Türkiye’nin gündeminde sokak hayvanları ile ilgili kanuni düzenleme var. Bu soruna ne duyarsız kalmak doğru, ne de kolaya kaçıp “öldürelim” deyip köşeye çekilmek…
Yaşatarak, rehabilite ederek, kısırlaştırarak, toplumsal mutabakatla bu sorunu çözmemiz gerekiyor.
Konu hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 24 Temmuz’daki grup toplantısında şu ifadeleri kullandı:
“Bu başıboş köpekler çocuklara, yetişkinlere, yaşlılara, başka hayvanlara, koyun sürülerine, keçilere saldırıyorlar; trafik kazalarına sebep oluyorlar; en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı parçalamak suretiyle bizden kopartıyorlar. Artan kuduz vakalarını, yabancı ülkelerin Türkiye’ye gelen vatandaşlarına yaptığı uyarıları burada saymıyorum bile. Müdahale edilmedikçe sorun daha da büyüyor, kötüleşiyor, mesele tam anlamıyla çığırından çıkıyor.”
Burada Sayın Erdoğan’ın “yabancı ülkeler” tespitini oldukça önemli bulduğumu söylemek isterim.
Demek ki Türkiye’ye gelecek turistlerin sokak hayvanlarına yönelik çekinceleri varmış ve hükümet bunu dikkate alarak adım atıyormuş.
Aynı yaklaşımı taksi sorununda da görmek istiyoruz.
İstanbul’daki taksi problemini dünyada bilmeyen yok. Bir genelleme yapmamız doğru değil ama çoğunlukla yaşanılan problemleri kalitesiz hizmet, dolandırılma, kısa mesafe gitmeme şeklinde sıralayabiliriz.
Bu sorunlar dünyanın önde gelen gazete ve televizyonlarında defalarca haber oldu.
Hükümetimiz ise maalesef yıllardır bu sorunu görmezden geliyor. Taksi sayısı artırılmıyor, yeni yönetmelik ve denetimler uygulanmıyor, paylaşımlı yolculuk gibi seçeneklerin önü kapatılıyor…
Taksi sorunu, Türkiye’nin cari açıkla mücadele etmesini de zorlaştırıyor. Bunu en çok dile getiren kişi Martı TAG Kurucusu Oğuz Alper Öktem ama pek çok sektör de bu durumdan şikayetçi.
Türkiye Turistik Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, yaptığı bir açıklamada, “Turizmciler olarak taksi sorununu Dubai’de, Londra’da, Berlin’de, tüm Avrupa kentlerinde olduğu gibi çözülmesini bekliyoruz. Taksi sorunu turizmi baltalıyor” demişti.
İhracatçılar ve fuar organizatörleri ile konuştuğumuzda da benzer şikayetleri duyuyoruz.
Yaklaşık 20 bin taksi var ve tüm bunlar Türkiye’nin imajına büyük zarar veriyor.
Spor organizasyonları, festivaller, bienaller ve çok sayıda uluslararası çapta düzenlenen etkinlikler için Türkiye yarışa 1-0 geriden başlıyor.
Paris 2024 Olimpiyatları başladı. Uzun yıllar unutulmayacak bir açılış töreni gerçekleştirildi. Dünyada en az 1,5 milyar kişinin bu töreni izlediği belirtiliyor.
O görüntüleri izleyenler taksi problemi olduğunu düşünüyor mu, hayır.
Paris sadece olimpiyata ev sahipliği yaparak kazanmadı. Çok uzun yıllar boyunca turizmde gözde bir kent olmayı da garanti altına aldı.
İstanbul önemli bir organizasyona ev sahipliği için aday olsa, önüne çıkacak en önemli problemlerden birisi taksi olacaktır.
Seçici kurul, jüri, komite kim derseniz deyin, İstanbul’u incelemeye geldiklerinde zaten taksi sorununu da dosyasına koyacaktır.
***
Bir kaç yıl öncesine kadar Türkiye, kruvaziyer gemi rotalarından güvenlik nedeniyle çıkarılmıştı. Şimdi böyle bir sorun yok. Binlerce turist taşıyan gemiler günübirlik Kuşadası, Çeşme, İstanbul’a uğruyor.
İstanbul’da Galataport henüz proje aşamasındayken Mısır Çarşısı, Kapalıçarşı, tarihi yarımada ve çevresi kruvaziyer gemiler sayesinde ziyaretçi akınına uğrayacak deniyordu.
Hiçbir şey olmadı!
Turistler kazıklanma korkusuyla ne taksiye binip bir yere gidiyor, ne de doğru dürüst alışveriş yapıyorlar.
Türkiye yılda 40-50 milyar dolarlık cari açığını finanse etmek için çabalıyor. Cari açık enflasyondan işsizliğe pek çok soruna neden oluyor.
Önümüzde çok ciddi bir imaj ve algı problemi var.
En azından paylaşımlı yolculuk için harekete geçilebilir.
Martı TAG Kurucusu Oğuz Alper Öktem ile geçen haftalarda bir grup gazeteci olarak sohbet ettiğimizde, dünyada 151 ülkede paylaşımlı yolculuk yönetmeliği olduğunu söyledi. Ukrayna ve Suriye’de bile bu sistem varmış.
Öktem’e “Mesela hangi ülkelerde paylaşımlı yolculuk yok” diye sorduğumda, Kuzey Kore, Kongo, Eritre, Küba, Türkiye ve Moğolistan cevabını alıyorum.
Biz bu ligde yer almamalıyız!
Milyarlarca liralık vergi ve milyarlarca dolarlık dış gelir kaybının önüne geçilmesi gerekiyor.
Sokak hayvanları konusunda yurt dışından gelen sesi dinleyen yetkililerin, taksi meselesinde de daha güçlü gelen sesleri dinleyip harekete geçmesi gerekiyor.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Öğrenciyken, Cumhuriyet gazetesinde mesleğe başladı. İnsan hayatına dair haberler yaptı, fotoğraflar çekti. Bir dönem Avustralya'da gazetecilik yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra Referans gazetesinde ekonomi gazeteciliğine adım attı. Küresel ekonomi, tarım, enerji, çevre ve reel sektör üzerine çalıştı. Daha sonra Dünya gazetesine geçti ve burada 3 yıldan fazla dış ticaret editörlüğü ve yazarlığı yaptı. Yeni Yüzyıl gazetesinin yeniden kuruluşunda ekonomi şefi olarak görev aldı ancak zayıf kurumsal yapı nedeniyle 3 ay sonra istifa edip Sözcü gazetesine geçti. Yaklaşık 8 yıl Sözcü’de muhabir, editör ve ekonomi müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyesi.