Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Prof. Sevil Acar: Kuraklığın ve sıcaklıkların artması ve zirai don olayları ülkemizdeki zeytin verimini olumsuz etkiliyor

Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Sevil Acar ve CERA Europe’tan Dr. Oğuz Tutal’ın Global Environment dergisinde geçtiğimiz haftalarda yayınlanan akademik çalışması ülkemizdeki zeytin üretimine ve bu üretimdeki verimliliği etkileyen iklimsel faktörlere dair çok değerli bilgiler içeriyor. Sevil Acar ile bu makale hakkında yaptığım söyleşiyi tclira.com okurlarıyla paylaşıyorum.

Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.

Global Environment’ta yayınlanan çalışmanız için yapılan ekonometrik analiz Türkiye’de zeytin üretiminin en yüksek miktarda olduğu 12 ili (Adana, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Gaziantep, Hatay, Mersin, İzmir, Manisa ve Muğla) ve 51 yıllık bir dönemi (1968–2018) kapsıyor. İl bazında yıllık zeytin üretimini ve buradan türetilen “verim” değişkenine etki etmesi muhtemel olan iklimsel göstergeleri içeren verinin toplanmasının çok meşakkatli olduğunu tahmin ediyorum. Bu süreci özetler misiniz?

Elli bir yıllık dönemi kapsayan il bazlı verileri tutarlı biçimde derlemek gerçekten zorlu bir süreçti. Zeytin üretimi ve meyve veren ağaç sayıları için üç farklı TÜİK kaynağını birleştirip, TÜİK arşivlerindeki basılı tabloları dijitalleştirerek 1968–2018 dönemini kapsayan kesintisiz bir veri seti oluşturduk. İklim göstergelerini ise Doğu Anglia Üniversitesi’nin İklim Araştırma Birimi tarafından hazırlanan küresel yüksek çözünürlüklü veri seti CRU TS 4.3’ten aldık. Bu veri seti 0,5 derecelik bir ızgara yapısına sahip, ancak bu çözünürlük özellikle yüzölçümü küçük iller için yeterli hassasiyeti sağlamıyor. Bu nedenle, verilerin mekânsal doğruluğunu artırmak amacıyla ‘en yakın komşu enterpolasyonu’ yöntemini kullanarak verileri 0,1 x 0,1 derecelik daha ince bir çözünürlüğe yeniden dönüştürdük. Bu verileri il sınırlarıyla eşleştirdik ve zeytinin fenolojik dönemleriyle uyumlu sıcaklık, yağış ve don değişkenlerini elde ettik. Böylece hem mevsimsel koşulları hem de uzun dönemli iklim sapmalarını yakalayarak verimin iklimle ilişkisini analiz edebildik.

Prof. Sevil Acar: Kuraklığın ve sıcaklıkların artması ve zirai don olayları ülkemizdeki zeytin verimini olumsuz etkiliyor

‒ Makalede de not ettiğiniz üzere üretim miktarı biliniyor ama ürün kalitesini gözlemlemek pek mümkün değil. Bu yüzden bağımlı değişken olan zeytin verimini meyve verebilecek yaşta olan ağaç başına elde edilen ürün miktarı olarak tanımlıyorsunuz, değil mi?

Evet, çalışmamızda zeytin verimini, toplam zeytin üretiminin meyve veren ağaç sayısına bölümü olarak tanımladık. Burada özellikle meyve veren ağaçları esas aldık çünkü toplam ağaç sayısı henüz ürün vermeye başlamamış genç fidanları ya da terk edilmiş, verimsiz alanlardaki ağaçları da içeriyor. Zeytin ağaçları birkaç yıl olgunlaşma sürecine ihtiyaç duyduğu için, bu ağaçların tamamını hesaba katmak üretkenliği olduğundan farklı gösterebilirdi. Meyve veren ağaç sayısı ise uzun yıllardır TÜİK tarafından tutarlı bir biçimde kaydedildiği için, bu yaklaşım bize hem gerçek üretkenliği doğru biçimde ölçme hem de zaman içinde bahçelerin verimindeki değişimleri daha sağlıklı şekilde izleme imkânı sağladı.

Prof. Sevil Acar: Kuraklığın ve sıcaklıkların artması ve zirai don olayları ülkemizdeki zeytin verimini olumsuz etkiliyor

Prof. Sevil Acar: Kuraklığın ve sıcaklıkların artması ve zirai don olayları ülkemizdeki zeytin verimini olumsuz etkiliyor

‒ Veriyle detaylı analiz yapmadan önce ilk gözünüze çarpan neydi? Zaman içinde zeytin üretiminde verim hangi illerde artmış, hangilerinde azalmış? Ağaç sayısına ülke genelinde ne olmuş?

Veri analizine başlamadan önce dikkatimizi çeken ilk şey, iller arasında verim trendlerinin oldukça farklı seyretmesiydi. Bursa, Çanakkale ve Muğla gibi bazı illerde zeytin verimi yıllar içinde görece istikrarlı ya da hafif artış gösterirken, özellikle Aydın, Balıkesir ve Manisa gibi Türkiye’nin en büyük üretici illerinde son dönemlerde belirgin düşüşler yaşandığını gördük. Örneğin Manisa’da 1980’ler ve 1990’lardaki en yüksek seviyelere göre verim yaklaşık yüzde 45 oranında azalmış durumda. Balıkesir’de ise elli yılda verimdeki artış sadece yüzde 6 civarında, ki bu da tüm teknolojik gelişmelere rağmen oldukça sınırlı. Ulusal ölçekte baktığımızda en dikkat çekici unsurlardan biri de zeytin ağacı sayısındaki büyük artıştı. Türkiye genelinde ağaç sayısı ciddi şekilde yükselmiş olmasına rağmen, bu artış her zaman verim artışıyla paralel gitmemiş. Bu da iklim dalgalanmaları, yaşlanan ağaçlar veya üretim maliyetleri gibi unsurların, yeni dikimlerin olumlu etkilerini kısmen dengelemiş olabileceğini gösteriyor.

Prof. Sevil Acar: Kuraklığın ve sıcaklıkların artması ve zirai don olayları ülkemizdeki zeytin verimini olumsuz etkiliyor

‒ Bu çalışmada kullanılacak iklimsel göstergeleri türetebilmek için öncelikle zeytin üretimine dair ciddi bir yazın taraması yapmanız gerekmiş olmalı. Zeytin üretiminin daha verimli olması için hangi aylarda nasıl iklim şartları olması gerekiyor? Sizin bulgularınız da bu bilgilerle tutarlı mı?

Dediğiniz gibi, iklim göstergelerini belirlemeden önce, zeytin yetiştiriciliğine ilişkin tarımsal ve fizyolojik literatürü detaylı biçimde inceledik. Bu çalışmalar, zeytin ağacının en iyi 15–25 °C sıcaklık aralığında geliştiğini, –7 °C’nin altındaki sıcaklıklarda ise özellikle ilkbahardaki çiçeklenme döneminde ciddi zarar gördüğünü gösteriyor. Ayrıca, zeytin ağacının kışın belirli bir soğuklanma süresine ihtiyacı var; ancak bu dönemden hemen sonra sıcaklıklar 30 °C’nin üzerine çıkarsa, tomurcuklanma süreci olumsuz etkilenebiliyor.

Su gereksinimi açısından bakıldığında, zeytin yaklaşık 750–800 mm suya ihtiyaç duyuyor. Bunun büyük bölümü Haziran–Temmuz aylarında, yani meyve büyüme döneminde gerekiyor. Ancak Mart–Nisan aylarındaki büyüme ve çiçeklenme ile Eylül ayındaki meyve olgunlaşması ve yağ oluşumu için de yeterli yağış çok önemli. Bu nedenle modellerimizde Nisan ve Eylül yağışını, Nisan ayındaki don günlerini ve yetişme dönemi sıcaklık ortalamalarını temel iklim değişkenleri olarak dahil ettik. Bulgularımız da literatürle tutarlı çıktı. İlkbahar donlarının yaşandığı veya yaz aylarında kurak geçen yıllarda verimin düştüğünü, buna karşılık ılıman kışların ve dengeli yağışların verimi artırdığını gözlemledik.

 

‒ On-yıllar içinde ülkemizde ortalama sıcaklığın artması zirai don riskini azalttığı için verim bakımından olumlu bir faktör gibi görünüyor, ama olumsuz bir tarafı da olsa gerek. Önümüzdeki yıllarda sıcaklık artışının devamıyla birlikte nasıl bir tablo öngörülüyor?

Evet, sıcaklıkların artmasıyla don yaşanan gün sayısının azalması şu ana kadar verim açısından olumlu bir etki yaratmış görünüyor, çünkü özellikle çiçeklenme dönemindeki don olayları ciddi zararlara yol açabiliyor. Ancak bu eğilim uzun vadede tersine dönebilir. Zeytin ağaçları kışın belirli bir soğuklanma süresine ihtiyaç duyar; eğer kışlar fazla ılıman geçerse, bu dinlenme dönemi yeterince tamamlanamaz ve tomurcuklanma ile çiçeklenme düzensiz hale gelir. Yani kısa vadede don riskinin azalması olumlu olsa da, sıcaklıkların artmaya devam etmesi zeytinin biyolojik döngüsünü bozarak verimi olumsuz etkileyebilir. Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Murat Türkeş ve meslektaşlarının TURJAF’ta yayımlanan yakın tarihli çalışması tam da bu soruya yanıt arıyor. Konuyla ilgilenenlere tavsiye ederim.

‒ Bildiğim kadarıyla Kuzey Ege’de zeytin üretimini yerinde inceleme fırsatınız oluyor. Bu yılki duruma dair kişisel gözlemleriniz nasıl?

Geride bıraktığımız yaz mevsimi ülke genelinde olduğu gibi Kuzey Ege’de de genel olarak kurak geçti. Geçtiğimiz Eylül ve içinde bulunduğumuz Ekim aylarında da henüz bu susuzluğu giderecek kadar yağış gerçekleşmedi. Oysa dediğimiz gibi Eylül ayındaki yağışlar meyve olgunlaşması ve yağ oluşumu için çok önemli. İşin uzmanı değilim elbette ama geçen ay gözlemleyebildiğim kadarıyla bölgenin sulanmayan arazilerindeki zeytin ağaçlarında meyve oluşumu zayıftı. Yetişmiş olan zeytinler ise yeterince yağlanmamıştı.

‒ Geride bıraktığımız akademik yılı Portekiz’de geçirdiniz. Orada da çevre ve iklim üzerine çalışmalar yapma imkanınız oldu mu? Önümüzdeki aylarda yeni makaleler bekleyebilir miyiz?

Evet, orada Lizbon Nova Üniversitesi’nde iklim değişikliği ve enerji dönüşümü üzerine çalışan bir ekiple beraber Portekiz’de kapanan termik santrallerle ilgili bir çalışma yürüttük. Termik santrallerin kapandığı bölgelerde nasıl bir sosyo-ekonomik dönüşüm olduğunu, düşük karbonlu adil bir geçişin ne kadar başarılabildiğini inceledik. Halihazırda Türkiye’deki kömür santralleri üzerine bir proje yürütüyordum. Onun sonuçları ile kıyaslamalı olarak Portekiz deneyiminin Türkiye’deki termik santral bölgeleri için hangi dersler barındırdığına eğilen çalışmalarımız ilerleyen dönemde yayınlanabilir.

‒ Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Prof. Sevil Acar: Kuraklığın ve sıcaklıkların artması ve zirai don olayları ülkemizdeki zeytin verimini olumsuz etkiliyor

Acar ve Tutal’ın ortak çalışmasının tam metnine aşağıdaki linkten ulaşılabilir:

https://www.liverpooluniversitypress.co.uk/doi/10.3828/whpge.63881453971797