Avrupa Birliği’nin ihraç edilen tüm ürünlerde kullanılan plastik ambalajların geri dönüşümden elde edilmesi için regülasyonlar oluşturduğunu ifade eden Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, “Eğer ihraç edilen ürünün ambalajı Avrupa Birliği’nin geri dönüşüm şartına uymuyorsa o ürün Avrupa ülkelerine satılamayacak. Ancak Türkiye geri dönüştürülmüş plastik ambalajlarda dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında. Türkiye’nin bu alandaki hazırlıkları da çok ileri seviyede. Bu kadar iyi noktada olmamız da bir anlamda problem yaratıyor. Çok iyi ilerlediğimiz için Avrupa kendini koruma altına almak istiyor. Avrupa ülkeleri Türkiye’den bu performansı beklemiyordu. Avrupa’nın beklemediği kadar geri dönüşüme yatırım yaptık. Biz iyi yapınca bu sefer Avrupa şu endişeye düştü. Bir anlamda ‘Avrupa’yı Türk ambalaj sektörü korkusu sardı’ diyebiliriz.” dedi.
8’inci PAGEV Uluslararası Plastik Ambalaj Kongresi ‘Yeni Regülasyonlar Işığında Ambalajda Avrupa Gerçeği ve Gelişen Global Pazarlar’ başlığıyla geçtiğimiz günlerde düzenlendi. Kongre sonrası açıklamalarda bulunan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, kongrenin ambalaj ve özellikle plastik ambalaj sektörü için çok önemli bir konumda olduğuna dikkat çekti. Eroğlu, plastik sektörünün en büyük bölümünü ambalaj kısmının oluşturduğunu söyledi ve Türkiye’nin Avrupa kıtasında en büyük 2’nci, dünyada da en büyük 6’ncı plastik mamul üreticisi olduğunu dile getirdi. Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de her yıl 11 milyon ton plastik mamul üretimi yapılıyor. Bu 11 milyon tonun kırılımı yapıldığında da yüzde 40’ı, yani en büyük kısmı ambalaja gidiyor. Dolayısıyla plastik sektörü dediğimiz zaman ambalaj çok özel ve ayrı bir yere sahip. Diğer taraftan ambalaj ihracatının yüzde 70’ini de plastik ambalaj ihracatı oluşturuyor. Tüm bu değerlendirmeler ışığında bakıldığında düzenlenen kongrenin hem plastik sektörü için hem de ambalaj sektörü için ne kadar önemli olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor.”
Tüm Türkiye’nin ihracatını ilgilendiriyor
Geçmişte ambalaj dendiğinde konuşulan konular ile günümüz dünyasında konuşulan konuların çok farklı olduğunun altını çizen Yavuz Eroğlu, “Geçmişte ürünlerin uzun ömürlü olması, dış etkenlerden korunması, tarladan sofraya ulaşmasının kolaylaşması gibi konular ambalaj denilince akla gelenler arasındaydı. Günümüzde ise ambalajlar geri dönüşümden elde edilsin, mikroplastik olmasın, çevreye daha uyumlu üretim olsun konuları ön plana çıkıyor. Son dönemlerde de kongremizin temelini de bu konular yani sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm oluşturuyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile birlikte düzenlediğimiz bu kongrede hem sektörümüzün durumunu hem de geleceğimizi konuşurken, aynı zamanda yurtiçi ve yurtdışından sektör temsilcilerini ağırlıyoruz. 250’ye yakın katılımcı ile düzenlediğimiz bu kongrede sektörümüzle ilgili regülasyonları da konuşma fırsatı bulduk. Çünkü artık regülasyonlar pek çok yeniliği de beraberinde getiriyor. Örneğin bir gıda ürünü var ve bu ambalaj içinde. Eğer bu gıda ürününün ambalajı Avrupa Birliği’nin geri dönüşüm şartına uymuyorsa yani mevzuata uygun değilse o ürünü Avrupa ülkelerine satamayacaksınız. Bu sadece gıda için de geçerli değil. Ambalajlı tüm ürünler için geçerli. Neredeyse bu durum Türkiye’nin ihracatını etkileyecek bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.
Avrupa oyunun kurallarını değiştiriyor
Türkiye’nin regülasyonlara hazırlığı konusunda da değerlendirmelerde bulunan Yavuz Eroğlu, Türkiye’nin geri dönüştürülmüş plastik ambalajlarda dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında olduğunu söyledi. Türkiye’nin bu alandaki hazırlıklarının da çok ileri seviyede olduğunu vurgulayan Eroğlu, “Aslında bu kadar iyi noktada olmamız bir anlamda problem yaratıyor. Çok iyi ilerlediğimiz için Avrupa kendini koruma altına almak istiyor. Çünkü Avrupa bu regülasyonları getirirken, kendi geri dönüşüm ve plastik ambalaj sanayisini de koruma altına almak istiyordu. Birçok Avrupa ülkesi ekonomisini düşünerek buradan fayda sağlamayı amaçlıyordu. Ancak Türkiye’deki plastik ambalaj sektörü bu sürece öylesine hazırlandı ki Avrupa ülkeleri bunu beklemiyordu. Ülke olarak Avrupa’nın beklemediği kadar plastik geri dönüşüme yatırım yaptık. Türkiye bu konuda AB’de geri dönüşüm sertifikasyon sisteminin üst kuruluşu olan POLYCERT üyesi olmuş, kendi geri dönüşüm programını hazırlayan ilk ülke oldu. Artık AB onaylı kendi güvenilir geri dönüşüm sertifikalarımızı verebilecek duruma geldik. Biz iyi yapınca bu sefer Avrupa şu endişeye düştü. Avrupa şu anda ekonomik anlamda üretim üssü konumundan geri düşmeye başladı. Üretim Doğu’ya kaymaya başladı. Türkiye de üretim tarafında parlayan bir yıldız oldu. Bu gelişmeler sebebiyle Avrupa oyunun kurallarını değiştirmeye çalışıyor. Aslında bir anlamda ‘Avrupa’yı Türk ambalaj sektörü korkusu sardı. Ben aynı zamanda Brüksel merkezli Avrupa Birliği Plastik Üreticiler Derneği’nin (EUPC) yönetim kurulunda yer alıyorum. Orada, AB’li meslektaşlarımıza gelin Türkiye ile bu süreci birlikte yönetelim, yatırımları birlikte yapalım, AB’ye bizim sanayimizle dinamizm katalım ve birlikte büyüyelim diyoruz” ifadelerini kullandı.