Nobel ödüllü Acemoğlu liberalizm neden çöktü dedi, önerilerini sıraladı

Nobel ödüllü Prof.Dr. Daron Acemoğlu “Dünyada ve ABD’de merkez solun farklı bir liberalizme ihtiyacı var mı” konulu bir yazı kaleme aldı. Acemoğlu ortaya koyduğu hipotez hakkında “Bu düşünceler Trump’ın son seçim zaferi ve bir süredir dünyada birçok ülkede seçimlerde ana akımın savrulması sonucu tetiklendi” ifadelerini kullandı.

Prof.Dr. Daron Acemoğlu, ortaya koyduğu hipoteze ilişkin “Tasarlanmış olduğu şekliyle Liberalizm Avrupa’nın büyük kesiminde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde başarısız oldu. Ancak bu başarısızlık Patrick Deneen’in çok satan “Neden Liberalizm Başarısız Oldu” kitabındaki “post-liberal” (ya da Katolik-muhafazakar) eleştirisinden çok farklı nedenlerden dolayı. Belki de başlangıç noktası olarak çok daha az dikkat çekmiş bir kitap olan Helena Rosenblatt’ın “Liberalizmin Kayıp Tarihi alınabilir” şeklinde konuştu.

“Liberalizm bir anlamıyla gücün geleneksel ekonomik ve politik seçkinler tarafından uygulanışına eleştirel bir felsefeydi”

Geleneksel liberal düşünürler sadece radikal bireyselliğe ve geniş anlamda otonomiye önem vermekle kalmıyorlardı diyen Acemoğlu, “Aynı zamanda yanılma payının insaniliğine, topluma ve etik sorumluluklara önem veren çok daha kapsamlı bir görüşe de sahiptiler. Ayrıca çeşitlilik de vardı: örneğin bu günkü yenilikçiler şiddetle karşı gelseler de Hayek de bir liberal olarak düşünülebilir. Belki de daha da önemlisi ve hatta Rosenblatt tarafından bile çok vurgulanmamış olsa da: liberaller tipik olarak muhalefetteydi. 18 ve 19. yüzyıllarda iktidara gerçekleri söyleyen rolündeydiler. Liberalizm bir anlamıyla gücün geleneksel ekonomik ve politik seçkinler tarafından uygulanışına eleştirel bir felsefeydi. Dolayısıyla benim hipotezim, liberalizm başarısız oldu çünkü başa geçti ve bu yeni gerçeğe uyum sağlayamadı. Fazlasıyla dominant ve kendi kendini yeterince eleştirmekten uzak bir hal aldı. Bunu ABD örneğinde açıklamaya çalışayım ama bence bu Türkiye dahil dünyanın birçok yerinde benzerlikler gösteriyor” dedi.

“Vergiler düşürüldü ve büyük şirketlere ayrıcalık sağlandı”

ABD’de Cumhuriyetçiler, kendini “Ilımlı Cumhuriyetçi” olarak yani Yeni Düzen’i kabul etmiş olarak tanımlamıştı ifadelerini kullanan Acemoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Nixon’a liberalizmin birçok önemli ilkesini benimsemişlerdi. Doğru, Glodwater-Regan devrimi ile bazı yeni düzen regülasyonlarından geri adım atıldı, vergiler düşürüldü ve büyük şirketlere ayrıcalık sağlandı. Ancak yeni düzen liberalizmin üç temel ilkesi güçlenerek yaşamaya devam etti: Kültürel liberalizm ancak bireyselliğe, otonomiye ve ilerici kültürel tutumlara önem veren şekliyle bu, ABD’de Demokratlar henüz bir derin güney partisiyken ve henüz dominant olmaya başlamamışken çok zayıftı, eğitim almış seçkinlerin güçlenmesi, ancak teknokratik ve liyakata dayalı bir şekilde ama teknik meselelerin de ötesine geçerek ve moral değerleri de göz önünde bulundurarak, yasaların ve düzenlemelerin öngörülebilir şekilde uygulanması için gerekli olan gerekli düzenlemelerin oluşturulmasının önemi. Bu ilkelerin her birinin artı ve eksi etkileri oldu. Problem güçler dengesinin yetersizliğiydi.”

“Üniversite mezunları Avrupa’daki merkez sol partilerin ve ABD’de Demokratların da etkili gücü haline geldiler”

Acemoğlu, “Bu ilkeler 1980’lerden sonraki dönemde ABD’de Demokratik Parti ve Avrupa’da birçok merkez-sol parti tarafından ciddi şekilde sorgulanmadılar. Dışarıdan gelen eleştiriler yeterince güçlü değildi ya da fazla etki yaratmadı. Oluşturmaya çalıştığım hipotez bu üç ilkenin yetersiz muhalefetle birlikte liberalizmin başarısızlığının nedeni olduğu. Kültürel liberalizm: öncelikle itiraf etmeliyiz ki birçok açıdan karşılığını verdi. Medeni Haklar Amerika’da 20. yüzyılın en önemli başarılarındandır. Etnik, dini ve cinsel azınlıklar bugün her zamankinden daha az ayrımcılığa maruz kalıyor. Ancak buradaki denge çok hassas. Azınlıkları korumak bir şeydir ama insanlara değerler dayatmak çok başka bir şeydir. Eğitimli seçkinlerin güçlenmesi: Michael Sandel’in “Liyakatin Tahakkümü bu konuyu çok güzel anlatıyor. Geçtiğimiz kırk yıl boyunca üniversite mezunlarının ekonomik ve sosyal gücünde sürekli bir artış görüldü. Üniversite mezunları Avrupa’daki merkez sol partilerin ve ABD’de Demokratların da etkili gücü haline geldiler. Bu hakimiyetlerini liyakat ile haklı gösterirken sosyal güçlerini uzmanlığın üstünlüğüne bağladılar” dedi.

“Amerikan Demokratları dahil liberalizme ihtiyacı olduğunu düşünüyorum”

Amerikan Demokratları dahil liberalizme ihtiyacı olduğunu düşünüyorum diyen Acemoğlu sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bence bu aşağıdaki ilkeler başlangıç olabilir: 1-İfade özgürlüğüne çok daha fazla vurgu ve “düşüncenin denetiminin” reddi. Bu bazı sosyal medya türlerinin regülasyonunun yapılmayacağı anlamına gelmez. Ancak liberallerin kendilerinin de, eleştiri ve bakış açılarının farklılığına saygı duymaları anlamına gelir. Ayrıca kabul görmüş çizgilerin dışındaki görüşlere her ne konuda olursa olsun sosyal baskı yapmaktan vaz geçmelerini de gerektirir. Elit üniversitelerin de, muhafazakarlık da dahil, değişik görüşlere daha açık olmaları demektir. Yine üniversitelerin genel olarak sosyal ve ekonomik tabanlarının çeşitliliğini arttırmayı hedeflemeleri gerekir.

2-Politik aktivist ve elitlerin açık bir şekilde daha fazla sosyal ve ekonomik çeşitlilik sahibi olmayı hedeflemeleri. Problemin bir kısmı ve güç dengesinin olmamasının temel nedeni ilerici aktivistlerin üst orta sınıftan olması kaynaklı. Elit eğitime sahipler . Merkez sol partilerin açıkça, çalışan kesimi, mavi yakalıları ve daha fazla sayıda üniversite diploması olmayan kesimi liderlik kadrolarına katmayı desteklemeleri önemli bir başlangıç olabilir. Bu politikalar çalışabilir. Ekonomistler Timothy Besley, Olle Folke, Torsten Persson ve Johanna Rickne tarafından yapılan araştırmalar gösteriyor ki 1990’larda İsveç Sosyal Demokratlar tarafından konulan cinsiyet kotalarının kadınların temsil etme oranlarındaki artış ve adayların kalitesindeki artış açısından ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.

3- Formaliteyi azaltmak. Modern devlet, özellikle de liberal parti ve politikacılar, gerekli düzenlemeleri yaparken ve uygularken prosedürel engelleri ve formaliteleri azaltmanın yolunu bulmak zorundalar. Bunu yapmanın bir yolu politikacılara düzenleyici süreci kolaylaştırmaları için yetki vermekten ve daha sonra da bundan sorumlu hale getirmekten geçiyor – yani politikacıları ve bürokratları düzenlemeler uygulanmadan önce neleri yapamayacakları konularında sınırlamak yerine, sorumluluk düzenlemelerin uygulanmasına ve başarısına göre olmalı. Her durumda tabi ki şeytan detaylarda saklı. Uygulama önemli. Nerden başlayabilir? Belki Amerikan Demokratlardan? Belki Demokratik Parti bu problemlerdeki en büyük suçlu olarak görülebilir. Ancak Demokratlar arasında bir iç değerlendirme yapılmaya başlandı ve neden yeni bir şey denenmesin?

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search