2023 her açıdan zor bir yıl oldu hepimiz için. 11 ilimizi vuran depremler, onbinlerce kayıp, genel seçim sürecindeki gerginlikler, enflasyon ve ekonomik belirsizlikler…
Cumhuriyet’in 100’üncü yılını doyasıya kutlayamadık.
2024‘e de umutla başladığımızı söyleyemeyeceğim. Enflasyon kontrol altına alınacak mı, yerel seçimler sonrasında sürpriz politikalar gelir mi, dünyadaki gelişmeler bizi nasıl etkileyecek vs…
Türkiye’de ekonomi yorumlanırken, daha çok para politikaları ve finans piyasaları üzerinden analizler yapılıyor. Oysa ki Türkiye, henüz istenilen seviyede katma değerli üretim yapılmasa da bir sanayi ülkesi. Bu nedenle reel sektörün dinamiklerini görmeden yapılan ekonomi yorumları zayıf kalıyor.
***
Peki, neler diyor reel sektör temsilcileri?
Yakın zaman önce Birleşmiş Markalar Derneği‘nin (BMD) düzenlediği etkinlikte konuşan Cem Boyner ve Murat Ülker açık bir şekilde 2024’ün zor bir yıl olacağını ifade ettiler. (Umutsuz değiliz diye ayrıca eklediler.)
Boyner ve Ülker isimlerinin iş dünyasında neleri temsil ettiğinizi hepimiz biliyoruz.
Önemli bir ihracatçı birliğinden de hatırlatma yapalım…
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Çetin Tecdelioğlu, ocak ayında yaptığı açıklamada, “İhracatçılar olarak zor bir yıla hazırlanıyoruz. Enflasyon ve faiz yüksek. Kur ve enflasyonun beraber gitmediği bir piyasa var” demişti.
Tecdelioğlu, 2023 yılında 12,7 milyar dolarlık ihracat yapan bir sektörün temsilcisi. Yüzbinlerce insana istihdam sağlayan binlerce şirketin dinamiklerini en yakından görüyor.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Tüm bu şartlar altında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda (TCMB) başkan değişimi yaşandı.
Hafize Gaye Erkan gitti, yerine Fatih Karahan geldi.
Ekonominin zorlu bir döneminde biz bu isimler üzerinde neden bu kadar fazla kaldık?
Önce, Hafize Gaye Erkan’ın Hürriyet gazetesinden Ahmet Hakan‘a verdiği mülakat gündeme geldi.
Bu mülakattaki iletişim hatalarını ayrıntılı bir şekilde şu yazıda kaleme almıştım.
***
Yeni başkan Fatih Karahan’ın neler yapacağı, söyleyeceği merakla bekleniyordu.
Yılın ilk Enflasyon Raporu toplantısında yine bazı iletişim hatalarıyla karşı karşıya kaldık.
Fatih Karahan’dan başlayalım…
Karahan, elektrik ve doğal gaza zam geleceğini belirtti. Hatta bunu “güncelleme” olarak tanımladı.
Zam konusu siyasi bir uygulama. Yerel seçimler öncesi enflasyonun artmaması için bu zamların ertelendiği, TCMB Başkanı tarafından itiraf edilmiş oldu.
Eski TCMB yönetimine (Şahap Kavcıoğlu) en büyük eleştiri neydi?
“Para politikası siyasi hedeflere kurban ediliyor.”
Karahan’ın enerjiye zam açıklamaları da benzer eleştirilere ve soru işaretlerine neden oldu:
“Siyasetin programı çerçevesinde enflasyon hedeflemesi yapılıyor. TCMB yine siyaset tarafından mı yönlendiriliyor?”
Bunların doğru veya yanlış olduğu sizlerin takdiri. Burada asıl sorun, TCMB Başkanı’nın dikkatleri dağıtacak açıklamalar yapması.
Hafize Gaye Erkan’ın konuşmalarındaki küçümseyici tavırları Karahan’da görmediğimizi, yeni başkanın Erkan’ın sahip olmadığı merkez bankacılığı tecrübesi olduğunu ve iktisatçı kimliğini sözlerine yansıttığını da not edelim.
***
Gelelim bu yazının esas konusuna…
TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay da toplantıda açıklamalar yaptı. Elbette bir merkez bankası yönetici konuşabilir. Ancak, Akçay’ın kısa konuşmasında kullandığı bir kelime her şeyin önüne geçti: Oksimoron.
Yıl sonu enflasyonu hedefi konusunda Akçay, “Hedef iddialı mı 36? Evet iddialı. Ama iddiasız hedef koyan merkez bankası zaten oksimorondur. İddialı ama erişilebilir bir hedef enflasyonu aşağı indirmekte veya enflasyonu düzeltmekte iddiasız ve rahat ulaşılabilir bir hedeften çok daha iyidir. Hedefin ulaşılamaz olduğunu gördüğümüz noktada gerekli tedbirleri alırız” dedi.
Akçay ayrıca, “Politika faizi-enflasyon linki kopmuş. Faiz-kur linki kopmuş. Biz yedi aydır bu kopan linkleri tekrar ihdas ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Gerek var mıydı bu açıklamaya?
Zaten yeni bir ekonomi politikasına geçildiğini Mehmet Şimşek‘in “rasyonel zemin” açıklamasıyla biliyoruz.
Akçay halen eski yönetime öfke duyarcasına tespitlerde bulunuyor. 7 aydır bununla mücadele ettiklerini vurguluyor.
Sosyal medyada pek çok kişi Akçay’ın açıklamalarını alkışladı. Ancak Akçay’ın agresif tavrını görmezden geldiler. Üstelik TCMB Başkanı Karahan’ın da önüne geçti.
Eğer önceden bir “iyi polis – kötü polis” tarzı bir rol paylaşımı yapılmadıysa, ki bu düşük bir ihtimal, kariyerinin en kritik toplantısındaki genç bir başkanın ikinci planda bırakılması şık olmadı.
Linklerin koptuğundan bahseden Akçay, o halde Aralık 2023’te politika faiziyle kredi kartı faizleri arasındaki bağı neden kopardıklarını da açıklasın.
Zira kredi kartı faizlerine üst sınır getirilmesi de açık bir şekilde seçime endeksli bir politika…
Akçay yüzde 36’lık enflasyon hedefi konusunda bu kadar eminse, TÜİK’in enflasyon verileri ve “hissedilen enflasyon” hakkında neler düşünüyor?
İhracatçıların döviz kuru konusundaki eleştirilerine neler diyor?
Sansasyonel sözlerle gündem olan Merkez Bankası bir oksimoron mu?
Dönelim oksimoron kelimesine…
Cevdet Akçay’ın oksimoron tespiti sonrasında vatandaşlar internette bu kelimenin anlamını aramaya koyuldular. Google Trendler’de oksimoron, en çok aranan ilk 20 konu içinde yer aldı. Aşağıdaki tabloda ayrıntıları görebilirsiniz.
Oksimoron, Google’da en çok aranan 12’nci konu oldu. Cevdet Akçay da 9’uncu sırada yer aldı.
Google’dan tık almak için yapılan SEO haber siteleri hemen “oksimoron nedir” başlığıyla haberler hazırladı.
Ben de farklı kaynaklarda oksimoron kelimesinin anlamlarına baktım. İçinde hakaretler de geçen çok farklı tanımlamalar var.
Bir TCMB yöneticisinin kullandığı kelimenin nasıl kafa karışıklığına neden olduğunu görebiliyoruz.
İşte bu yüzden merkez bankaları için iletişim hayati önemde diyoruz.
Suyun kuru olması bir oksimorondur. Ama gerçekleşme ihtimali nispeten yüksek olan bir hedef belirlemek bir Merkez Bankası yönetimi için çok da absürt bir tercih olmasa gerek.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Öğrenciyken, Cumhuriyet gazetesinde mesleğe başladı. İnsan hayatına dair haberler yaptı, fotoğraflar çekti. Bir dönem Avustralya'da gazetecilik yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra Referans gazetesinde ekonomi gazeteciliğine adım attı. Küresel ekonomi, tarım, enerji, çevre ve reel sektör üzerine çalıştı. Daha sonra Dünya gazetesine geçti ve burada 3 yıldan fazla dış ticaret editörlüğü ve yazarlığı yaptı. Yeni Yüzyıl gazetesinin yeniden kuruluşunda ekonomi şefi olarak görev aldı ancak zayıf kurumsal yapı nedeniyle 3 ay sonra istifa edip Sözcü gazetesine geçti. Yaklaşık 8 yıl Sözcü’de muhabir, editör ve ekonomi müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyesi.