Prof. Dr. Serap Durusoy: Açlık sınırının altında kalacak bir ücret adil bir ücret değil, sefalet ücreti olacak

İstanbul Planlama Ajansı’nın kasım ayına ilişkin yaşam maliyeti araştırması verilerini açıkladı. İPA tarafından yapılan açıklamaya göre İstanbul’da yaşayan dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti bir önceki aya göre bin 978 lira artış göstererek 75 bin 717 liraya çıktı. İPA verilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Serap Durusoy, “Her ne kadar bu rakam İstanbul özeline ilişkin olsa da bir başka gerçeklik de vatandaşın borç batağında olması” ifadelerini kullandı.

Bir yandan borçlanma eğilimi artarken diğer yandan da borç ödeme güçleşti

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) yaptığı araştırmaya göre, İstanbul’un gündeminde yer alan sorunların başında ekonomi geliyor. Söz konusu araştırma hakkında Prof. Dr. Gazete Pencere’de ‘Ekonomide Dram’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazısında Yüksek enflasyonu kontrol altına almak için sadece parasal sıkılaşma politikalarıyla talep baskılanmaya çalışılırken, yüksek fiyatlara bağlı olarak satın alma gücündeki düşüş tüketici davranışlarının da değişmesine neden oldu diyen Durusoy, “Bir yandan borçlanma eğilimi artarken diğer yandan da borç ödemenin güçleştiğini vurguladı.

Kredi kartı borçlarındaki takibe düşen miktarın ise yüzde 220’ye çıkması dramatik artışı gözler önüne serdi

Prof. Dr. Durusoy ‘Ekonomide Dram’ başlıklı yazısında “Yüksek faizlerle borcu katlanan vatandaşın ödeme güçlüğünün derinleştiğini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun bülteni de ortaya koydu. Buna göre, bireysel kredi kartı borcu 1 trilyon 739 milyar lira olarak hesaplandı. Takibe düşen borçlardaki artışın sürmesi ve ödenemediği için yasal takibe düşen borç tutarının, bir haftada 3 milyar 519 milyon lira artarak, 290 milyar 362 milyon liraya çıktığı görüldü. Yılbaşından 6 Aralık’a kadar olan dönemde konut kredilerindeki takibe düşen borçlar yüzde 48, taşıt kredilerindeki takibe düşen borçlar yüzde 55, ihtiyaç kredilerindeki takibe düşen borçlar yüzde 79, kredi kartı borçlarındaki takibe düşen miktarın ise yüzde 220’ye çıkması dramatik artışı gözler önüne serdi. Ayrıca bu rakamlar asgari ücretlinin ve asgari ücretin altında ücret alan emeklinin yaşadığı yoksulluğu ve ekonomik yıkımı da çok daha görünür hale getirdi” İfadelerini kullandı.

Gelir dağılımı adaletsizliği önemli bir ekonomik gerçeklik olarak karşımızda duruyor

Aslında her ne kadar Türkiye ekonomisinin ana sorunu enflasyon gibi görünse de refahın bölüşümü ve gelir dağılımı adaletsizliği önemli bir ekonomik gerçeklik olarak karşımızda duruyor diyen Durusoy, sözlerini şöyle sürdürdü: Hal böyle olunca gündemi doğal olarak asgari ücret görüşmeleri meşgul ediyor. Geçen hafta yapılan ilk Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısında herhangi bir rakam konuşulmadığı kamuoyuna yansımış ve toplantı tanışma niteliği taşımıştı. İşçi tarafını temsil eden TÜRK-İŞ ikinci toplantıda da rakam vermeyeceğini belirtirken işveren, tarafını temsil eden TİSK’in “Önceliğimiz hep birlikte enflasyonla mücadeleye destek vermek olmalı” yönünde bir açıklamada bulunmuştu. Bu hafta ise 50 dakika süren ikinci toplantıda da her hangi bir rakam konuşulmadığı kamuoyuna yansıdı. Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ağar bu süreçte hükümet ve işveren temsilcilerine rakam konusunun sorulması gerektiğini belirtti. “Rakam söylememizin doğru olmadığını düşünüyoruz. Peki neden hükümet temsilcileri, işverenler rakam söylemiyor. Geçinebilecek bir ücret istiyoruz” açıklamasında bulundu. Diğer yandan İTO Başkanı Avdagiç’in, “Ücretlerde ‘hedeflenen enflasyon’ göz önünde bulundurularak yapılacak artış, fiyatlama davranışlarından, beklenti yönetimine ve talep dengesine kadar pek çok kalemde olumlu sonuçlar getirecektir” ifadesi niyetin ne olduğunu ortaya koyuyor.”

Sayın Şimşek ise asgari ücretin muhtemelen enflasyonun üzerinde seyredeceğini belirtti

Asgari ücret tespit komisyonunun 3. toplantısı öncesi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamalarına dikkat çeken Durusoy, “3. Toplantı bugün yapılacak ve Sayın Işıkhan salı günü yaptığı değerlendirmede “Artık tekliflerin gelmesini bekliyoruz” diyerek rakamın konuşulacağı tahminini güçlendirdi. Sayın Şimşek ise asgari ücretin muhtemelen enflasyonun üzerinde seyredeceğini belirtti. Peki hangi enflasyon? Yaşanılan enflasyon mu, TÜİK’in açıkladığı enflasyon mu yoksa hedeflenen enflasyon mu? Aslında böyle bir karmaşanın yaşanmaması için TÜİK’e yönelik azalan güven algısına rağmen TÜİK’in bir geçim ücreti belirlemesi gerekirdi” diye konuştu.

Açlık sınırının altında kalacak bir ücret adil bir ücret değil, sefalet ücreti olacak

Prof. Durusoy, “Öte yandan Sayın Yılmaz’ın TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada asgari ücretin kamuyu doğrudan etkilemese de asgari ücret artıkça kamunun primlerinin arttığı yönündeki açıklaması endişeleri artırdı. Görüldüğü üzere birbirinden farklı açıklamalar ve senaryolar olsa da işçinin tek bir talebi var. O da ortalama ücret haline gelen ve enflasyon karşısında eriyen asgari ücretin insani yaşam koşullarını sağlayacak bir seviyeye çıkarılması. Ancak hepimiz biliyoruz ki asgari ücretliyi memnun edecek rakamın çıkması zor görünüyor. Yine hepimiz biliyoruz ki açlık sınırının altında kalacak bir ücret adil bir ücret değil, sefalet ücreti olacak ve ekonomik bir dram yaşanacak” açıklamasında bulundu.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search