Ekonomist Arda Tunca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bankalara gönderdiği bir yazıyla mevduat faizlerini artırmaları istediği haberlerine tepki gösterdi. “Gazetecilik, ahlaktır, vicdandır, onurdur, ciddiyettir, sorumluluktur” diyen Tunca, Yıllardır herhangi bir Türk gazetesi okumadığını belirtirken, “Bir Türk televizyon kanalı da seyretmiyorum. Ahlâkına, vicdanına, onuruna, ciddiyetine ve sorumluluk bilincine güvendiğim çok az sayıda gazetecinin yazı ve yorumlarını izliyorum” ifadelerini kullandı.
Blog sayfasında ilgili yalan habere ve medyanın geldiği noktaya tepki gösteren Tunca, şu ifadeleri kullandı:
Bir kalp cerrahının ölüm döşeğindeki bir kalp hastasını ameliyat etmesi ile gazetecilik arasında herhangi bir fark göremiyorum. Aynı derecede ciddiyet, aynı derecede sorumluluk gerekiyor.
“Gazetecilik onurdur, ahlaktır, sorumluluktur”
Gazetecilik, ahlaktır, vicdandır, onurdur, ciddiyettir, sorumluluktur. Bir kamu görevidir gazetecilik. Yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olarak kabul edilir.
Yıllardır herhangi bir Türk gazetesi okumuyorum, bir Türk televizyon kanalı seyretmiyorum. Ahlâkına, vicdanına, onuruna, ciddiyetine ve sorumluluk bilincine güvendiğim çok az sayıda gazetecinin yazı ve yorumlarını izliyorum. Ancak bazen, sosyal medyada, okumayı tercih etmediğim haberler ekranıma düşüyor.
“Amacım, tespit yapmak, basının geldiği içler acısı hali görmek”
Atılan başlıkların seviyesizliği ve sansasyon yaratma amaçlı içeriği karşısında, bazı haber kuruluşlarının ve gazetecilerin ne hale düştüklerini gözlemlemek için bazı haberleri özellikle okuyorum. Amacım, tespit yapmak, basının geldiği içler acısı hali görmek. Kamuyu aydınlatma faaliyeti nasıl bu kadar yanlış yönlendirici olabilir?
12 Ocak 2025 Pazar günü, okumak istemediğim halde bir haber ile karşı karşıya kaldım. Amacım, yine bir tespitte bulunmak oldu. Haberde, “merkez bankasının bankalara gönderdiği yazıya göre” ifadesi geçiyor ve haber devam ediyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bankalara gönderdiği bir yazıyla mevduat faizlerini artırmaları istediği yazıyor. Sonra da, mevduat faizleriyle nasıl büyük paralar kazanılabileceğini ifade eden bir anlatım var haberde.
“TCMB’den bankalara mevduat faizlerini belli bir seviyenin altına indirmemeleri ya da artırmaları yönünde yazılmış bir yazı yok”
Piyasa gelişmelerini yakından takip etmekteyim. Para politikasını, politika faizinin piyasa üzerindeki etkilerini, piyasa likiditesinin mevduat ve kredi mekanizmalarında yarattığı değişimleri, piyasa faizlerinin seyrini bankacı dostlarımla tartışıyorum. Fikir alışverişinde bulunduğum çok sayıda insan var.
Haberi okuduktan sonra hatırlamaya çalışıyorum; böyle bir yazıdan haberim yok. Haberi bankacı dostlarımla paylaşıyorum. Onların da haberi yok. Haber, TCMB’nin Aralık 2024’te politika faizini indirmesinden sonra bankalara yazı göndererek mevduat faizini artırmalarını istediğini ifade ediyor.
Yukarıdaki satırlardan sonra hemen belirtelim ki, TCMB’den bankalara mevduat faizlerini belli bir seviyenin altına indirmemeleri ya da artırmaları yönünde yazılmış bir yazı yok.
Asılsız haberin yol açabileceği yol açabileceği sorunları düşünebiliyor musunuz?
Söz konusu asılsız haberin kredi kullanan bir reel sektör firması için nelere yol açabileceğini düşünelim. Düşününüz ki, üretim yapan bir firmada finans yöneticisisiniz. Bu haberi dikkate alarak, TCMB’nin “resmi açıklamalar dışında bazı yöntemler kullanarak” piyasa fiyatlamalarını etkilemeye çalıştığını düşünebilirsiniz. Bu düşüncenin sonucu olarak mevduat faizlerinin TCMB’nin “resmi olarak ilan etmediği bir yöntemle” yükselebileceğini ve bu nedenle kredi faizlerinin de bir süre sonra yükselebileceğini öngörebilirsiniz. Yükseleceğini düşündüğünüz kredi faizlerine karşı önlem amacıyla kredi fiyatları yükselmeden bugünden kredi kullanmaya karar verebilirsiniz.
Piyasadaki fiyat değişimlerinin “bankaların bilanço yönetimlerinin bir parçası” olmasıyla TCMB tarafından “resmi olarak ilan edilmeyen bir yöntemle” meydana gelmesi arasında finansal yönetimden sorumlu karar alıcılar açısından çok büyük farklar var. Yukarıda sözünü ettiğim asılsız haberin yol açabileceği “gereksiz kredi kullanımının” o firma ve finans yöneticisi için yol açabileceği sorunları düşünebiliyor musunuz?
“Nominal ya da reel faiz gibi kavramlardan da söz edilmiyor”
Haberde, mevduat faiziyle ne kadar para kazanılabileceği yönündeki haberde nominal ya da reel faiz gibi kavramlardan da söz edilmiyor. Hangi enflasyon oranını ve mevduat faizini kriter alarak mevduatın faizinin ne kadar büyük olduğuna karar verdiniz? Parasal değer vererek mevduatın getirisinin ne kadar fazla ya da az olduğuna karar vermeyi size kim öğretti?
Bazı basın kuruluşları görüş almak için arıyorlar. Bir süre önce, tarafıma sorulan soru şu oldu: “Trump ve Musk birlikteliği teknolojide ne anlama geliyor olabilir?” Cevabımın bir yerinde “Çin firmalarının Silikon Vadisi’nde yatırımlar yaptıklarını ya da yapmayı planladıklarını” dile getiriyorum. Haber yazıldıktan sonra benimle paylaşılıyor ve görüyorum ki yazılan şu: “Trump ve Musk Silikon Vadisi’nde şirketler kuruyorlar.”
“Bir gazetecinin görevi bilgi kimden gelirse gelsin, “aldığı bilginin doğruluğunu kontrol etmek” değil midir?”
Verdiğim bir bilginin yanlış yazılmasını geçtim, verdiğim bilginin doğruluğu da kontrol edilmemiş. Beyanatımdaki bilginin kaynağını yukarıdaki “yatırımlar” kelimesine bağlantı vererek sundum. Ben ne dediğimden eminim ve verdiğim bilgi doğru. Ancak, bir gazetecinin görevi bilgi kimden gelirse gelsin, “aldığı bilginin doğruluğunu kontrol etmek” değil midir? Böyle bir kontrolün yapılmadığı açık. Verilen bilgi de nasıl olabiliyorsa, yanlış yazılmış. Böyle bir beyanatla benim okuyucular nezdinde nasıl algılanabileceğimi düşünebiliyor musunuz?
“Bilgi, kaynağa dayanmalıdır. Kaynak yanlışsa, sorumluluk sizde değildir”
Daha kötüsü de var. Yazılı olarak verdiğiniz beyanatın söylediklerinizle hiç ilgisi olmamasına ne demeli?
Bilgi, kaynağa dayanmalıdır. Kaynak yanlışsa, sorumluluk sizde değildir. Yorum ise, bambaşka bir kavramdır. Ancak, bilginin de, yorumun da “elde edildiği şekliyle” aktarılması ahlakla, vicdanla, onurla, ciddiyetle ve sorumlulukla ilgilidir.
Sosyal medya asılsız, yalan, yönlendirici, manipülatif haberle dolu. Geçtiğimiz günlerde Meta, bundan böyle Facebook ve Instagram’da paylaşılan bilgilerin ABD’de doğruluk kontrolünün yapılmayacağını duyurdu. Bu, son derece yanlış bir karar.
“Yanlış bilgi yaymak ifade özgürlüğü değildir”
Yanlış bilgi yaymak ifade özgürlüğü değildir. Bir “basım ya da yazım hatası” sonucu yanlış bilginin yayılması düzeltme ve özür gerektirir. Meta, demokrasiden giderek uzaklaşan ve paranın siyasi güç olarak alenen kullanımının yapılabildiği ve daha fazla yapılabileceği Trump ve Musk Amerika’sına boyun eğdi. Bilgi kontrolü yapmayan, okuduğunu yanlış yazan ya da yorumlayan basın kuruluşlarının Meta’nın düştüğü durumdan ne farkı kalmış oluyor?
Sosyal medya artan boyutta yalanın, yanlışın, ahlaksızlığın, vicdansızlığın, onursuzluğun, ciddiyetsizliğin ve sorumsuzluğun mecrası haline gelmişken basın kuruluşlarının yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olma ciddiyetini ve sorumluluğunu çok daha fazla yerine getirmeleri gerekmez mi? Konu, mücadele edilmesi gereken bir noktaya ulaştı.
Demos’un açılış sayfasına “omnia dubitanta sunt” ifadesini boşuna yazmadım. Merak ediyorsanız, bakın anlamına. Yanında yazılı.
Yazının linki: https://www.ardatunca.net/post/gazetecilik-ciddiyet-ve-sorumluluktur