Dünya üzerindeki neredeyse tüm ülkelere ihracat yapan Türk şekerli ve kakaolu mamuller sektörü, bu sene odağına ABD pazarını aldı. ABD’ye yapılan ihracatın 8 yıldır çift haneli büyüdüğünü ve bu sene pazara daha da yoğunlaşacaklarını söyleyen İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, “ABD için düğmeye bastık ve şekerleme ürünlerinin tanıtımına çok ciddi bir emek harcıyoruz. Bu yıl masamızda Amerika var. Hem gelir gücünden hem de tüketim gücünden daha fazla faydalanmak istiyoruz” dedi.
Trump sonrası dönem için de son derece umutlu olduğunu ifade eden Taycı, Türkiye’nin sadece gıdada değil, diğer sektörlerde de alternatif tedarikçilerden birisi olacağını kaydetti. İhracatçıların yaşadığı vize problemine de değinen Taycı, “Ülkemize karşı siyasi bir tavır olduğu çok belli. Ama neticede bizler iş insanlarıyız. Dünyanın dört bir tarafından ithal ürünler de getiriyoruz, ihracat da yapıyoruz. Böyle bir tavrı son derece yanlış buluyoruz ve kendi otoritemizden de sorunun çözümüyle ilgili ivedi adımlar istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
70 ülkeden 1500 katılımcı
Dünyanın önde gelen yeme içme fuarları arasında yer alan ISM 2025 Şekerleme ve Atıştırmalık Ürünler Fuarı, 2-5 Şubat tarihlerinde Almanya’nın Köln şehrinde 54’üncü kez düzenlendi. 70 ülkeden 1500 katılımcının yer aldığı ve 33 ülkenin milli katılımla iştirak ettiği fuara Türkiye, İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) öncülüğünde 24’üncü kez milli katılım gösterdi.
ISM Şekerleme ve Atıştırmalık Ürünler Fuarı’na 30’u milli katılım ve 67 tanesi de münferit olmak üzere toplam 97 firmayla geldiklerini kaydeden İHBİR Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, Türkiye’nin Almanya, İtalya, Belçika, Çin ve İspanya’nın ardından altıncı sırada olduğunu ifade etti. Milli katılım olunca hem prosedürlerin çok kolaylaştığını hem de özellikle Türk ürünlerini arayan insanların bütün firmaları tek bir alanda bulabildiğine dikkat çeken Taycı, “Son 20 yıldır gıdada ‘Made in Türkiye’ algısı giderek gelişiyor. Ürün kalitelerimizi artırmaya, hem satış hem satış sonrası hizmetlerini geliştirmeye ve müşterilerimizin yaşamış oldukları problemlere sahip çıkmaya başladık. Fiyat avantajımız da var. Çok iyi ve kabul edilebilir kalitedeki orta segmentte ürünleri en iyi fiyatla sunan ülkelerden bir tanesiyiz. Bu da ciddi anlamda tercih edilmemizi sağlıyor ve Türkiye pavilyonu çatısı altında katılmamız bu segmentteki alıcıları özellikle buraya getiriyo. Bilinçli alıcıları kendimize çekiyoruz. Yeni yönetim olarak özellikle KOBİ’lerle çok ilgileniyoruz ve fuarlara gelmeleri için devamlı görüşmeler yapıyoruz. Ben, ‘iş yapmak istiyorum’ diye gelen kimsenin hiçbir fuardan iş yapmadan döndüğünü hatırlamıyorum. Hiçbir şey yapmasa orada iyi bir tanıdık kazanır. Bugün bir bağlantı yapsanız, gelecekte yüz konteynerlik bir işin önünü açmış olursunuz.” dedi.
Yüzde 1’lik paya ulaşacağız
Şekerli ve kakaolu mamullerin ülkeler arası hareketinin yıllık 360 milyar dolar olduğunu anlatan Taycı, Türkiye’nin buradan 2 milyar dolarlık bir pay aldığını kaydetti. Türkiye’nin 20 yılda 200 milyon dolarlardan bu rakama geldiğinin altını çizen Taycı, “Biz, şu anda yüzde 0,7 pay alsak da geçmişten günümüze çok ciddi mesafe aldık. Bu yüzde 0,7’lik payın yüzde 1’e çıkması durumunda sektördeki kapasitemizin yüzde 30 daha artması gerekiyor. Hali hazırda dünyanın en genç proses ve makine parkına sahibiz ve her geçen gün siparişlerimiz daha da büyüyor. Ben önümüzdeki 5 yıl içinde yüzde 1’i yakalayacağımıza inanıyorum. Sektörün önünü oldukça açık görüyorum.” ifadelerini kullandı.
‘Bu yıl masamızda Amerika var’
İHBİR olarak geçtiğimiz yılı 3,6 milyar dolarlık ihracatla tamamladıklarını ve bu sene yüzde 5 artışla 3,8 milyar dolar hedef koyduklarını belirten Taycı, asıl gönüllerinden geçen rakamın ise 4 milyar dolar olduğunu kaydetti. Sektör olarak dünya üzerindeki neredeyse tüm ülkelere ihracat yaptıklarını belirten Taycı, 2025 yılında yüksek alım gücü ve tüketimleri nedeniyle ABD pazarına özel önem vereceklerini söyledi. Kazım Taycı, “Dünyanın diğer bölgelerinde yaşamakta olan bir insan ile bir Amerikalıyı mukayese ettiğimizde Amerikalının tüketimi 4 kat fazla. Dolayısıyla 350 milyonluk Amerika’yı aslında çarpı 4 gibi hesap etmek gerekiyor. Turquality kapsamında orada yapacağımız organizasyonların yanında Miami’de ve Chicago’da düzenlediğimiz fuarlar var. Bunlarla birlikte şekerli ve kakaolu mamullerimizi tanıtmaya yönelik faaliyetlerimiz olacak. Bu tanıtımlarda hem dijital platformları hem sosyal medyayı hem de outdoor mecraları kullanacağız. Sarı taksilerin üzerine reklamlar verip şehir içerisinde gezdireceğiz. ABD için düğmeye bastık ve şekerleme ürünlerinin tanıtımına çok ciddi bir emek harcıyoruz. Bu yıl masamızda Amerika var. Hem gelir gücünden hem de tüketim gücünden daha fazla faydalanmak istiyoruz. Ayrıca son sekiz yıldır ABD’de gıda ihracatımızdaki büyümelerimiz hep çift haneli. Ortalama yüzde 25 büyüme gösteriyoruz. Bu da bizi çok yüreklendiriyor.” dedi.
ABD’nin Trump sonrası çevre ülkelere ve Uzakdoğu’ya getirdiği ilave gümrük kararları ile ilgili de konuşan Taycı, gelecek için umutlu olduğunu belirtti. Taycı, şunları söyledi: “Trump ekonomik olarak ABD’nin karşısına dikilecek ülkeleri biraz daha hedef olarak seçmiş durumda. Biz ise geçmişten beri Amerika’nın Orta Doğu’daki müttefiklerinden bir tanesiyiz. Şu anda gıda ile ilgili alınmış herhangi bir olumsuz gümrük kararı yok. Hatta ben Trump’ın, Türkiye’ye ticari olarak daha da yakınlaşacağı kanaatindeyim. Çünkü ambargo koyacağı veya gümrüklerini artıracağı ülkeler nedeniyle onlara alternatif tedarikçiler gerekecek. Ben Türkiye’nin sadece gıdada değil, demir çelikte ve otomotiv yan sanayi gibi diğer sektörlerde de bu alternatif tedarikçilerden birisi olacağı kanaatindeyim.”
Japonya’ya satabilen dünyanın her yerine satar
Son dönemde gıda güvenliği ile ilgili tartışmaların da sektörün en önemli gündem maddelerinden biri olduğuna işaret eden Taycı, şu anda gıda güvenliğinin en üst seviyede olduğu ülkenin Japonya olduğunu belirtti. Japonya’nun bu işin ‘Nirvanası’ olduğunu aktaran Taycı, “Dünyada marketlere gittiğiniz zaman poşet içerisinde bir ürün alacaksanız içini görmeniz için şeffaf üretilir. Ama Japonya gıda güvenliğine o kadar önem veriyor ki, poşetin içerisine ışık girmemesi için ambalajların hepsi kapalı, hiçbir şekilde poşetin içini göremezsiniz. Japonya size dışarıdaki resimde göreceğiniz ürünü, ambalajın içinde de göreceğinizi taahhüt eder. Bugün bir firma Japonya’ya ihracat yapabiliyorsa, yeryüzünde tüm noktalara ihracat yapabilir. Türkiye de Japonya’ya olan ihracatını her yıl artırıyor, yani onların gıda kriterlerini tutturabiliyoruz. İhracat yapan şirket sayımızın artması da çok sevindirici. Kore de aynı şekilde çok önemli gıda kriterleri olan bir ülke. Biz şekerli mamullerde Kore’nin ilk üç ithalat yaptığı ülkelerden birisi haline geldik. Bu tip ülkelerin duvarlarını aşabiliyorsak her yere ihracat yapabiliriz diye tahmin ediyorum.” diye konuştu.
Vize problemi devam ediyor, çözüm istiyoruz
İhracatçıların yaşadığı vize problemine de değinen Taycı, son dönemde vize konusunda ciddi zorluklar yaşamaya devam ettiklerini belirtti. Avrupa ülkelerine girişte pasaport sırasında yeşil pasaportlara rağmen endişe yaşadıklarını ve kapıdaki gümrük polislerinin tavırlarının değişik olduğunu kaydeden Taycı, şöyle devam etti: “Bugüne kadar ‘cebinizde ne kadar paranız var’ sorusunu çok duyardık ama şu anda ‘çıkartıp gösterir misiniz’ gibi şeylerle karşılaşan arkadaşlarımız var. Gayri ihtiyarı bir tedirginlik yaşıyoruz. Türkiye’deki kayıtlı 130 bin ihracatçı firmanın ihracat yapabilmesi için geneli ve büyük olanları Avrupa’da olan bu fuarlara rahatça gelip gidebilmeleri lazım. ABD’nin de vize randevusu için iki yıl sonrasına gün verdiğini öğrendik. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Ülkemize karşı siyasi bir tavır olduğu çok belli. Ama neticede bizler iş insanlarıyız. Dünyanın dört bir tarafından ithal ürünler de getiriyoruz, ihracat da yapıyoruz. Böyle bir bir tavrı son derece yanlış buluyoruz ve kendi otoritemizden de sorunun çözümüyle alakalı bazı ivedi adımlar istiyoruz. Bence fuarın en ana konularından bir tanesi bu.”