Asıl oksimoron

    “Eğer bir gölgem olmayacaksa nasıl gerçek olabilirim ki? 

Eğer bütün olacaksam bir karanlık tarafım da olmalı.”

    Carl Jung

Texas Holdem poker oynamayı hep sevmişimdir. Bilmeyenler için, bu oyunda başlangıçta tüm oyunculara kapalı olarak ikişer kart dağıtılır. Masaya ilk etapta üç kart, daha sonra her tur birer tane olmak üzere iki kart daha açılır. Ve her kart açılışında belirli kurallar dâhilinde ne kadar para koyacağınıza karar vermeniz gerekir. Yani oyunun başında iki kapalı kartınız varken bahis sürmeniz veya pas demeniz gerekir, oyuna girdiyseniz bir sonraki kart açılışında süreç tekrarlanır. Tüm oyuncular bir noktaya kadar olasılık hesabı yapabilirler. Ama masada diğer oyunculara ait kapalı kartlar da bulunmaktadır. Onları göremediğiniz için ne kadar hesap yaparsanız yapın bir noktadan sonra şans faktörü ortaya çıkar. Tüm diğer şeylerde olduğu gibi bazen kazanır, bazen kaybedersiniz. Ancak bazen çok kuvvetli el ile kaybeder, bazen çok zayıf bir el ile kazanabilirsiniz. Farkı belirleyen –blöf yapma kabiliyetiniz, risk iştahınız, elinizdekileri iyi kullanabilmeniz, diğer oyuncuları okuyabilme beceriniz vb. haricinde- kapalı olan kartlardır. 

Hayat oyununda da bazı kartlar açık, bazı kartlar kapalıdır. Poker oyunundan farklı olarak bazı kartlar açık görünürler ama kapalıdırlar. Üstelik açık kartlar zaman içinde kapanabilir, kapalı kartlar açılabilir. Bu bakımdan hayatın kendisi pokere kıyasla çok daha sürprizli bir oyundur.

Peki, her iki oyunda da kapalı kartlar neden önemlidir? İnsanoğlunun bilinmeyene olan doğal merakı ve çekici gelmesi bir yana kapalı kartlar bilinirse ortada oyun kalmaz. Herkes her şeyi gördüğü için kimin kazandığı ayan beyan ortada olur, bu nedenle kartlar ancak oyun sonunda açılır. Bittiği için. Oyunu zevkli hale getiren, teknik açıklamayla dopamin salgılatan şey ise bilinmezliktir. Bilinmezliğin içinde umut, heyecan, hayal, istek, enerji bulunur. Kapalı kartları tahmin etmeye çalışmak, yoklamak, alternatif stratejiler geliştirmek, denemek, yanılmak, öğrenmek, gelişmek yaşaman enerjisinin temelidir. Bu açıdan bakıldığında yaşam doyumunun kapalı kartları sezebilme ve ona göre oyun planlayabilme becerileri ile doğrudan ilişkili olduğunu iddia etmek mümkündür. 

Asıl problem bazı oyuncuların kapalı kartların neler olduğunu bilmesi durumunda ortaya çıkar. Bu bilgiye sahip olan oyuncular diğer oyuncuları siler süpürür. Dolayısıyla gerek bireylerde gerekse toplumlarda düzenleyici gücün belki de en önemli görevi kapalı kartların herkes için kapalı olmasını sağlamaktır. Örneğin borsada kimin kâr açıklayacağını önceden bilirseniz bilmeyenlere göre büyük bir avantaj elde etmiş olursunuz. Aynı şekilde hangi arazilerin değer kazanacağı, hangi ihalelerde ne şartlar isteneceği, önemli kurumların içinde neler döndüğü, hatta futbol maçlarında bile hangi takımın kazanacağının önceden bilinmesi serbest piyasayı, rekabeti, sürdürülebilirliği ortadan kaldıracak bir durum olacaktır. 

Kapatın bazı kartlarınızı, bırakın konuşmayı, açıklamalar yapmayı. Her tür oyun çok daha keyifli hale gelecektir.

Lütfen hatırlayın kartlar oyun bitince açılır (evet, halen poker oyunundan bahsedilmektedir 😉). 

Her zamanki gibi bu yazının gündemdeki konu veya kişilerle hiçbir ilgisi yoktur. Benzerlikler tamamen tesadüfidir.

1972 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede Personel Yönetimi alanında yüksek lisans yaptı, akabinde Yeditepe Üniversitesi'nde İngilizce İşletme Doktora programını tamamladı. İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlarda 30 yılın üzerinde görev yaptı. Çalışmalarına danışman, akademisyen ve eğitmen olarak devam etmektedir.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search