Kadınların işgücüne katılımının düşük olması ülkemizin uzun yıllardır değişmeyen bir gerçeği. 2023 yılının ikinci çeyreği itibarıyla 15 yaş ve üzerindeki kadınların sadece yüzde 36’sı işgücüne dahil, yani bir işte çalışıyorlar ya da aktif olarak iş arıyorlar.
İşgücüne katılım oranı erkekler için yüzde 71, 15+ yaştaki nüfusun geneli için ise yüzde 53. Kadınların düşük katılımın başlıca nedenleri olarak eğitim eksikliği, ayrımcılık, hanehalkı içi görev paylaşımı, muhafazakârlık ve daha önceki bir yazıda değindiğimiz üzere hizmet fiyatlarının aşırı yükselmiş olması gibi çeşitli ekonomik ve kültürel faktörler sayılabilir.
Resmi verilere göre halen işgücünün dışında olan, dolayısıyla kayıtlara işsiz olarak geçmeyen 30,6 milyonluk nüfusumuzun 21,2 milyonunu kadınlar oluşturuyor. TÜİK tarafından uygulanan Hanehalkı İşgücü Anketi, işgücüne katılmayan bireylerin bu statüde olmalarının nedenlerini de sorguluyor ve buna dair veriler çeyreklik olarak yayınlanıyor. 2023 yılının ikinci çeyreği için yayınlanan istatistiklere göre kadınların işgücüne katılmamasının en yaygın nedeni ev işleriyle meşgul olmaları.
Deneklerin yüzde 44’ü ev işleriyle meşguliyeti gerekçe gösterirken, yüzde 17’si engelli, hasta ya da yaşlı olmaktan dolayı çalışamaz durumda olmayı, yüzde 12’si ailevi/kişisel nedenleri, bir başka yüzde 12’si eğitim/öğretimde olmayı, yüzde 6’sı ise emekli olmayı öncelikli neden olarak belirtiyor.
Ankette bu seçeneklerin yanı sıra, TÜİK’in ‘potansiyel işgücü’ olarak tanımladığı bireylerin dahil olduğu 3 kategori daha mevcut. Bu kategorilerde istekli ve müsait olmalarına rağmen iş bulma ümidini kaybettiği için iş aramayanlar, çalışmaya hazır olan ama iş aramayanlar ve iş arayan ama çalışmaya hazır olmayanlar var.
İşgücünün dışında olan kadınların yüzde 9’u bu 3 kategoriye dahil ve alternatif işsizlik oranları hesaplanırken işsiz olarak sayılmaları söz konusu. Ekonomist Zafer Yükseler’in blog yazısından aldığım aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere, potansiyel işgücünün işsiz sayısına eklenmesiyle elde edilen alternatif işsizlik oranı, standart tanıma dayalı resmi işsizlik oranının epey üzerinde.
Eğitim düzeyi ayrımında işgücüne dahil olmama nedenleri
Kadınların işgücüne katılmaması meselesini biraz daha derinlemesine irdeleme amacıyla, işgücüne dahil olmama nedenlerini bireylerin eğitim düzeyine göre ayrıştırarak inceleyebiliriz. İşgücüne dahil olmayan 21 milyonu aşkın kadının yüzde 54’ünü ilkokul mezunu ya da daha az eğitimli olanlar, yüzde 19’unu ortaokul/ ilköğretim, yüzde 12’sini genel lise, yüzde 6’sını meslek lisesi, yüzde 9’unu da yüksek öğretim mezunları oluşturuyor.
Grafikte görüldüğü üzere, eğitim düzeyi ilkokul ya da daha az olanlar arasında ev işleri ile meşgul olanların oranı yüzde 50’nin üzerinde. İlköğretim mezunları arasında ise eğitim veya öğretimde olanların payının diğer gruplara göre daha yüksek olduğunu görüyoruz. Verilerin kaynağı olan anket 15 yaş ve üzerindeki bireyleri kapsadığı için, en son ilköğretimi bitirmiş olanlar arasında halen öğrenci olanların daha çok olması doğal bir durum. Genel lise ve mesleki lise mezunları arasında ise ev işleriyle meşguliyetin yine birinci sırada olduğu ve ailevi/kişisel nedenlerin de ortalamanın üzerinde olduğu benzer dağılımlar söz konusu.
Yüksek öğretim mezunu olan kadınlar arasındaki dağılıma baktığımızda, potansiyel işgücüne dahil olanların payının diğer eğitim düzeylerine göre oldukça yüksek olduğunu görüyoruz. Toplam sayıları 1,9 milyonun üzerinde olan işgücü dışındaki yüksek öğretim mezunları arasında, iş bulma ümidini yitirdiğini söyleyenlerin oranı yüzde 11.
İş bulmaktan ümidini kesen yüksek öğretim mezunu kadınların sayısının 200 bini aşmış olması, üzerinde mutlaka düşünülmesi gereken bir durum. İşgücüne katılım oranı genel ortalamanın çok üzerinde (yüzde 69) olan bu grupta işsizlik oranı da yüzde 14 gibi yüksek bir düzeyde. Görünen o ki, sınırlı sayıdaki pozisyon için çok sayıda aday ile rekabet ediyor olmak, birçok üniversite mezunu kadının iş bulma ümidini yitirmesine yol açmış.
Benzer şekilde, günümüzde sayıları 500 bine yaklaşan kadınların işgücünün dışında kalmalarının öncelikli nedeni olarak belirttikleri kişisel veya ailevi nedenlerin neler olduğu da incelenmeye değer. Ev işleriyle meşgul olduğunu söyleyen yüksek öğretim mezunu kadınların sayısı da 500 bine yakın.
Muhtemelen çeşitli maddi ve manevi fedakârlıklar sonucunda eğitim hayatını tamamlamayı başarmış olan kişilerin, bu çabalarının karşılığında parasal bir getiri elde edememeleri ve ülke ekonomisine yeterince katkı yapamamaları, hem kendileri hem de toplum için önemli bir kayıp. Politika yapıcılar eğitimli kadınların işgücü dışında kalarak işsizlik probleminin daha da vahim bir hâl almasını önlemelerini olumlu karşılıyor da olabilirler. Ama ümitsiz ev kadınlarının sayısının azalmasını sağlamak öncelikle onların görevi.
Prof. Dr. Cem Başlevent’in tüm yazıları
1973 İstanbul doğumlu olan Prof. Dr. Cem Başlevent, ekonomi alanındaki yüksek lisans ve doktora derecelerini Boğaziçi Üniversitesi'nde almıştır. 2000-2023 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde çalışan Başlevent, halen İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmaları bireylerin işgücüne katılımı, politik tercihleri, yaşam memnuniyeti gibi konuları kapsamaktadır.