Otomotivde yerli araç payı azalıyor, dış ticaret açığı büyüyor

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, yerli araç payının yüzde 39’dan yüzde 32’ye gerilediğini ifade ederek, bunun dış açığa olumsuz yansıdığını kaydetti.

Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden birisi olan otomotiv sanayi büyümesini sürdürüyor. Bu yıl 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) üyeleri, 50. yaşa özel bir törende bir araya geldi. Tören öncesi OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, otomotiv gazetecileri ile bir araya geldi.

Eroldu, “OSD, 50 senelik ve bugün Türkiye’de belli bir ağırlığı olan, Türk ekonomisine ciddi oranda katkı yapan üyelere sahip bir dernek. 1974 yılında 11 üyeyle Ford Otosan’ın Acıbadem’deki ofisinde kurulmuş, temeli atılmış bir dernek. Bugün Türkiye’de oldukça güçlü bir yapıya sahip ama aynı zamanda daha nice 50 seneler OSD’nin yaşadığını, başarılı sonuçlara imza attığını göreceğiz” dedi.

Sektörün son 50 yıldaki gelişimi ve günümüzdeki durumu hakkında Eroldu, şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi 74’ten bugüne baktığımız zaman, gerçekten çok önemli rakamlar görüyoruz. Toplam üretimimiz bu 50 senede 32 milyon araç olmuş. Bunun 19 milyonu otomobil, 11,5 milyonu ticari vasıta. İhracatta da 19 milyon adet toplam, yani 19 milyon tane araç Türkiye’den ihraç edilmiş. Bunun 12 milyonu yine otomobil, 7 milyonu ticari araç olmuş. Kuruluşundan bugüne de otomotiv sanayinin kapasitesi 14 kat artarak 2 milyonun üzerine ulaşmış. Bunlar bizim 50 senede belki yaparken zorlandığımız, ama 50 senenin sonunda dönüp bir muhasebe yaptığımız zaman da etkilendiğimiz, gurur duyduğumuz rakamlar hem Türkiye için hem de sektördeki tüm çalışanlar için. Tabi bu rakamların oluşmasındaki en büyük pay da kuşkusuz sektörde çalışan mühendisinden işçisine, bu sektöre emek veren emekçilerin. Onların sayesinde bütün bu başarılı sonuçları elde ettik.

10 yılda 11 milyar dolarlık yatırım

Biraz daha güncel rakamlara gidersek son 10 yılda 11 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi otomotiv sanayi. 248 milyarlık nerdeyse 250 milyar dolarlık ihracatımız söz konusu. Ve aynı dönemde de son yıllarda terse dönmüş olsa da 10 yıl toplamında 65 milyar dolarlık da bir dış ticaret fazlasıyla Türk ekonomisine önemli katkı vermiş üyelerden oluşuyor. Kapasitemiz az evvel de söylemiştim, Togg’u da dikkate aldığımızda 2 milyonun üzerinde yer alıyor. 2023 yılında aynı zamanda 1,5 milyon adet üretim yaptık. Sektörün Türkiye’de toplam vergi gelirlerine katkısı da yüzde 11 olarak dikkat çekiyor. İhracatta birinci konumda olan bir sektör. İhracatımızın toplamı da 2023 yılında 36 milyar dolar gibi önemli bir rakama geldi. Türkiye’nin ihracatından yaklaşık yüzde 16 pay alıyoruz. Bu da son 18 yılda, yanılmıyorsam geçen sene hariç, her zaman otomotiv sanayi Türkiye’nin lider ihracat yapan sektörü oldu. Bu da bizim için tabi ki ayrı bir gurur vesilesi.”

“Otomotiv sanayisinin Türkiye’de yarattığı katma değere baktığımız zaman, bizim ana sanayi olarak doğrudan 60 bin ve dolaylı çalışanlarımızla beraber 550 bin kişilik istihdam yaratıyoruz” diyen Eroldu, şöyle konuştu:

Mühendislik ihracatı gerçekleştiriyor

“Türkiye sanayisindeki istihdam payımız yüzde 5’e yaklaştı. 200 patent başvurumuz, 11,7 milyar-12 milyar TL de Ar-Ge harcamamız var. 13 üyemizin 15 Ar-Ge Merkezi mevcut. Ar-Ge birimlerimizde de 6 bine yaklaşan mühendis çalışıyor. Ar-Ge de biliyorsunuz artık otomotiv sanayi içinde ciddi bir ihracat kalemi oldu. 2023 yılında 215 milyon dolarlık da mühendislik ihracatı gerçekleştirdik. Bu da bizim büyüme alanlarımızdan bir tanesi. Bütün bu sonuçlarla Türk otomotiv sanayi, aynı zamanda global ölçekte de önemli bir konumda. Avrupa Birliği’ne baktığımız zaman otomobil üretiminde 6’ncı sıradayız. Ticari vasıtada ikinci, toplamda da 4’üncüyüz. Dünya üretimine baktığımızda ise otomobilde 14, ticari  vasıtada 9, toplamda da 13’üncüyüz. Bizim bir gurur vesilemiz de tabi otomotiv sanayi olarak tarım traktörü üretimimiz. Burda da dünyanın en çok tarım traktörü üreten 4’üncü ülkesi durumundayız. Bu da ayrıca bizim açımızdan son derece önemli bir başarı.

Otomotivin ekonomiye olan katkısına baktığımız zaman, burda 1’e 3’lük bir katkı görüyoruz. Yani bu ne demek, otomotiv sektöründe yapılan doğrudan 1 liralık veya 1 dolarlık yatırım aslında ülke ekonomisine 3 katı katkı sağlıyor. Bu yüzden de otomotivin yaptığı yatırımlar son derece önemli, değerli. Bunun da farkında, bilincinde olarak yatırımlarımıza devam ediyoruz.”

İlk 6 ayda sektör büyümedi

Otomotiv sektörünün yılın ilk 6 ayındaki performansını değerlendiren Cengiz Eroldu, bir durağanlık yaşandığına işaret etti. Eroldu, sözlerine şöyle devam etti:

“İlk 6 ayın sonuçlarına baktığımız zaman büyümenin olmadığı bir dönemden geçiyoruz. Tabi bu da aslında otomotiv sanayinin içinde bulunduğu değişimin, dönüşümün etkileri. Devam eden yatırımlarımız var, bunların da sonuçları, meyvelerini almaya başladığımız zaman bu rakamların tekrar olumlu seyre doğru geçtiğini göreceğiz. İlk 6 ayda üretimimiz geçen seneye göre yüzde 4 gerilerken kapasite kullanımımız da 1,5 puan geriledi. İhracat adetlerinde geçen sene 505 bin, 506 bin adedimiz varken bu sene yüzde 3 azalarak 493 bin adet oldu. Ancak parasal olarak, ABD Doları olarak baktığımızda ihracatımızın geçen seneyle aynı seviyede olduğunu görüyoruz.

Diğer taraftan tabi sizlerin de malumu pazarda ilk 6 ayda büyüyen bir trend var. Geçen seneye göre yüzde 3’lük bir artış söz konusu oldu. Burda da aslında yerli üreticiler olarak kan kaybımız devam ediyor. Yüzde 32 ile yakın senelerin en düşük iç pazar payını elde ettik. Bu da üzerinde çalışmamız, durmamız gereken bir konu. Çünkü biz geriledikçe maalesef dış ticaret açığında da otomotiv sektörü olarak eksi vermeye başlıyoruz. Kapasite kullanım oranımız şu anda sektörde 6’ncı ay sonu itibarıyla yüzde 73 seviyesinde. Bunu da belirleyen tabi hacminden dolayı hafif araçlar. Hafif araçlar geçen senenin aynı döneminde yüzde 74 kapasiteyle çalışırken bu sene kapasite kullanımı yüzde 73. Diğer taraftan kamyon üretiminde de geçen seneye göre hatırı sayılır bir azalma görüyoruz, yüzde 92’den yüzde 79’a gerilemiş durumda. Bunu da Avrupa’daki kamyon talebinin yavaşlamasına bağlıyoruz. Otobüs ve minibüs tarafından tam tersine işlerimiz iyi giderken traktörde de özellikle iç piyasada Ziraat Bankası kredilerinin bir miktar yavaşlamasından dolayı satışlarda da bir durgunluk, yavaşlama görülüyor.

Yerli sanayi korunduğu zaman pazar payı artıyor

Yerli payına baktığımız zaman, toplam taşıt araçlarında az evvel söylediğim gibi geçen senenin yüzde 39’undan bu sene 32’ye geriledik. Biz en son 2016 yılında yüzde 33 ile kapatmışız. Daha sonra hızla artan, özellikle ÖTV matrahlarında yapılan düzenlemeler sonrasında, yerli sanayiyi koruyan bu düzenlemelerle yüzde 44, 46, 45’lere kadar çıktı. Özellikle pandemi döneminde yerli üreticilerin tabi çok daha esnek olmaları, tedarik zincirindeki kırılmalara çok daha hızlı cevap vermeleri de bu 45’li seviyelerin 4 sene kadar payını korumasına vesile oldu. Şu anda ama yüzde 32 ile oldukça geriye gittik. Otomobilde yerli payımız yüzde 30 gerçi, o da toplam taşıt araçlarına paralel bir seyir izliyor. En büyük kayıp da şu anda hafif ticari araçta. Ama bunun da biz geçici olduğunu düşünüyoruz. Özellikle üyelerimizden Ford Otosan’ın yaptığı yatırımların hız kazanmasıyla bu rakamlar tekrar normal seviyelerine çıkacaktır diye düşünüyorum. Kamyonda da paralel bir görüntümüz var. 

Toplam ihracatta yine geçen sene seviyesinde, 17,6 milyar dolarlık ihracatla Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 16,3’ünü gerçekleştiren bir sektör olduk. Bizi yine geçmiş aylarda olduğu gibi kimyevi maddeler ve mamülleri sektörü takip ediyor. Bu rakamlarla da, Türkiye ekonomisine destek olmaya devam ediyoruz. Az evvel de söylediğim gibi adetlerimizde azalma olurken ihracatımızın dolar olarak değer kaybetmemesi, bizim daha katma değerli araç üretmemizden de kaynaklanıyor. Burda da onu görüyoruz. 2024’ün ilk 6 ayına baktığımız zaman otomotivde ihracatın kilogram değeri 11,17 dolardan 11,84 dolara yükseldi ki aynı dönemde Türkiye’nin ortalama ihracat değeri 1,57’den 1,41’e azalmış. 

Dış ticarette iyi sinyaller gelmiyor

Dış ticaret dengesinde, geçen seneyi 1 milyar 432 milyon dolar eksiyle kapatmıştık. Bu senenin ilk 5 ayında, henüz haziran datası çıkmadı, 109 milyon dolar gibi sıfır noktasına yakın bir yerdeyiz. Buna yalnızca otomobil olarak baktığımız zaman da, hatırlayacaksınız geçen sene 6,6 milyar dolar dış ticaret açığımız vardı. Bu senenin ilk 5 ayında da 2 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı yani geçen seneye paralel bir rakama doğru gidiyoruz. Bu da tabi ülke ekonomisini açısından iyi bir sinyal değil. 

Şimdi, önümüzü nasıl görüyoruz. Muhakkak çok sorunuz olacağı için bu aralardaki gündemden dolayı, biraz oraya vakit kalsın diye hızlı geçiyorum. Geçen toplantımızda da konuşmuştuk, acaba dünya tekrar eski rakamlarına gelecek mi diye. Burda baktığımız zaman tahminlerde (LMC) bir kötüleşme görüyoruz. 2024 yılında bir önceki tahmin 95 milyon 500 bin adet derken şimdi 92 milyon 300 bin adete geriledi. Yani aslında ciddi bir azalma bu, tahminde 3,3 milyon adetlik azalma var. Keza sonraki yıllarda da küresel otomobil pazarının 100 milyon adetin üzerine çıkmayacağı görüntüsü var. AB’ye baktığımız zaman, bizim için önemli, orda da paralel bir seyir görüyoruz. Bir önceki tahmine göre burda da bir miktar kötüleşmenin olacağı, 2024 yılında Avrupa pazarının geçen senenin üzerinde ama en son tahminin öncekine göre 500 bin adet altında olacağını bize gösteriyor. 

Biz nasıl öngörüyoruz derseniz son yaptığımız tahmine göre ihracatımızı yine paralel bir şekilde 1 milyon 70 bin-1 milyon 120 bin adet olacak. Yani ihracat tarafında ilk 6 ayda yüzde 3 küçülmemize rağmen yine yılı yüzde 5 ile 10 arasında artışla kapatmayı öngörüyoruz. Toplam üretimimizde de iç piyasadaki yerli üretimin pazar payı kaybetmesinden dolayı bir miktar daha kötümseriz. Burda da 2024 yılını 1 milyon 450 bin- 1 milyon 500 bin eşiğinde, geçen senenin çok az üzerinde kapatmayı şu anda üyelerimiz tahmin ediyorlar. Pazarın nasıl hareket ettiğini hep birlikte göreceğiz.”

BYD’nin arkasından yeni yatırımcılar Türkiye’ye gelebilir

Çinli otomotiv devi BYD’nin Türkiye’ye 1 milyar dolarlık yatırım kararını değerlendiren Cengiz Eroldu, şöyle konuştu:

“Öncelikle BYD yatırımının otomotiv sanayi derneğinin 50. yıl kutlamasına denk gelmesi de bence çok iyi oldu. Aslında baktığımızda otomotiv sanayini büyüten bir konu. Biz bu konuyu yanılmıyorsam ocak ayındaki toplantıda konuşmuştuk. Öncelikle otomotiv sanayi olarak rekabetten uzaklaşmak doğru bir şey değil. Çünkü rekabet insanı dinç tutuyor. Bence mesela en son ABD’nin aldığı, kendisine o kadar koruma duvarları yapması da doğru bir şey değil. Çünkü Amerikan otomotiv sektörü geriye gider. Siz pazarı kapatabilirsiniz ama o zaman ne olur, müşteriler daha pahalıya ürünleri alırlar, teknolojik olarak daha az gelişmiş ürünler alırlar. Yani ABD’nin aldığı karar da bence rekabetten tamamen kendisini ayrıştırmak orta ve uzun vadede zarar verir. Belki kısa vadede birtakım kazanımları olur. O açıdan da bence BYD yatırımı Türkiye’deki diğer oyuncular için de iyi bir şey, buradaki rekabet bütün oyuncuları dinç tutacak. İkincisi de Çin’den belli bir teknoloji transferi de ülkeye gelecek. Bunları alt alta koyduğum zaman aslında hükümetin koyduğu vergilerin de doğru olduğunun bir göstergesi. Çünkü bir yerde yatırımı hızlandıran bir şeye dönüştü aslında yani yüzde 10 olan gümrük vergisine konulan yüzde 40 ek yükümlülükler yatırım yapma kararlarını da hızlandırdı bence. BYD’nin arkasından başka oyuncular da gelebilirler, bunların hepsi Türkiye için bence son derece önemli.”

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search