TCMB’nin faiz kararını yorumlayan Ekonomist Dr. Murat Kubilay, “Dünkü faiz artırımı enflasyonla mücadele için değil, finansal istikrar riske girdiği için yapıldı” dedi.
Ekonomist Dr. Murat Kubilay, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 500 baz puan faiz artırımını değerlendirdi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Kubilay, şu ifadeleri kullandı:
“Ekonomiyi ve özellikle döviz kurunu değerlendirmede hatalı analizler sürüyor. Dünkü faiz artırımı; enflasyonla mücadele için değil, finansal istikrar riske girdiği için yapıldı. Seçim öncesinde kur mu faiz mi daha kötü görünür sorusuna yanıt aradılar ve bu şekilde karar kıldılar. İyi de oldu, ancak doğru karar, yanlış niyetle analiz edilmesin.
Esasında faiz artırımları bitmişti ki bu ihtiyacın bitmesinden değil, Saray’ın çizdiği sınırların sonuna gelindiği içindi. Yeni yılla birlikte güncellenen vergiler, zamlar ile seçim öncesi ekonomik canlılığın getireceği enflasyonist baskı aşikardı. TCMB yönetiminin bunu bilmemesi ve hesaplarına katmaması mümkün değildi. Buna rağmen faiz artırımları 250 baz puana indirildi, ardından bitirildi ve yenisine gerek yok dendi. Yani konu enflasyon değildi. Zaten öyle olsa 20 milyar dolarlık rezerv erimesine neden olmadan bu artırım gelir veya en azından buna yönelik sözlü mesaj önden verilirdi.
Seçimleri kazanmaya yönelik adımlar
Türkiye’de 2011’den beri enflasyonla mücadele yok. Bu enflasyonun önemsenmediği anlamına gelmesin. Kanunen hedef bu olduğu için bunu önemsiyor gibi görünmek zorundalar. Türkiye’de para politikasının esas amacı sürdürülebilir olmayan seçimleri kazanmaya yönelik büyüme ve finansal istikrarsızlık yaklaştığında onu önlemedir. Buna rağmen enflasyon beklentileri, hedefi, tahmini ve raporu önemlidir. Peki neden? Çünkü kanun gereği bu konu göz ardı edilemediği için enflasyon dinamikleri üzerinden piyasa ve TCMB mesajlaşır. Misal Eylül 2021’de Nas süreci başlarken Başkan Kavcıoğlu’nun çekirdek enflasyonun daha düşük olduğunu bahane etmesi gibi. Bugünkü Başkan Karahan’ın enflasyon beklentilerinde reel faize geçtik ve görünüm iyileşiyor iddiası gibi.
Özetle, kendi kendini gerçekleştiren kehanet şeklinde oluşan kur atağı riski bertaraf edilmiş oldu. Ancak rezervler heba edildi. Kur yine ölçülü artmaya devam edecek. Hedeflenen azami faizin üstüne çıkıldığı için, muhtemelen ilk faiz indirimi de öne çekilecek. KKM ve NDF gibi olağanüstülüklerle yaşamaya da alışacağız. Yani panik bitti, iyileşme dönemi de sona erdi, bundan sonraki zoraki denge süreci. Hikayedeki son sözü de tabii ki Erdoğan söyleyecek.