği anımsatıldı.
Para politikasındaki kararlı duruşun yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini güçlendirdiği vurgulanan özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizi, enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul, kararlarını enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alacaktır. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.”
Özette, kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla destekleneceği kaydedildi.
Likidite koşullarının yakından izleneceği ve sterilizasyon araçlarının ek tedbirlerle etkili şekilde kullanılmaya devam edileceği belirtilen özette, şu ifadelere yer verildi:
“Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Bu doğrultuda, tüm para politikası araçları kararlılıkla kullanılacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.”