Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Google’ın dijital reklamcılık sektöründeki baskın konumunu eleştirerek, şirketin hem reklam verenleri hem de yayıncıları kendi belirlediği şartlara mecbur bıraktığını ifade etti.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) öğretim üyesi olan Nobel ödüllü Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Google’ın dijital reklam sektöründeki hakimiyetini eleştirdi. Acemoğlu, dijital reklamların internet dünyasını şekillendirdiğini, Google’ın ise bu alanda rakipsiz hale geldiğini belirterek, “Google’ın kontrolü gazetecilik gibi kritik sektörleri de derinden etkiliyor” dedi. Özellikle bağımsız yayıncıların demokrasinin temel taşları olduğunu vurgulayan Acemoğlu, bu kuruluşların dev teknoloji şirketlerinin baskısı altında ayakta kalmalarının giderek zorlaştığını ifade etti.
Demokrasiyi zayıflatıyor
Daron Acemoğlu, Google’ın 2023 yılında dijital reklam tekelinden 237 milyar dolar kazanç sağladığını vurgularken, aynı dönemde bağımsız yayıncıların ve gazetelerin gelir kaybı yaşadığını belirtti. Bu dengesizliğin toplumsal sonuçlarına dikkat çeken Acemoğlu, “Haber çölleri dediğimiz, insanların güvenilir yerel haber kaynaklarına ulaşamadığı bölgeler giderek yayılıyor ve bu durum, demokrasiyi ve vatandaşlık bilincini daha da zayıflatıyor” ifadelerini kullandı.
Dijital reklam vergisi önerisi
Daron Acemoğlu, dijital reklam tekelini kırmanın yolları üzerine düşüncelerini paylaştı ve bu kapsamda Nobel ödüllü ekonomist Simon Johnson ile birlikte geliştirdikleri çözüm önerisine dikkat çekti. Acemoğlu, çevrimiçi ekonomide rekabeti artırmak amacıyla “büyük teknoloji şirketlerine yönelik kapsamlı bir dijital reklam vergisi” uygulamasını gündeme getirdiklerini belirtti. Ayrıca Avrupa’nın, daha verimli, rekabetçi ve adil bir veri ekonomisi oluşturma konusunda liderlik edebileceğini ifade etti.
Acemoğlu: “Silikon Vadisi, insanlık tarihinin en büyük şirketlerine ev sahipliği yapıyor”
MIT’de öğretim üyesi olan Nobel ödüllü ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, günümüz teknoloji devlerinin piyasa değerlerine ve etkilerine dikkat çekerek, Silikon Vadisi’nin tarihte eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik güce ulaştığını vurguladı.
Acemoğlu, 20. yüzyılın en büyük şirketleri arasında yer alan Standard Oil ve US Steel’in piyasa değerlerinin o dönem yaklaşık 1 milyar dolar civarında olduğunu ve bugünün para birimiyle 32 milyar dolara denk geldiğini hatırlattı. Ancak günümüzün teknoloji devlerinin bu rakamların çok ötesine geçtiğini belirten Acemoğlu, Alphabet/Google ve Amazon’un piyasa değerlerinin 2,3 trilyon doları, Apple’ın 3,6 trilyon doları aştığını, Microsoft’un ise 3 trilyon dolar seviyesinde olduğunu söyledi.
20. yüzyıl ile bugünün dev şirketlerinin piyasa değerleri arasında bu uçurumun nedenleri konusuna değinen Acemoğlu, “Teknolojiyi destekleyenler bunun nedeninin bu şirketlerin yenilikçiliği ya da ağ ekonomilerinin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu, en büyük müşteri kitlesini ya da kullanıcılar hakkında en fazla veriyi elde eden şirketler için ‘kazanan her şeyi alır’ dinamiği yarattığını iddia edebilirler” dedi ancak “gerçeğin daha nüanslı” olduğunu savundu.
Teknoloji devlerinin başarısı yenilikçilikle değil, piyasa gücüyle açıklanmalı
Prof. Dr. Daron Acemoğlu, büyük teknoloji şirketlerinin piyasa hakimiyetinin sık sık “yenilikçilik” argümanıyla savunulduğunu ancak bunun gerçeği yansıtmadığını belirtti. Acemoğlu, dev şirketlerin elbette yenilikçi olduklarını, ancak bu yenilikleri sektördeki bilim insanlarının ve girişimcilerin büyük kısmını kendilerine çekerek gerçekleştirdiklerini vurguladı.
Rakiplerini satın alarak büyüyor
Nobel ödüllü ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, büyük teknoloji şirketlerinin piyasa hakimiyetlerini yalnızca yenilikçilikle değil, aynı zamanda rakiplerini agresif bir şekilde satın alarak artırdıklarını söyledi. Acemoğlu, özellikle Facebook’un Instagram’ı satın alması gibi stratejik hamlelerin, bu devlerin hızla büyümesine önemli katkı sağladığını vurguladı. Ancak bu durumun yalnızca büyümeyi değil, aynı zamanda sektördeki rekabeti de ortadan kaldırmış olabileceğine dikkat çekti.
Acemoğlu, bu kanıtlardan yola çıkarak bu şirketlerin “en azından kısmen ABD ve Avrupa’daki anti-tekel başarısızlığı nedeniyle bu kadar büyüdüğü” değerlendirmesine bulundu.
Teknoloji şirketlerinin lobi gücü, demokrasinin dengesini bozuyor
Prof. Dr. Daron Acemoğlu, ABD’deki anti-tekel yasaların (antitröst yasalarının) etkin uygulanmamasının yalnızca ekonomik dengesizliklere yol açmadığını, aynı zamanda demokrasiyi de tehlikeye attığını vurguladı. Acemoğlu, bu yasaların, şirketlerin piyasayı tekelleştirmesini ve rekabeti ortadan kaldırmasını önlemek amacıyla tasarlandığını, ancak günümüzde teknoloji devlerinin bu kuralları aşarak aşırı ekonomik ve siyasi güce ulaştığını belirtti.
Acemoğlu, “Teknoloji sektörünün ABD’deki lobi faaliyetlerinde (ilaç sektöründen sonra) ikinci en büyük tedarikçi haline geldiği ve Silikon Vadisi’nin değer ve bakış açılarının maalesef gazetecilik de dahil olmak üzere sosyal hayatımızın her alanına hakim olduğu günümüzde normal olarak kabul etmemiz gereken şey budur” dedi.
Dijital reklamlar web’i, Google dijital reklamları domine ediyor
Ancak Acemoğlu, Google’ın reklamcılıktaki tekeline karşı açılan iki önemli “antitröst” davasının web’i yeniden şekillendirebileceğini ve bu süreçte antitröst uygulamalarda bir dönüşüm başlatılabileceğini savunuyor.
Dijital reklamların web’i domine ettiğini hatırlatan Acemoğlu, Google/Alphabet’in de dijital reklamları domine ettiğini ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
“Asıl soru, bu durumun Google’ın AdTech (dijital reklamcılık pazarı) alanındaki inanılmaz yenilikçiliğini mi, yoksa şirketin tekelci suiistimallerini mi yansıttığıdır. Atlantik’in her iki yakasındaki kanun yapıcılar ikinci yoruma yaklaşıyor ve Google’ı tekel kârı elde etmek için pazar gücünü kötüye kullanmakla ve bunun sonucunda tüketicilere, yayıncılara ve rekabete zarar vermekle suçluyor.
ABD’li yargıç Amit P. Mehta Ağustos ayında Google’ın çeşitli platformlarda varsayılan arama motoru olmak için milyarlarca dolar ödeyerek arama motoru pazarını yasadışı bir şekilde tekelleştirdiğine hükmetti. Teknoloji devlerinin önemli pazarlardaki hakimiyetlerini pekiştirdikleri yılların ardından bu karar, söz konusu büyümenin sınırlandırılmasına yönelik bir ilk adım ya da bir dizi ayrılığın başlangıcı olabilir.”
ABD Başkanı söz verdi
Ancak Acemoğlu, 20 Ocak’ta göreve resmen başlayacak olan yeni Donald Trump yönetiminin “teknoloji eko-sisteminin çeşitli bölümlerine ve özellikle de yapay zekâ ve kripto para birimine karşı çok daha dostane olacağına dair söz verdiğini” hatırlattı.
“Temel sorun, Google’ın tüm dijital reklamcılık ekosistemindeki ezici hâkimiyeti”
Konunun Avrupa ile ilgili kısmına da değinen Acemoğlu, Avrupa Birliği’nin (AB) rekabet ihlalleri nedeniyle cezalar kestiğini ve Dijital Piyasalar Yasası ile Dijital Hizmetler Yasasını kabul ederek Big Tech’e (Büyük Teknoloji) karşı erken bir şekilde harekete geçtiğini vurguladı. Ancak teknoloji sektörünün bu hamlelere karşı konsolide olduğunu yazan Acemoğlu, “Avrupalı tüketiciler hâlâ bu mega platformlara bağımlı. AB, Google AdTech davası ile bu teknoloji şirketlerinin hâkimiyetine son verme yolunda daha kararlı bir adım atabilir” önerisinde bulundu.
Temel sorunun, Google’ın tüm dijital reklamcılık ekosistemindeki ezici hâkimiyeti olduğunu yazan Nobel ödüllü profesör, şu çıkarımlarda bulundu:
“Bu da şirketin bugün 800 milyar doları aşan ve önümüzdeki birkaç yıl içinde 2,5 trilyon dolara çıkması beklenen bir sektörde aynı anda alıcı, satıcı ve piyasa yapıcı olarak hareket etmesini sağlamaktadır. Google’ın tüm pazar üzerindeki kontrolü, reklam verenlere ve yayıncılara onun şartlarını kabul etmekten başka seçenek bırakmıyor.”
Bağımsız yayınların ve gazetelerin geliri azaldı
Bu dinamiğin, gazetecilik de dahil olmak üzere pek çok sektör için yıkıcı olduğunun altını çizen Acemoğlu, şöyle devam etti:
“Bağımsız yayıncılar her türlü demokratik pazarın temel taşıdır ancak Google tarafından sıkıştırıldıklarında artık ayakta kalamazlar. 2023 yılında Google, AdTech tekelinden 237 milyar dolar elde ederken, bağımsız yayıncıların ve gazetelerin gelirleri azaldı. Sonuç olarak yeni bir olguyla karşı karşıyayız: Toplumların güvenilir yerel haber kaynaklarına erişiminin olmadığı bölgeler olan haber çölleri, demokrasiye ve sivil vatandaşlığa bir kez daha zarar veriyor”
Büyük Teknoloji savunucularının, bu şirketlerin dağılmasının tüketicilere zarar vereceğini, inovasyonu yavaşlatacağını ve ekonomik durgunluğa yol açacağını iddia ettiklerini hatırlatan Acemoğlu, tekellerin genel olarak inovasyon için kötü olduğunu savundu ve “AT&T tekeli 1982’de kırılmasaydı, dijital ve ardından gelen İnternet devrimleri gerçekleşmeyebilirdi. Günümüzün Büyük Teknoloji’sinin hakimiyeti neden farklı olsun ki?” diye sordu.
Teknoloji devlerini kırmanın, yeni teknolojilerde rekabetçi bir pazar için tek başına yeterli olmayacağının altını çizen Acemoğlu, “ABD’de iki partili yasa taslağı, şirketlerin AdTech pazarının her iki tarafında da faaliyet göstermesini önlemek için yapısal güvenlik duvarları öneriyor. Dijital Piyasalar Yasası’nın bazı bölümleri reklam şeffaflığını zorunlu kılıyor. Atlantik’in her iki yakasında da kabul edilmesi halinde, bu önlemler yardımcı olabilir ancak yeterli değildir” dedi.
Bugünün temel zorluğunun, “tüketicilere daha iyi bilgi ve hizmet sağlayan ve çalışanlar için yeni görevler ve üretkenliği artıran yeni teknolojilerde inovasyon yapmak olduğunu savunduğunu hatırlatan Acemoğlu, şöyle devam etti:
“Ancak, dijital reklamların şehirdeki tek oyun olduğu ve çevrimiçi gelirlerin çoğunun dijital reklamlardan elde edildiği bir ortamda bu tür teknolojilerin hızla ortaya çıkması pek olası değil. Bunun nedeni sadece devasa veri toplamanın sosyal olumsuzlukları ve devasa dijital reklam gelirlerinin altında yatan dikkat ekonomisi değil, ki bunlar artık çok iyi anlaşılmış durumda. Aynı zamanda mevcut yapının rekabete aykırı olmasından da kaynaklanıyor.”
“Yeni teknolojiler ve iş modellerini deneyen yeni şirketler, yerleşik şirketlerden daha az veriye sahip oldukları için gelirlerini yalnızca dijital reklamlar aracılığıyla verilerden para kazanarak artırabildiklerinde büyük platformlara göre dezavantajlı durumdalar.” değerlendirmesinde bulunan Acemoğlu, “Daha da kötüsü, bilinmeyen nicelikler olarak, önde gelen platformlar dijital reklamları kullanarak para kazanırken abonelik ücretlerine veya yeni hizmet satışlarına dayalı yeni iş modelleri geliştiremezler” dedi.
Yüzde 50’lik vergi önerdik
Bu döngüyü kırmanın bir yolu olarak ortak çalışmalarıyla Nobel’e layık görüldükleri Simon Johnsonile birlikte “çevrimiçi ekonomide rekabeti arttırmak için büyük bir dijital reklam vergisi uygulamayı” önerdiklerine işaret eden Acemoğlu, “Yılda 500 milyon doların üzerindeki tüm reklam gelirleri için AB’nin tek taraflı olarak uygulayabileceği ve tüm dijital oyunu bir çırpıda değiştirebilecek yüzde 50’lik bir vergi önerdik” dedi. Bunun yanı sıra başka reformların da gerekli olduğunun altını çizen Acemoğlu, kendisinin de katkıda bulunduğu Özgürlük Projesi Enstitüsü’nün yeni raporuna göre internetin ve yapay zekânın geleceğinin adil bir veri ekonomisinin yaratılmasıyla bağlantılı olduğuna dikkat çekti ve şöyle devam etti:
“Böyle bir arzuyu gerçeğe dönüştürmek için, aynı anda bireylerin mahremiyetini koruyan ve bireylerin ve veri kolektiflerinin (veya veri birliklerinin) verileri kontrol edebildiği daha kapsayıcı piyasaların temellerini atan yeni yasalara ihtiyacımız var, böylece büyük platformlar ve yapay zekâ şirketleri insanların bilgilerini ve emeklerinin meyvelerini gasp edemez.
Bunun teknoloji şirketleri için kötü olmaması gerektiğine inanıyorum. Veri piyasalarının doğru mimarîsi, insanları daha kullanışlı yapay zekâ araçları ve daha değerli çevrimiçi hizmetler için önemli bir girdi olan daha yüksek kaliteli verilere yatırım yapmaya ve bunları üretmeye teşvik ederek teknoloji sektörüne nihaî olarak yardımcı olacaktır. Ancak bugün birçok teknoloji şirketi, insanların verilerini korumaya ve veriler üzerinde mülkiyet hakları getirmeye yönelik her türlü girişime karşı çıkacaktır. Burada da Avrupa, sadece teknoloji sektöründeki mevcut oligopolü bozmakla kalmayıp aynı zamanda yeni, daha üretken, daha rekabetçi ve daha adil bir veri ekonomisine doğru adımlar atarak öncü rol oynayabilir.”