Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Merkez Bankası “Bizim rezervlere güvenip savaş ilan etmeyin” der mi?

19 Mart’tan bu yana 45 milyar dolara yakın satış yapan Merkez Bankası yönetimi, net rezervlerin bir kez daha negatif tarafa geçmesini tercih etmeyecektir. Tahvil alımları ve gecelik faizlerin yüksek tutulması gibi araçların da kullanımıyla rezervlerdeki ermeyi yavaşlatmak isteyecektir.

19 Mart'tan bu yana 45 milyar dolara yakın satış yapan

Merkez Bankası’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı 19 Mart’tan bu yana 45 milyar dolara yakın satış yapmış olması elbette çok büyük bir haber. Muhalefetin bunu gündemde tutması, yorumcuların da sert bir şekilde eleştirmesi anlaşılabilir bir durum. Bununla birlikte, rezerv erimesinden sonra gelinen mevcut durumu biraz daha soğukkanlılıkla değerlendirmekte fayda var.

Öncelikle mevcut TCMB yönetimi göreve geldiğinde, yani 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra bankanın swap’lar hariç net rezervlerinin eksi 70 milyar doların altına düşmüş olduğunu hatırlayalım. Aşağıda @e507’nin grafiğinde görüldüğü üzere, kademeli faiz arttırımları ve zamanla düzelen beklentilerle birlikte rezervlerde kısmi bir toparlanma yaşanırken 31 Mart 2024’teki yerel seçimler öncesinde dövize çok yoğun bir talep oldu. Merkez Bankası bu taleple başa çıkabilmek için istemeyerek de olsa politika faizini yüzde 50’ye çıkardı ve aynı dönemde yapılan döviz satışları net rezervleri bir kez daha tarihi dip düzeyine yaklaştırdı.

Merkez Bankası "Bizim rezervlere güvenip savaş ilan etmeyin" der mi?

Yerel seçimler sorunsuz bir şekilde geride kaldıktan sonra Türk Lirası’na yatırımın cazip hale gelmesi ve döviz kurları ile ilgili beklentilerin kırılmasıyla, mevcut kur düzeyinin korunabilmesi, yani TL’nin aşırı değerlenmemesi için TCMB yüklü döviz alımları yapmak zorunda kaldı. Muhtemelen planladıklarından çok daha fazla alım yaptılar ve piyasaya büyük miktarda TL vermiş oldular. Bu da para politikasının etkinliğini azaltan bir likidite problemine yol açtı.

19 Mart operasyonu sonrası net döviz rezervlerdeki 40 milyar doları aşkın erimeye rağmen 2023 ve 2024’teki seçimler öncesindeki düzeyin 90 milyar dolar kadar üzerinde olduğumuzu unutmamak gerek. Yani döviz talebinin devam etmesi veya yeni şoklar yaşanması durumunda, Merkez Bankası’nın elinde kullanabileceği önemli miktarda cephane mevcut. 45 milyarlık döviz satışının olumlu bir yan etkisi olarak likidite sorununun büyük ölçüde çözülmüş olmasından da memnun olunduğunu tahmin ediyorum.

Buna karşılık, Merkez Bankası yönetimi net rezervlerin bir kez daha negatif tarafa geçmesinin yerli ve yabancı piyasa katılımcıları nezdinde yaratacağı olumsuz algıları hesaba katarak, rezerv kullanıma son 1 ayda olduğu şekilde devam etmeyi tercih etmeyecektir. Tahvil alımları ve gecelik faizlerin yüksek tutulması gibi araçların da kullanımıyla rezervlerdeki ermeyi yavaşlatmak isteyecektir. Önümüzdeki perşembe günü politika faizinde küçük bir arttırım yaparak daha da güçlü bir enflasyonla mücadele sinyali vermek isteyebilir.

TCMB yönetimi sahip olduğu tüm araçların kullanımına ek olarak, iyi bilinen fıkrada üç oğlundan ikisini savaşlarda şehit veren köylünün üçüncü oğlu da sefere çağrıldığında söylediği “bana güvenip daha fazla savaş ilan etmeyin” sözünü hatırlatır şekilde “bizim rezervlere güvenip daha fazla şok yaratmayın” şeklinde bir görüş de bildirebilirse, bu hepimizin iyiliğine olacaktır.