Türkiye’de yıllık 200 milyon çifte yakın ‘çakma ayakkabı’ üretildiğini bildiren TASD Başkanı Berke İçten, “Vergi ve istihdam kayıplarını hesapladığımızda çakma ayakkabının Türkiye’ye yıllık maliyeti 35 milyar lirayı buluyor. Bu sorunla etkin mücadele edilebilirse hem sektörde haksız rekabetin önüne geçilebilir hem de 35 milyar TL’lik kaynak devletimize kalır” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı yeni vergi paketi ile ilgili tartışma devam ederken ayakkabı sanayicilerinden ekonomi yönetimine kaynak önerisi geldi. Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, sektörde ‘çakma’ olarak adlandırılan taklit üretimle etkin şekilde mücadele edilmesi halinde devletin yıllık 35 milyar TL’lik kaynak elde edebileceğini söyledi.
Berke İçten, kamuoyuna yansıyan vergi düzenlemesinde asgari kurumlar vergisinin (AKV) en dikkat çekici başlıklardan birini oluşturduğunu hatırlattı. Söz konusu düzenlemeyle firmanın gerçek mali gücü yerine varsayılan güç üzerinden vergi alınmasının öngörüldüğünü belirten İçten, şöyle devam etti:
Rekabetçiliği doğrudan etkiliyor
“Verginin mali güçle orantılı olması gerekir. Düzenleme kamuoyuna yansıdığı şekliyle yasalaşırsa zaten çok sıkıntılı bir dönemden geçen firmalarımız daha da zorlanacaklar. Çünkü yüksek maliyetler nedeniyle fiyat tutturamadığımız için küresel pazarlarda rekabetçiliğimizi kaybettik. İhracatımız 2023’te adet olarak yüzde 21, değer bazında yüzde 3,2 gerilemişti. Aynı koşullar devam ettiği için Türkiye ihracatçılar Meclisi (TİM) kayıtlarına göre yılın ilk beş ayını adet olarak yüzde 19,6, değer bazında yüzde 27,2 ekside tamamladık. İthalatta ise olağanüstü bir artış var. Üç yıl önce 400 milyon dolar cari fazla veren sektör, 2023’ü 130 milyon dolar açıkla kapatmıştı. Bu yılın sadece ilk dört ayında 141 milyon dolarla geçen yılın tamamındaki cari açığı aşmış bulunuyoruz. İthalattaki yüksek artış fabrikalarımızı ve atölyelerimizi sıkıntıya sokarken, istihdamımızı da olumsuz etkiliyor.”
Vergi mali güçle orantılı olmalı
Berke İçten, ayakkabı başta olmak üzere emek yoğun sektörleri ayakta tutabilmek için devletten destek bekledikleri bir dönemde AKV sürprizi ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi. ‘Vergi mali güçle orantılı olmalı’ ilkesiyle uyuşmayan maddenin paketten çıkarılacağını ümit ettiklerini anlatan İçten, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kayıtlı firmalarımızın üzerinde zaten ciddi bir vergi ve SGK prim yükü var. Bu firmaların AKV ya da maliyetlerde artışa neden olabilecek herhangi bir ilave vergi yükünü kaldıracak gücü bulunmuyor. Dolayısıyla artık biraz da kayıt dışı üretimin üzerine gidilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin Türkiye’de yıllık 200 milyon çifte yakın ‘çakma ayakkabı’ üretiliyor. İşin daha dramatik boyutu yurt dışından çakma ürün ithal ediliyor. Vergi ve SGK primi ödemesi başta olmak üzere yasal hiçbir mevzuata tabi olmayan bu firmalar, sektörde haksız rekabete yol açıyorlar. Vergi ve istihdam kayıplarını hesapladığımızda çakma ayakkabının Türkiye’ye yıllık maliyeti 35 milyar lirayı buluyor. Bütün bunlara ilave olarak çakma üretim, ülkemizin ve ayakkabı endüstrimizin yurt dışındaki imajını da olumsuz etkiliyor. Markalaşmak isteyen yerli firmalarımızın önünde de büyük bir engel oluşturan bu sorunla etkin mücadele edilebilirse hem sektörde haksız rekabetin önüne geçilebilir hem de 35 milyar TL’lik kaynak devletimize kalır. Bu kapsamda Ticaret Bakanlığımızın taklit üretime ‘sıfır tolerans’ yaklaşımını sahada etkili bir şekilde görmek istiyoruz. ”