İTÜ Ekonomik ve Sosyal Araştırmaları Merkezi (İTÜ-ESAM) tarafından düzenlenen Sagalassos çalıştaylarının altıncısı 29-30 Kasım 2024 tarihlerinde Burdur Ağlasun’da gerçekleşti. “31 Mart seçimlerinin ardından Türkiye siyasetinin yeniden yapılanması” ana temasının işlendiği etkinlikte Ersin Kalaycıoğlu, Seyfettin Gürsel, Seda Demiralp, Tanju Tosun, Emre Erdoğan ve Ümit Özlale’nin sunumlarından yola çıkılarak ülke siyasetinin bugün ve yarınına dair tartışmalar yapıldı.
İTÜ’den Prof. Öner Günçavdı ile birlikte toplantının düzenleyicisi olan Ayşe Aylin Bayar çalıştayın ana temasının belirlenmesinin ve katılımcı listesinin oluşturulmasının zorlu ama aynı zamanda keyifli bir süreç olduğunu söylüyor.
O şanslı katılımcılardan biri olarak, Ağlasun’da geçirdiğimiz zamandan aklımda kalanların bir kısmını sizlerle paylaşıyorum.
Bugüne kadar düzenlenen tüm Sagalassos çalıştaylarına katılarak kusursuz bir sicile sahip olan Serdar Sayan‘ın bu yıl Ağlasun’a Toyota pick-up’ı ile gelmek yerine uçak yolculuğunu tercih etmesi, akademisyen maaşlarının şehirlerarası yollarda kesilen aşırı hız cezaları karşısında ne kadar erimiş olduğunun çarpıcı bir göstergesiydi.
Çalıştayın en şaşırtıcı anlarından biri sunumunun bitiminde gelen soruların çokluğundan sıkılan Seyfettin Gürsel‘in, iyi bilinen fıkrada “bilenler bilmeyenlere anlatsın” diyen Nasreddin Hoca ya da ‘As Good As It Gets’ filminde “benden bu kadar” diyen Jack Nicholson misali kürsüyü terk etmesiydi.
Belki de en büyük hayal kırıklığı ise Emre Erdoğan‘ın sunumunun başlığı olan “Yeni bir ülke mümkün mü” sorusunun yanıtını kendisinin vermesi yerine, çok sayıda harita ve grafik paylaştıktan sonra dinleyicilerin yorumuna bırakması idi. (Doğru yanıt “mümkün” gibi görünüyordu 🙂 )
Ülke Politikaları Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Subaşı‘nın 2009 yılında tanıştığı CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı Ekrem İmamoğlu ile o günlerden bugüne nasıl bir çalışma biçimi sayesinde ulaştıklarına dair anlatımları, İmamoğlu destekçilerine gelecekte olabilecek daha güzel şeyler için umut vericiydi.
Evlerimizden uzaktayken akşamları 4-5 saat süren tartışma programlarını izleyemeyeceğiz diye üzülürken karşımıza Sözcü TV’nin düzenli yorumcuları Sezin Öney ve Gamze Pamuk‘un tartışmacı olarak çıkması etkinliğin en güzel sürpriziydi.
TBMM’deki grup toplantılarından sonra siyasi parti liderlerine yönelttiği sorularla, onları bazen zorlayan bazen de kızdıran gazeteci Hilal Köylü‘nün çalıştaydaki soru ve yorum performansı da oldukça güçlüydü. Neyse ki kendisine mesleğini bırakmasını telkin eden kimse olmadı.
Bu tür toplantıların en güzel yanlarından biri normal şartlarda tanışma fırsatını bulamayacağınız duayen akademisyenlerle zaman geçirip sıradan görünen bir kahvaltı sohbetinde dahi onlardan bir şeyler öğrenebilmeniz. Boyle bir sohbette Ersin Kalaycıoğlu‘ndan günlük hayatta sıklıkla maruz kaldığımız, bireylerin siyasi tercihlerine de yansıyan bencilce davranışların la-ahlaki bireyselcilik (amoral individualism) ya da evcilik (householdism) olarak kavramsallaştırılan bir kültürün tezahürü olduğunu öğrendik.
Ersin Hoca’nın geçmişteki yazı ve konuşmalarında da dile getirdiği üzere, la-ahlaki bireyselci / evcil kültürde esas olan, kısa dönem bireysel veya hanehalkı çıkarı her neyse, ona sahip olmak. Bu kültür yapısında kamu malı / hizmeti veya genel olarak bir ‘kamu yararı’ algısı bulunmamakta.
Bu bireysel çıkarcı kültürun önümüzdeki 2-3 yıl içinde değişmesi söz konusu olmayacağına göre, gelecek seçimlere de cömert maaş zamlarının ve vaatlerin havada uçuştuğu, ucuz krediye erişimin suni bir zenginlik yarattığı bir ortamda girecek olmamız çok muhtemel.
Bu yıl çalıştaya 5. kez katılarak etkinliğin gediklileri arasında yer alan Kamil Yılmaz mevcut ekonomi yönetiminin doğru işler yaptığı ancak Merkez Bankası enflasyonla mücadelede yalnız bırakıldığı için para politikasının mecburen aşırı sıkı tutulduğu görüşünde. Kamil Hoca ekonomi yönetiminde yapılacak olası bir değişiklik piyasalarda büyük bir çalkantıya yol açacağı için mevcut kadronun seçime kadar görevde kalacağını, seçim ekonomisinin uygulanacağı dönemin de geçen sefere nazaran daha kısa olacağını düşünüyor.
Bununla birlikte, savunma sanayindeki başarıların ön plana çıkarıldığı, güvenlikçi politikaların ülkemizin bekâ sorununa karşı en iyi çözüm olduğu propagandasının yapılacağı bir seçim atmosferi de bekleniyor. Bu öngörünün sahibi ise geçtiğimiz yıl İzmir’de yürüttüğü seçim kampanyasındaki en güçlü rakiplerinden birinin, seçimden 10 gün önce Alsancak Limanı’na konuşlandırılan TCG Anadolu savaş gemisi olduğunu söyleyen Ümit Özlale idi.
Katılımcılar arasında parlamenter sisteme dönüşün demokratikleşme açısından gerekli olduğuna dair bir fikir birliği var gibiydi. Ancak bunun zamanlaması konusunda farklı düşünceler mevcuttu. Elbette herkesin dileği huzurlu ve müreffeh bir ülkede yaşamak. Sagalassos çalıştaylarının amacı da bu yöndeki çabalara katkı sağlamak. Gelecek yıl daha önceki toplantılarda ele alınmamış bir iktisadi ana temayla yola çıkmayı planlayan düzenleyicilere şimdiden kolaylık ve başarılar diliyoruz.
Cem Başlevent’in tüm yazıları için tıklayınız
1973 İstanbul doğumlu olan Prof. Dr. Cem Başlevent, ekonomi alanındaki yüksek lisans ve doktora derecelerini Boğaziçi Üniversitesi'nde almıştır. 2000-2023 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde çalışan Başlevent, halen İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmaları bireylerin işgücüne katılımı, politik tercihleri, yaşam memnuniyeti gibi konuları kapsamaktadır.