Dijital Türk Lirası’nın tam potansiyelini kullanacak şekilde uygulamaya alınması için çözülmesi gereken teknik, hukuki, iktisadi vb. meseleler haricinde mevcut işleyişte farklı konumlarda yer alan paydaş ve menfaattarların durumlarının dikkate alınması da önem arz etmektedir.
Meseleyi kısıtlı bir çerçevede ele almak adına turizm faaliyetleri ile sınırlı tutarak değerlendirmeyi deneyelim. Büyük miktarda paranın nakit, kredi kartı vb. ödeme araçları kullanılarak ülkeler arasında dolaşımının yasal yollarından biri olan turizm verileri incelendiğinde özellikle pandemi döneminden sonra ülkemizin turizm gelirlerinde tutarlı ve kayda değer miktarda büyüme yaşandığı gözlemlenmektedir. Rakamlara yakından bakıldığında 2023 yılında bir önceki yıla göre %12 gelir artışı, %10,42 yabancı ziyaretçi artışı yaşandığı, trendin 2024 yılında da hızlanarak sürmekte olduğu, ilk altı aylık sonuçlar karşılaştırıldığında gelir bakımından %9,3, yabancı ziyaretçi bakımından ise %10,33 artış olduğu dikkat çekmektedir. Kişi başı ortalama harcama ise yaklaşık 950 USD civarında gerçekleşmiştir. Bu şekilde devam edilmesi halinde 2024 sonunda yıllık 60 milyar USD civarı bir gelire ulaşmak olası hale gelmektedir.
Turizm ile ilgili olarak bu iyi haberlerin yanı sıra gözden kaçan çok önemli bir gelir kaynağı daha bulunmaktadır. Bir turistin ülkesinden Türkiye’ye bir seyahat gerçekleştireceğini düşünelim. Yine çerçeveyi sınırlandırmak maksadıyla bu kişi bir acente kullanmadan internet arama motorları ile otelini ve uçuşunu ayarlamış olsun. İlk aşamada web sitesi üzerinden ulaşım ve konaklama bedelini kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar (örneğin Visa, Mastercard, American Express, China UnionPay, JCB, Diners, Discover, Carte Bancaires vb.), diğer ödeme yöntemleri (örneğin PayPal, Apple Pay, Google Pay, Alipay) veya güvenilir yerel ödeme yöntemleri (WeChat, iDeal, Sofort, Venmo, Bancontact, Blik, Vipps) gibi seçeneklerden bir veya birkaçını kullanarak ödeyecektir. Bu senaryoda nakit ödeme, nakit karşılığı para transferi vb. örnekler ele alınmamıştır.
Turistin ödemesinin yerel para birimi olan Türk Lirası’na dönüşümü esnasında çeşitli komisyon ve masraf giderleri uygulanmaktadır. Söz gelimi harcamanın ziyaretçi para biriminden Türk Lirası’na dönüşümü esnasında bir komisyon/kur geliri ortaya çıkmaktadır. Harcamalar banka veya diğer para transferi kuruluşları üzerinden gerçekleştiyse bu durumda ayrıca işlem geliri elde edilmektedir. Aynı durum turist ziyaret ettiği ülkede konaklama dışı harcamalar yaptığında örneğin restorana gittiğinde, bakkaldan alışveriş yaptığında, müzeye gittiğinde, hediyelik eşyalar aldığında veya tekne turuna katıldığında da geçerli olacaktır. Belki tek tek işlemlerde bu tutarlar dikkat çekici bir büyüklük ifade etmese de toplam 60 milyar USD üzerinden hesaplandığında hiç de küçümsenmeyecek bir yeküne ulaştığı görülmektedir. Bu gelirler bankalar, konaklama kuruluşları, ödeme kuruluşları, köşedeki döviz bürosu gibi çok çeşitli paydaşlarca bölüşülmekte ve önemli bir ekonomi ortaya çıkarmaktadır.
Kaynak: TÜİK Web Sitesi Turizm İstatistikleri, II. Çeyrek: Nisan-Haziran, 2024
TÜRSAB İstatistik Haziran 2024 Raporu, Turizm Gelir Raporu Ocak-Haziran 2024
Bu işleyişin temel aktörleri ise turistler, aracı kuruluşlar, ulaştırma kuruluşları, konaklama kuruluşları, bankalar, sigortalar, ödeme kuruluşları, para transfer kuruluşları, döviz büroları vb’dir. Tam da bu noktada dijital bir paranın varlığını ve tüm turizm işleyişinde kullanılabildiğini varsayalım. Bu senaryoda turist kendisi ve/veya bankası aracılığıyla gideceği ülkedeki bir bankada veya servis sağlayıcıda bir hesap açacak, bu hesaba bağlı dijital bir cüzdan oluşturacak, daha sonra ziyaretçi para biriminden bu hesaba transfer yaparak lokal para birimine dönüştürebilecek ve harcamalarını (buna sadece ulaşım, konaklama değil, ziyaret ettiği ülkedeki yeme, içme, market vb. her türlü harcama dahildir) uygulamayı kullanarak gerçekleştirebilecektir. Bu durumda turistin para taşımasına gerek olmayacak, tüm harcamalarını dijital para kullanarak gerçekleştirebilecektir. Böylelikle nakit parayı kaybetmek, çaldırmak, dolandırılmak, fahiş kurlara maruz bırakılmak gibi riskler azalmış olacak ancak diğer taraftan da mevcut gelir bölüşümü değişecek, bazı aktörlerin gelirleri artarken bazılarınınki azalacaktır.
Dijital para üzerinde düşünürken sadece hukuki veya teknik boyutlar değil aynı zamanda işleyişte yer alan aktörlerin faydalarının da göz önünde bulundurulmasında yarar bulunmaktadır.
1972 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede Personel Yönetimi alanında yüksek lisans yaptı, akabinde Yeditepe Üniversitesi'nde İngilizce İşletme Doktora programını tamamladı. İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlarda 30 yılın üzerinde görev yaptı. Çalışmalarına danışman, akademisyen ve eğitmen olarak devam etmektedir.