Siyah Kuğu dünyasında yaşamak – III (Stres uygulama ve yaratıcı yıkım)

Yeşil olmak o kadar da kolay değil. 

(Kurbağa Kermit)

Bir önceki yazımızda Siyah Kuğu dünyasında sağ kalmak ve gelişmeye devam edebilmek için şokla güçlenmenin yararlı olabileceğinden bahsetmiştik.

Tıpkı gereksiz antibiyotik kullanımının dirençli bakterilerin oluşumunu desteklemesi gibi fazlaca korumalı olan sistemler adaptasyon, tepki verme, mücadele etme vb. kabiliyetlerini azaltıcı yönde işlev görür. Bir başka deyişle uzun vadede ulaşılmak istenen sonucun tam aksine neden olur. İnsanlığın var oluşundan beri en önemli kaygılarından birinin “öngörülebilir-güvenli bir hayat oluşturmak” ve orada yaşamak olduğu doğrudur. Bu durum “kontrol-koruma” güdüsü ile geliştirilen stratejilerin temelini oluşturmaktadır. Ancak Siyah Kuğu olayları öngörülebilir-güvenli parametrelerinin dışında gerçekleştiğinden söz konusu stratejiler öyle durumlarda pek de işe yaramamaktadır. Buradaki can alıcı dersler: 1. Tahminlemenin zannedildiği kadar kuvvetli olmadığı, 2. Aynı miktarda (aslında daha da fazla) emek ve kaynağın öngörülemeyen şeyler gerçekleştiğinde onlardan yarar sağlama kaslarının güçlendirilmesine ayrılması gerekliliğidir. 

Alman Filozof Nietzsche’nin tam da ikinci dersle ilgili olan “beni öldürmeyen şey güçlendirir” sözünün yaygın olarak yanlış anlaşıldığı, daha da yaygın olarak yanlış uygulandığı dikkat çekmektedir. Burada kastedilen zorluklarla güçlenerek eskisinden daha iyi hale gelmektir. Yoksa aşırı zorlayarak tükenmek (veya ölmek) güçlendirmemekte, eskisinden daha kötü hale getirmektedir. İşte stres uygulama meselesinde gözetilmesi gereken altın anahtar budur. Sağlıklı, düzenli uygulanan, kaldırılabilir bir miktar stres yararlıdır hatta sağkalımsal olduğu bile iddia edilebilir. Aksi ise zararlıdır. Bu durumda Nietzsche’nin önermesini Paracelsus’un “her şey zehirdir, mühim olan dozudur” aksiyomu ile birlikte kullanmak yararlı olacaktır. İş yapıyorsak tükenmemeye, spor yapıyorsak sakatlanmamaya, kemik yapımızı zedelememeye, her türlü ilişkimizde sağlıklı dengeler kurmaya özen göstermemiz gerekmektedir. Bir yandan sisteme stres uygularken, diğer yandan o stresi yapıcı, yaratıcı sonuçlar üretecek biçimde yönlendirme işi gerçekten ustalık isteyen bir yaşam becerisi olup, okullarda öğretilen bir şey değildir.  

Nereden başlamak gerekir?

Unutulmamalıdır ki amaç sağ kalmak ve eskisinden daha iyi olmaktır. Bu doğrultuda yapıyı sağlam biçimde kurmak yapılacak ilk iştir. Yaşam, iş, aşk, arkadaşlıklar hepsinin hem temellerinin hem de taşıyıcılarının sağlam olması şarttır. Bu gerçekleştirildiğinde öngörülebilir risklere yönelik görece dayanıklılık sağlanmış olacaktır. İkinci aşamada öngörülebilir alandan çıkmak, belirsizlik alanına girmek gerekmektedir. Bu durum duygusal açıdan stres, gerilim, kaygı, korku gibi duyguları tetikleyecektir. İşte öngörülemezlik tam da oralarda yer almaktadır. Onu kullanmayı öğrenmek de öyle. Öngörülebilen alanda kalarak öngörülemeyene yönelik güçlenmeye çalışmak yerine oradan çıkarak korkulana doğru ilerlemek gayet etkili bir ilaç olabilir. 

Demek ki ilk aşamada tüm yapıların ve sistemlerin sağlamlığının test edilmesi gerekmektedir. Bunu söylemek kolay yapması zordur. Çünkü sonuçlara göre hareket etmek sıkıntılı, cehaletin mutluluğu ile yaşamak ise kolaydır. Bu nedenle sağlık kontrolleri yaptırmaz, hayatımız ve ilişkilerimizde ne istediğimizi, neyin mutlu neyin mutsuz ettiğini düzenli olarak kontrol etmeyiz. Bulgular bizi rahatsız edebilir. İkinci aşamada ise deneme-yanılma alanlarına girmemiz, yaratıcı, yenilikçi, daha önce düşünülmeyen (ve korku uyandıran) şeyler yapmamız gerekir. Böylece farklı sonuçlar elde etme imkânımız olabilir. Elbette bu yaklaşım başarısızlığı da getirecektir. Ancak Schumpeter’in fırtınası uyarınca içten gelen evrim eskiyi imha ederken yeniyi yaratan bir mutasyon oluşturacağından diğer seçenekte de sonuç aynı olacaktır. Sadece daha uzun sürecek ve acı verici şekilde gerçekleşecektir. Bu nedenle fırtınanın gemiyi batırmasını beklemek yerine fırtınadan bir şekilde yararlanmaya çalışmak daha yararlı olacaktır.

Sonuç olarak her sisteme (insanlar da dahil) onu eskisinden daha iyi yapacak türden stres unsurları yararlı olabilir. Bunu yapmanın yollarından biri öngörülemez alanlara cesurca adım atarak ondan yararlanmayı öğrenmektir. 

Bundan sonraki yazı veri…..bilgi…. gürültü ayrımı…ve etkileri hakkında. 

1972 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede Personel Yönetimi alanında yüksek lisans yaptı, akabinde Yeditepe Üniversitesi'nde İngilizce İşletme Doktora programını tamamladı. İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlarda 30 yılın üzerinde görev yaptı. Çalışmalarına danışman, akademisyen ve eğitmen olarak devam etmektedir.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search