Seçimin ardından kamuda tasarruf adımları ve enflasyon öne çıkacak

Stratejist Işık Ökte, seçim sonrası dönemde kamu tarafında yeni tasarruf adımlarının görülebileceğini ifade ederek, “TL’nin değerlenmesi dışında hiçbir şey alım gücünü artıramaz” dedi.

Türkiye’de yatırım teknolojileri şirketi olarak faaliyetlerini sürdüren ForInvest, 100 bini aşan YouTube kanalında, seçim sonrası ekonomide oluşan beklentileri Stratejist Işık Ökte, Araştırma Danışmanlık Kurucusu Tuncay Turşucu ve Stratejist Perihan Tantuğ ile değerlendirdi. Moderatörlüğünü Stratejist Tuğba Özay’ın üstlendiği ForInvest seçim özel programında hem gelecek döneme ilişkin kamuda atılabilecek tasarruf adımları hem de seçim öncesinde çok konuşulan portöy yatırımlarında yabancıların ilgisinin ne yönde değişeceği konuşuldu.

Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamaların, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e ve ekibine karşı ciddi bir güven içerdiğine işaret eden Işık Ökte, “Enflasyon beklentilerinin düşürülmesi üzerine yapılacak her türlü politikaya yüzde 100 destek verileceğine şüphe yok. Seçim sonrası Türkiye’de makro ekonomi politikaları içinde değişebilecek olan ne var diye konuştuğumuz zaman yeni tasarruf önlemleri, yeni vergi politikaları, bunlar karşımıza çıkabilir. Şirket ve holdingler üzerinde vergi yükünün daha yükseleceği bir döneme gireceğimizi öngörüyorum.

Türkiye’de şu anda konuşulan iki verginin toplanmasının çok zor olacağını düşünüyorum. Biri servet vergisi, ikincisi de birden fazla eve sahip olanlar için getirilebilecek gayrimenkul vergisi. Bunların Türkiye’de uygulanabileceği bir döneme girdiğimizi düşünmüyorum. Enflasyonist ortamda milyarlarca TL kar yazan şirketlerin ve holdinglerin, aslında maliyeye ödedikleri vergileri bakarsanız ne kadar cüzi rakamlar olduğunu ve kurumlar vergisinin yani yüzde 20’nin ne kadar altında olduğunu göreceksiniz. Bugünden itibaren maliye politikasında uygulanacak programlar borsa için çok önemli olacak.” diye konuştu.

Ciddi para girişine ihtiyaç var

“Bu yıl enflasyonda baz etkisindeki iyileşme olacak ama biz hissetmeyeceğiz. Türkiye’de alım gücünü yükseltmek için enflasyonu düşürmek dışında başka bir politika uygulanabileceğini düşünmüyorum” şeklinde ForInvest’e açıklamalarda bulunan Ökte, “TL’nin değerlenmesi dışında hiçbir şey Türk vatandaşlarının alım gücünü artırmaz. Baktığımız zaman ciddi bir para girişine ihtiyacımız var. Amerika ilişkilerimizi rayına oturtmaya ihtiyacımız var. Türkiye’nin dış finansmanının yüzde 70’e yakın kısmı Avrupa bankacılık sistemi üzerinden karşılanıyor. Avrupa ilişkilerimizi, zaten Amerika ilişkilerimizi rayına koyarsak düzeltmiş oluyoruz. Bu bağlamda dış ilişkiler çok önemli.

Dolar bazlı fonlamaya ihtiyacı olan ülkeyiz. 45 tane ülkenin birinci çeyrek borsa getirilerini hesapladım. Döviz bazında, S&P 500 yüzde 10, Nasdaq yüzde 9, MSCI Dünya Endeksi yüzde 9 getiriye sahip. Biz, birinci çeyreği dolar bazı yüzde 11 ile dünyada 3’üncü sırada kapattık. İkinci yüzde 13 ile İrlanda. Peru yüzde 14 getiriyle ilk sırada. Biz, Japonya, Hollanda ve İtalya ile beraber 3. sıradayız. Bu borsa yatırımcısı için iyi mi kötü mü çok tartışılır. Çünkü biz açık ara birinci olabilirdik bu sıralamada. Eğer borsamıza yabancı yatırımcı gelsin istiyorsak açığa satış yasağını kaldırmamız lazım.” açıklamasını yaptı. 

Dövize talebin azalması Merkez Bankası’nın işine yarar

“Seçim sonuçlarıyla Merkez Bankası için de belirsizliğin bittiğini düşünüyorum. Bundan sonra eğer gerekirse faizi arttırırız cümlesini gerçekten çok rahat bir şekilde de yapabilir” şeklinde ForInvest’e açıklamalarda bulunan Tuncay Turşucu ise “Ekonomi yönetimine güveninin tam olduğunu Cumhurbaşkanı ifade etti. Cumhurbaşkanı’nın mesajlarında ‘bize bir mesaj verildi ve biz bu mesajı doğru okuyacağız’ değerlendirmesinden tasarruf edeceğimizi anlıyorum. Muhtemelen önümüzdeki dönemde kamuda tasarrufun daha fazla gündemde olacağını düşünüyoruz. Kurda görülen gevşeme, vatandaşın satış gerçekleştirdiğini gösteriyor. Dövize olan talebin azalması Merkez Bankası’nın o işine yarar. Hatta belki de döviz satışını bırakabilir.

Gelecek 2-3 ayımız endeks için biraz zor. Bu faiz ortamında endeksin yukarı yönlü gitmesini beklemiyorum. Yılın son çeyreğinden itibaren yukarı doğru çıkışlar başlayacaktır. 2025 genelinde de yükselen bir piyasa tahmin ediyorum. Gelecek 2-3 ay endekste sakin kalan hayatta kalacaktır. Gelecek 3-4 yıl içinde seçim gözükmüyor. Atılan adımlar da doğru. Eğer yolda bir kaza yaşamazsak Türkiye’nin düzlüğe çıkması bence çok rahat. Türkiye ekonomisi çok güçlü ve çok elastik bir ekonomi. Dünyada böyle ekonomiler çok azdır.” değerlendirmesinde bulundu. 

İhracatçılar için en önemli sıkıntı enflasyon

İhracatçıların kur ve enflasyon dengesi beklentisine de değinen ve ihracatçılar için de en önemli sıkıntının enflasyon olduğunu belirten Turşucu, “’Maliyetimiz enflasyon kadar, satarken ciro gelirimiz o kadar artmıyor ve zarar ediyoruz; o yüzden daha yüksek kur istiyoruz’ diyorlar. Yüksek kur istediğiniz zaman bu sefer daha yüksek enflasyonla karşılaşıyorsunuz. Hükümetin bence önceliği bu anlamda enflasyon. Bununla savaşırken de sıkı politikadan asla vazgeçilmemeli. Büyümeden feragat edilecek. İhracatçıların bence atması gereken en önemli adım, pazarlarını iyi analiz etmeleri, verimlilik yatırımları, yapay zeka ve dijitalleşme yatırımları yapmaları. Enflasyon haricinde yeni bir çıpa ihtiyacı var. Buda yurt dışıyla yakınlaşmak. Bunlar da bence işimizi çok daha rahatlatır. Bence o yolda devam edeceğiz. Ama bu sonuçlar hemen bugünden yarına alınamaz. Sadece enflasyonun doğru şekilde gittiğini anlamamız bile belki 6 ayımızı alacak. Ana akım fonların borsaya gelmesini ise gelecek 6 ay içinde biraz zor görüyorum.” dedi.

Vergi bacağının holdingler tarafı konuşulmalı

Seçimlerin ardından Bakan Şimşek’in açıklamalarını kamu harcamalarında tasarrufa gidilmesi anlamında dikkat çekici bulduğu şeklinde ForInvest’e açıklamalarda bulunan Stratejist Perihan Tantuğ, “Bence bu seçimden önce yapılmalıydı. Hane halkı kamuda yapılan tasarrufu kalem kalem görmek istiyor. ‘Hepimiz aynı gemideysek eğer sizin de bir şey yaptığınızı görmek istiyorum’ diyor. Büyümeden ödün vermeyeceğiz kısmı artık çok zikredilmemeye başladı. Şu anlaşıldı ki aslında hem enflasyonu düşürüp hem büyüyemeyeceğiz. En yakın zamanda Arjantin yaptı bunu. Ciddi bir politika değişikliğine gidip gereksiz tüm harcamaları kıstı. Ama burada yol çok uzun. Nereden başlanacağına bağlı. Kamunun gereksiz gördüğü ve öteleyebileceği tüm harcamaları ertelemesi taraftarıyım. Bu işin vergi bacağı da var ama vergi bacağının da artık biraz holdingler tarafına kayan kısmından söz etmeliyiz.” diye konuştu. 

Borsaya yabancı girişini gören yerli yatırımcı da geliyor

“Portföy yatırımlarında yabancıların uzun soluklu gelmemesi bir sıkıntı. Swap kanallarını açmadığın, Türkiye’ye yatırım yapılabilir nota yaklaşmadığı zaman emeklilik fonunu getiremiyorsun” şeklinde ForInvest YouTube seçim özel programına açıklamalarda bulunan Tantuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Takaslarda gördüğüm genele yayılan bir alış yok. Sınai tarafta para girişi görmüyorum, döngü yıllardır değişmez. Yabancı geliyorsa banka ve holdinglerle başlar. Borsaya yabancı girişini gören yerli yatırımcı da geliyor. Sadece yerlinin büyük bir çoğunluğu zamanlamayı yakalayamıyor. Aylık yüzde 3,5 beklenti olan faizin yüzde 60’a gelen bir borsada tavan tabanın bana göre yüzde 10 olması anlamsız bir hale geldi. Diğer taraftan hala açığa satış yasağı var. Açığa satış mekanizmasının sadece piyasaya düşürme eylemi olarak kullanıldığı düşünülüyor, alakası yok. Eğer buraya sıcak para hazırlığı yapıyorsak tavan taban yüzde 10 olamaz. Açığa satış yasak olamaz. İnsanlar vadeli tarafta işlem yapmaktan da al sat yapmaktan da çekinmeye başladılar. Daha likit bir piyasa istiyorsak, derinliği daha yüksek bir piyasa istiyorsak Borsa İstanbul tarafında daha yenilikçi bir bakış açısına sahip olmamız gerekiyor.”

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search