Çinli yapay zeka devi DeepSeek’ten ABD teknoloji devlerine büyük darbe

Yapay zeka teknolojileri hızla gelişmeye devam ederken, ChatGPT ve Deepfake gibi yenilikçi uygulamalar, hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle dikkat çekiyor. Son yıllarda, bu teknolojiler, hem eğlenceli içerikler oluşturma hem de sahte bilgiler üretme konusunda büyük bir etki yaratıyor.

ChatGPT Nedir?

ChatGPT, OpenAI tarafından geliştirilen bir dil modelidir. Kullanıcıların sorularına doğal bir şekilde yanıt verebilen, yazılı içerik üretebilen ve metin tabanlı görevlerde yüksek performans sergileyen bir yapay zeka sistemidir. 2022 yılının sonunda büyük bir atılım gerçekleştiren ChatGPT, farklı alanlarda kullanıcılara rehberlik etmekte, yazı yazma, programlama ve hatta kişisel asistanlık gibi çok çeşitli görevlerde yardımcı olmaktadır. İnsan benzeri cevaplar üretme yeteneği ile dikkat çeken ChatGPT, eğitimden sağlığa, iş dünyasından eğlenceye kadar geniş bir yelpazede uygulama bulmaktadır.

Deepfake teknolojisi: Gerçeklik ile oynama

Deepfake, derin öğrenme (deep learning) teknikleriyle üretilen ve gerçekçi bir şekilde sahte video, ses veya görsel içerikler oluşturan bir teknolojidir. Bu teknoloji, kişilerin yüz ifadelerini, seslerini ya da vücut hareketlerini taklit ederek, orijinal gibi görünen ama aslında hiç var olmayan içerikler üretir. Deepfake, sinema, reklamcılık ve sanat gibi alanlarda yaratıcı projeler için kullanılsa da, sahte haberler, manipülasyonlar ve dezenformasyon gibi tehlikeli alanlarda da yaygın şekilde kullanılıyor. Bu durum, toplumsal güveni zedeleyebilecek ve bireylerin özel hayatını tehdit edebilecek büyük bir sorun haline gelmiştir.

Toplumsal etkiler ve gelecek perspektifi

ChatGPT ve Deepfake gibi yapay zeka tabanlı araçlar, gündelik hayatın her alanına girmeye başlamışken, etik ve güvenlik konuları da giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu teknolojilerin doğru ve etik bir şekilde kullanılması gerektiği vurgulanıyor. Özellikle Deepfake’in kötü niyetli kullanımları, toplumu yanıltıcı içeriklere karşı savunmasız bırakabilir. Öte yandan, ChatGPT gibi uygulamalar ise doğru bilgi ve eğitim konusunda önemli bir potansiyele sahip. Gelecekte bu teknolojilerin, hem bireylerin yaşam kalitesini artıracak hem de güvenlik ve gizlilik konularında yeni zorluklar yaratacak bir dengeyi bulması bekleniyor.

Sosyal medya, ilk zamanlar özgür düşüncelerin ve bireysel ifadenin rahatça sergilendiği bir platform olarak öne çıkmıştı. Ancak günümüz itibariyle bu platformlar, giderek ticari amaçlarla şekillenen bir yapıya büründü. Posta Gazetesi’nden Murat Gülderen’in haberine göre, Algoritmalar, reklamverenlerin içeriklerini önceliklendirerek, organik paylaşımların görünürlüğünü önemli ölçüde kısıtlıyor.

Takipçi sayısının bir önemi bulunmuyor

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, sosyal medya platformlarının bireylerin düşüncelerini özgürce paylaştığı mecralar olmaktan çoktan çıktığına dikkat çekerek, “Kimin ne konuşacağına, hangi gündemin öne çıkacağına ve hangi görüşlerin daha fazla kişiye ulaşacağına platformların algoritmaları karar veriyor. Milyonlarca takipçiye sahip bir hesap bile paylaşım yaptığında, içeriği yalnızca sınırlı bir kitleye ulaştırılıyor” dedi.

Sosyal medyada parayı veren düdüğü çalar anlayışı

Sosyal medyanın özgür ifade alanı olarak başladığı günler geride kalmış görünüyor. Bugün, sosyal medya platformları, büyük ölçüde reklam bütçeleri ile şekillenen bir ekosistemde işlemeye devam ediyor. Bu değişimi, sosyal medya uzmanı Kırık şu şekilde açıklıyor: “Asıl sebep, sosyal medyanın bir reklam ekonomisi üzerine inşa edilmiş olmasıdır. Reklam bütçesi ayıran bireyler ve kurumlar, içeriklerini çok daha geniş kitlelere ulaştırabiliyor. Bu durum, sosyal medyanın görünürlüğünün artık paraya bağlı olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.”

Kırık, sosyal medyanın adeta “parayı veren düdüğü çalar” anlayışına büründüğünü belirterek, bu yapının platformları dijital bir derebeylik sistemine dönüştürdüğüne dikkat çekiyor. Artık, reklam vermeyen bireylerin içeriklerinin çoğu, büyük bir kitleye ulaşmıyor. Görünürlük, finansal güce dayalı bir oyun haline gelmişken, özgür ifade hakkı giderek daralan bir alan halini alıyor.

Farklı düşüncelerin görünürlüğü azaldıkça çeşitlilik kayboluyor

Kırık, sosyal medyanın yönlendirdiği bu dijital dünyanın en büyük tehlikelerinden birinin de, bireylerin farkında olmadan tek tipleşmeye itilmesi olduğunu söyledi. Kırık, şöyle konuştu: “Farklı düşüncelerin görünürlüğü azaldıkça, toplumlar belirli bir bakış açısına yönlendiriliyor ve çeşitlilik kayboluyor. Özellikle siyasi, kültürel veya sosyal konularda algoritmaların müdahalesi, toplumsal kutuplaşmaları artırırken, yerel seslerin bastırılmasına sebep oluyor. Örneğin, bir ülkenin milli bayramları veya önemli kültürel etkinlikleri sosyal medyada yeterince yankı bulamazken, platformların önceliklendirdiği küresel akımların gölgesinde kalabiliyor.”

Geleneksel medya araçlarının dijital dünyada daha aktif hale getirilmesi gerek

Bu dijital hegemonyaya karşı mücadele edebilmenin yolunun, yerli ve milli sosyal medya platformlarının güçlendirilmesi olduğunu ifade eden Kırık, şu bilgileri verdi: “Farkındalık kampanyalarıyla toplumun bilinçlendirilmesi ve geleneksel medya araçlarının dijital dünyada daha aktif hale getirilmesi gerek. Aynı zamanda bireylerin sosyal medyayı daha bilinçli kullanmaları, yerel içerikleri desteklemeleri ve algoritmaların dayattığı içeriklere karşı eleştirel bir bakış açısı geliştirmeleri de büyük önem taşımaktadır.

Algoritmalar, popüler kültür ve tüketim alışkanlıklarını teşvik ediyor

Ali Murat Kırık, bu dijital derebeylik sisteminde platform sahiplerinin, kitlelerin neyi konuşacağını ve hangi içeriklerin öne çıkacağını belirleyerek küresel bir kültürel şekillendirme gücüne sahip hale geldiğine dikkat çekti. Kırık, şöyle devam etti: “Algoritmalar, popüler kültür ve tüketim alışkanlıklarını teşvik ederek yerel ve milli değerleri arka plana itmektedir. Örneğin, geleneksel Türk kültürüne ait içerikler organik olarak yayılmakta zorlanırken, küresel markaların ve yabancı op kültür öğelerinin içeriği geniş kitlelere hızla ulaşmaktadır. Bu da genç nesillerin kendi kültürel değerlerinden uzaklaşıp, küresel eğilimlere yönelmelerine neden olmaktadır.”

Dijital okuryazar bireyler, karşılaştıkları içeriklerin arkasındaki algoritmaları anlayabilir

Algoritmik oyuna ve dijital derebeylik rejimine karşı dijital okuryazarlığın da şart olduğunu vurgulayan Kırık, “Dijital okuryazarlık, bireylerin dijital dünyada bilinçli, eleştirel ve güvenli bir şekilde hareket edebilme yeteneğidir. Dijital okuryazar bireyler, karşılaştıkları içeriklerin arkasındaki algoritmaları anlayabilir. Örneğin, bir içerik organik bir şekilde mi yayılıyor, yoksa belirli gruplar veya reklam politikaları aracılığıyla mı öne çıkarılıyor, bunu ayırt edebilmek sosyal medya üzerinde kontrolü yeniden ele almak için gereklidir” diye konuştu.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search