Ekonomist Sabri Öncü,Cem Oyvat ve Joel Rabinoviç Ayrım dergisinde Arjantin’de Milei’nin Şok Terapisi: Mitler ve Gerçekler başlıklı bir makale kaleme aldı. Arjantin’deki özellikle Javier Milei’nin iktidara gelmesinin ardından uyguladığı ekonomik reformlarının işlendiği yazıda, Milei’nin kamu harcamalarını kısma, devletin rolünü küçültme ve enflasyonla mücadelede daha radikal bir yaklaşım benimsemesi konuları ele alındı.
Arjantin’in görevi Peronist hükümetten devralan ve 2023’ün 10 Aralık’ında göreve başlayan “anarkokapitalist” Başkanı Javier Milei, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de sağ liberteryen çevreler tarafından pazarlanıyor denilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Özellikle Milei’nin devleti küçültmesi ve kamu harcamalarını kısması bu çevreler tarafından övgü alıyor, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi için “örnek ülke” olarak gösteriliyor. Milei övgüleri özellikle sağ liberteryen ya da dümdüz takipçi toplamak isteyen hesaplar tarafından, sosyal medyada yayılıyor. Maalesef sosyal medyadaki pek çok bilgi gibi Milei’yle ilgili yayılan bilgilerin de epey bir kısmı çarpıtmalara dayanıyor.
Ancak Milei övgüleri sadece sosyal medyayla sınırlı değil. İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz, iki ay önce mecliste yaptığı bir konuşmada “Arjantin, yetmiş yıl boyunca devasa bir enflasyon kriziyle mücadele etti. Ancak yeni başkan, halkına enflasyonu düşürme sözü verdi ve başardı. Kamu harcamalarını kıstılar, gereksiz yatırımları durdurdular, verimsiz harcamaları sonlandırdılar ve gereksiz vergileri kaldırdılar. Kısacası, ‘İtibardan tasarruf olmaz’ anlayışı yerine ayağını yorganına göre uzatan bir ekonomik modeli hayata geçirdiler. Türkiye de bu anlayışı benimsemeli.” diyordu. Benzer şekilde yakın zamanda ekonomist Atilla Yeşilada’nın da “Arjantin’in Türkiye’ye göre çok daha sürdürülebilir bir model izlediğini anlattığı” bir röportajı yayınlandı.
Biz de bu yazıda verilerle Arjantin’in şok terapisinin gerçekte ne olduğunu analiz edip, izlediği modelin ne ölçüde sürdürülebilir olduğunu tartışıyoruz. Milei’nin politikalarının ekonomik ve sosyal etkilerini inceleyerek, kısa vadeli sonuçlarına ve uzun vadeli sürdürülebilirliğine odaklanıyor ve Arjantin’in mevcut ekonomik gidişatına dair kapsamlı bir değerlendirme sunmayı amaçlıyoruz.
Milei öncesi Arjantin ve Milei’nin seçilmesi
Arjantin’in siyasi ve ekonomik görünümü, son yirmi yılda neoliberalizm ve yeni-kalkınmacılık arasında gidip geldi ve her iki model de sürdürülebilir bir refah sağlamayı başaramadı. 2001 yılında neoliberal politikalar altında yaşanan ekonomik krizin ardından ülke, Néstor ve Cristina Fernández de Kirchner yönetiminde yeni kalkınmacı modele geçiş yaptı. Bu yaklaşım, devlet müdahalesini, sosyal kapsayıcılığı ve sermaye kontrollerini vurgulayarak ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi ve eşitsizliği azaltmayı hedefledi. Kirchner hükümetlerinin ilk yıllarında Arjantin, yeni kalkınmacı politikaların etkisiyle önemli bir ekonomik büyüme yaşadı; 2002-2007 yılları arasında yıllık ortalama %8,8 ve 2002-2011 yılları arasında %6,3 büyüme oranlarına ulaştı. Ancak modelin yapısal sorunlara çözüm getirememesi ve dış şokların etkisiyle bu yaklaşım zamanla çöktü.
2015 yılında Mauricio Macri’nin neoliberalizme geri dönüşü, deregülasyon, kemer sıkma ve piyasa odaklı reformlar aracılığıyla istikrar umutlarını beraberinde getirdi. Ancak bu politikalar, ekonomik istikrarsızlık, yükselen enflasyon ve bir borç krizine yol açtı ve 2018 yılında 57 milyar dolarlık IMF kurtarma paketiyle sonuçlandı. Macri’nin görev süresinin sonunda Arjantin resesyondaydı, toplam fiyat artışı %240’a ulaşmıştı ve yoksulluk hızla artıyordu. 2019 yılında Alberto Fernández’in yeni kalkınmacılığa geri dönüşü başlangıçta iyimserlik yarattı, ancak iç siyasi bölünmeler, COVID-19 pandemisi ve 2023’teki şiddetli kuraklık, ekonomik durgunluk ve enflasyonu daha da kötüleştirdi. Hükümetin bu sorunlara çözüm bulamaması, geniş çaplı bir hayal kırıklığına neden oldu ve liberteryen aşırı sağcı ekonomist Javier Milei’nin 2023 başkanlık seçimini kazanmasının yolunu açtı. Aslına bakarsanız Milei’nin yükselişi, hem yeni kalkınmacılığa hem de geleneksel neoliberalizme bir reddiyeyi yansıtıyor, zira seçmenler derinleşen ekonomik krizler karşısında Milei’ye yönelerek köklü bir değişim arayışına girdi.
Milei’nin şok terapisi
Aralık 2023’te Milei’nin seçilmesinin ardından Arjantin, kemer sıkma önlemleri, devletin küçültülmesi ve fiyat kontrollerinin kaldırılmasına odaklanan bir “şok terapisi” yaklaşımını benimsedi. Bu politikalar, kamu sektörü istihdamında, ücretlerde, emekli maaşlarında ve çeşitli sektörlerdeki devlet harcamalarında önemli düşüşlere yol açtı.
Kamu sektörü kesintileri ve kemer sıkma önlemleri
Kasım 2023 ile Eylül 2024 arasında kamu sektöründe 38.600 iş pozisyonu ortadan kaldırıldı ve kamu istihdamı 3.492.267’den 3.453.658’e düştü. Bu durum on aylık bir dönemde %1,1’lik bir azalmaya işaret ediyor. Kamu sektörü ücretleri ve emekli maaşları da enflasyonun gerisinde kalan artışlar nedeniyle reel olarak önemli ölçüde düştü. Kasım 2023 ile Kasım 2024 arasında kamu sektörü ücretleri reel olarak %14,5 azaldı. Emekli maaşlarına yapılan harcamalar ise katkıya dayalı sistemlerde %16,4, katkıya dayalı olmayan sistemlerde %13,9 oranında kesintiye uğradı.
Kamu altyapı projeleri de ciddi kesintilerle karşı karşıya kaldı. 2024 yılında merkezi hükümetin sermaye harcamaları enflasyon düzeltmesi yapıldıktan sonra %77,2 oranında azaldı (Tablo 1). Eyalet hükümetlerine ve Buenos Aires Metropol Bölgesi’ne (AMBA) yapılan sübvansiyonlar da kesintiye uğradı ve bu durum ulaşım maliyetlerinde ani bir artışa yol açtı. Örneğin, Buenos Aires metrosundaki bir seyahatin maliyeti Mayıs 2024’te bir gecede %360 artarak 125 pesodan 574 pesoya yükseldi.
Milei’nin başkanlığı öncesinde enerji fiyatlarını %15 daha düşük tutan enerji sübvansiyonları da önemli ölçüde azaltıldı. Merkezi hükümetin eyaletlere yaptığı transferler %67,8 oranında düştü (Tablo 1), bu durum bölgesel yönetimler üzerinde ek finansal baskı yarattı. Üniversitelere yapılan kamu transferleri 2024 yılında reel olarak %25,5 azalırken, araştırmalara yönelik kamu harcamaları %31 oranında kesintiye uğradı. Arjantin’in önde gelen bilim kurumu Ulusal Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Konseyi (CONICET), Milei’nin göreve başlamasından sonraki bir yıldan kısa bir süre içinde yaklaşık 1.000 çalışanını kaybetti. Bu sayı kurumun işgücünün yaklaşık %9’una denk geliyor. Ayrıca bu kesintiler, bekleneceği gibi araştırmacıların ve akademisyenlerin yurtdışına yönelmesine ve giderek artan bir beyin göçüne neden oldu.
Mali sıkılaştırma ve bütçe fazlası
Milei’nin kemer sıkma politikaları sonucunda, merkezi hükümet harcamaları 2023 ile 2024 arasında %27,5 oranında azaldı. Bununla birlikte, 2024 yılında hem vergi gelirleri hem de toplam gelirler sırasıyla %2,7 ve %5,6 oranında düştü. Buna rağmen, kamu bütçesi 14 yıl sonra ilk kez 1,76 trilyon peso (GSYİH’nin %0,3’ü) fazla verdi.
Bu fazla, büyük ölçüde emekli maaşlarındaki ve sermaye harcamalarındaki kesintilerden kaynaklanıyor. Bu kalemler, merkezi hükümet harcamalarındaki genel düşüşün sırasıyla %20,8’ini ve %23,7’sini oluşturdu (Tablo 1). Emekli maaşları da dahil olmak üzere sosyal yardımlar, kamu harcamalarındaki toplam azalmanın %32,6’sını oluşturarak kamu harcamalarının düşüşüne önemli bir katkı sağladı. Kamu harcamalarını düşüren diğer faktörler ise kamu sektörü maaşlarındaki reel düşüşler, enerji ve ulaşım sübvansiyonlarındaki ve eyalet hükümetlerine yapılan transferlerdeki kesintiler oldu.
Enflasyon ve fiyat kontrolleri
Milei’nin başkanlığının ikinci gününde Arjantin pesosu %54 oranında devalüe edildi ve temel gıda ürünleri ile ilaçlar üzerindeki fiyat kontrolleri kaldırıldı. Eski ekonomi bakanı Sergio Massa tarafından imzalanan fiyat kontrol anlaşmalarının sona ermesi, belirli gıda ürünlerinde önemli fiyat artışlarına yol açtı. Aralık 2024 itibarıyla ilaç fiyatları yaklaşık %40 oranında yükseldi ve bu durum, Ocak 2024’teki ilaç satışlarının Ocak 2023’e kıyasla %45,8 oranında düşmesine neden oldu.
Milei’nin başkanlığının ilk üç ayında (Kasım 2023 ve Şubat 2024 arasında) tüketici fiyatları %71,4 oranında arttı. Bu dönemde gıda ve alkolsüz içecekleri fiyatları %74,7, sağlık hizmeti fiyatları %81,4 ve ulaşım maliyetleri %102,2 oranında yükseldi. Yıllık enflasyon oranı, Kasım 2023’teki %160,9 seviyesinden Nisan 2024’te %289,4’e yükselerek zirve yaptı.
Sermaye kontrolleri ve döviz kuru politikaları
Milei önümüzdeki birkaç yıl içinde sermaye kontrollerini tamamen kaldırmayı planlasa da, Arjantin hâlâ Milei öncesi dönemden miras kalan finansal ve sermaye hesabı kontrollerini ve kademeli sabit kur (crawling peg) sistemini koruyor. Şubat 2025’te Arjantin Merkez Bankası (BCRA), enflasyondaki düşüşe yanıt olarak resmi peso-dolar kurundaki aylık devalüasyon oranını %2’den %1’e düşürdü. Ancak bu makalenin yazıldığı tarih itibarıyla, doların karaborsa kuru resmi kurun yaklaşık %15 üzerinde seyrediyor.
Katı sermaye kontrolleri devam ediyor. Bunlar arasında bireylerin aylık 200 dolar döviz alım limiti, dolar alımlarına ek vergiler ve yerel kredi kartlarının yurtdışında kullanımına getirilen kısıtlamalar yer alıyor. Döviz kazanan ihracatçılar, kazançlarının %100’ünü belirli bir süre içinde ülkeye geri getirmek zorunda. Arjantin’de faaliyet gösteren yabancı şirketler kâr veya temettülerini yurtdışına transfer etmek için merkez bankası onayı almak durumunda. Bu önlemler, kısa vadede peso-dolar kurunun tüketici fiyatları kadar keskin bir şekilde yükselmesini engelleyerek aylık enflasyondaki düşüşe katkıda bulunuyor.
Milei’nin şok terapisinin sonuçları
Bu bölümde, Başkan Milei’nin “şok terapisi” politikalarının ekonomik ve sosyal sonuçlarını, enflasyon, GSYİH daralması, işsizlik, kamu hizmetleri, ücretler ve yoksulluk üzerine odaklanarak analiz ediyoruz. Bu önlemler, kısa vadede bir miktar istikrar sağlamış olsa da, önemli sosyal ve ekonomik maliyetlerle geldi ve uzun vadeli sürdürülebilirlikleri konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Enflasyon ve döviz kuru dinamikleri
Nisan 2024’te %289,4 ile zirve yapan yıllık enflasyon oranı, Ocak 2025 itibarıyla %84,5’e geriledi (Şekil 2). Yıl sonunda aylık enflasyon oranı %2,2 seviyesindeydi. Bu düşüş, kısmen peso-dolar kurundaki nispeten mütevazı %27’lik artıştan kaynaklandı. Dolar kurunun tutulması kısa vadede fiyat istikrarını sağlamada önemli bir rol oynadı, aynı zamanda reel ücretlerin daha da baskılanmasını engelledi. Zira Vernengo ve Perry (2018) ve de la Vega ve diğerlerinin (2024) ampirik çalışmaları, döviz kurunun Arjantin’de enflasyonun birincil itici gücü olduğunu ve üretimden çok daha büyük bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Ancak bu gelişmelere rağmen, Arjantin yıllık enflasyon oranının hâlâ en yüksek olduğu ülkeler yer alıyor. Ülke, enflasyonla mücadelede zafer ilan etmekten henüz oldukça uzak durumda.
Ekonomik daralma ve artan işsizlik
Bu arada, Arjantin ekonomisi 2024 yılında önemli bir yavaşlama yaşadı. Yılın ilk üç çeyreğinde reel GSYİH, 2023’ün aynı dönemine kıyasla %3,0 daha düşük gerçekleşti ve IMF, yılın tamamında %3,5’lik bir daralma öngörüyor. İşsizlik de arttı. 2023’ün üçüncü çeyreğinde %5,7 olan işsizlik oranı, 2024’ün üçüncü çeyreğinde %6,9’a yükseldi. Kadınlar bu durumdan orantısız bir şekilde etkilendi; kadınlar için işsizlik %6,3’ten %7,9’a yükselirken, erkek işsizliği %5,3’ten %6,2’ye çıktı. Yani toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini daha da derinleştirdi. Ayrıca aynı dönemde toplam istihdam içinde kendi hesabına çalışanların payı %21,6’dan %23,3’e yükseldi. Kendi hesabına çalışanların payındaki artış kayıt dışı istihdamın genişlemesini yansıtıyor. Tabii bu durum kamu sektörünün küçülmesinin beklenen bir sonucu.
Kamu hizmetleri ve altyapı
Milei’nin kemer sıkma önlemleri, kamu hizmetlerini ciddi şekilde etkiledi. Kamu eğitimi ile kamu sosyal ve sağlık hizmetlerindeki reel katma değer, 2023’ün üçüncü çeyreği ile 2024’ün üçüncü çeyreği arasında sırasıyla %18,1 ve %19,5 oranında azaldı. Kamu fiziksel altyapı harcamaları %77,1 oranında kesintiye uğradı ve bu keskin düşüşün Arjantin’in milli gelirinin ve emek verimliliğinin büyümesi üzerinde uzun vadeli olumsuz etkileri olacak. Hem fiziksel hem de sosyal altyapıya yapılan yatırımlardaki azalma, ekonomik büyüme potansiyelini düşürmenin yanında birim emek maliyetlerini artıracak ve Arjantin’in rekabet gücünü zayıflatacak. Altyapı yatırımlarının önemini göz ardı eden bir politika çerçevesinin, sürdürülebilir ekonomik kalkınma sağlaması hiç de gerçekçi değil.
Düşen ücretler ve artan yoksulluk
Milei’nin görevdeki ilk yılında (Kasım 2023 ile Kasım 2024 arasında), kamu sektörü ücretlerindeki %14,5’lik düşüşün etkisiyle reel ücretler %2,6 oranında azaldı. Özel sektör ücretleri (hem kayıtlı hem de kayıt dışı) 2023 seviyelerine geri dönse de, çalışanların brüt katma değer içindeki payı 2023’ün üçüncü çeyreği ile 2024’ün üçüncü çeyreği arasında %44,9’dan %43,2’ye düştü. Yani gelir dağılımı çalışan sınıfın aleyhine bozuldu. Ayrıca Arjantin’in ulusal istatistik enstitüsü (INDEC) tarafından açıklanan en son verilere göre, yoksulluk oranı 2023’ün ikinci yarısında %42,5 iken, 2024’ün ilk yarısında %52,9’a yükseldi.
Enflasyonun sürdürülebilirliği ve rekabet gücüne yönelik riskler
Enflasyondaki düşüşün sürdürülebilirliği belirsizliğini koruyor. Arjantin’de reel döviz kuru %40’tan fazla değer kazandı. Bu artış diğer büyük gelişmekte olan piyasalara kıyasla hayli büyük bir artış ve devalüasyon riskini arttırıyor. Ülkedeki sermaye kontrolleri ve Milei’nin çıkarttığı sermaye girişini teşvik eden vergi affı, şimdiye kadar bir devalüasyonu engelledi. Nitekim Arjantin, 2024’ün üçüncü çeyreğinde cari işlemler fazlası ve Aralık 2024’te baskılanmış toplam talep desteğiyle mal ticaretinde fazla verdi. Ancak pesonun aşırı değerlenmesi, özellikle 2025 yılında ekonomi pozitif büyüme yaşarsa, önemli bir risk oluşturuyor. Financial Times’ın belirttiği gibi, değerlenen peso, turizm gelirlerini olumsuz etkilerken, yurtdışına seyahat eden Arjantinlilerin sayısını arttırdı çünkü ülke yabancı turistler için giderek daha pahalı hale geldi.
Milei’nin dolarizasyon projesini hızlandırması
Başkan Javier Milei, son dönemde Arjantin ekonomisini dolarize etme çabalarını hızlandırdı. Şubat 2025 sonundan itibaren, ABD dolarıyla yapılan banka kartı işlemlerine izin verilecek. Milei, bu adımı Arjantinlilerin “dolar veya en uygun buldukları para birimiyle alım yapmalarına, satmalarına ve faturalandırmalarına olanak tanıma” olarak nitelendiriyor. Bu hamle, Arjantin Merkez Bankası’nı kapatma ve peso yerine ABD dolarını resmi para birimi olarak kullanma vaadinin bir devamı niteliğinde.
Ancak dolarizasyon önemli riskler taşıyor. Pesonun dolar ile değiştirilmesi, Arjantin’in para politikası egemenliğini elinden alacak ve makroekonomik şoklara yanıt verme kabiliyetini sınırlayacak. Para politikası üzerindeki kontrolün bırakılması, kriz dönemlerinde ekonomik kırılganlıkları daha da artırabilir. Arjantin, ABD dolarını benimseyerek, Arjantin para politikasını fiilen ABD Merkez Bankası, Fed’e devretmiş olacak. Ancak Fed’in öncelikleri Arjantin’in ekonomik ihtiyaçlarıyla uyumlu olmayabilir. Bu uyumsuzluk, eşitsizlikleri artırabilir, büyümeyi engelleyebilir ve ülkeyi ekonomik sorunlarla başa çıkmada yetersiz bırakabilir.
Bu geçiş, aynı zamanda önemli bir mali sıkılaştırma gerektirecek, çünkü Arjantin’in pesoyu tedavülden kaldırmak için yeterli dolar rezervi bulunmuyor. Dönüşüm için gereken rezervlerin büyüklüğü, kemer sıkma önlemlerine rağmen, önemli yükümlülükleri olan bir hükümet için tam dolarizasyonu gerçekçi kılmıyor.
Ayrıca, para politikası üzerindeki egemenliğin kaybı, özellikle ihracat sektöründe Arjantin’in rekabet gücüne zarar verebilir. Para birimini devalüe etme imkânı olmadığında, Arjantin küresel ölçekte daha az rekabetçi hale gelebilir. Euro Bölgesi krizi, bu konuda uyarıcı bir örnek sunuyor: Yunanistan ve İspanya gibi ülkeler, para birimlerini devalüe edememeleri veya bağımsız para politikaları uygulayamamaları nedeniyle uzun süren ekonomik durgunluklar ve yüksek işsizlikle karşı karşıya kaldı. Dolarizasyon benzer şekilde Arjantin’de de büyümeyi engelleyebilir ve dış finansal piyasalara bağımlılığı derinleştirebilir; kısa dönemde parasal istikrar sağlama uğruna, uzun vadeli ciddi ekonomik istikrara ciddi şekilde zarar verebilir.
Milei ve Erdoğan/Şimşek programlarını karşılaştırırsak
Javier Milei’nin ekonomi programı özellikle emeklilerin ve kamu çalışanlarının maaşlarını enflasyona ezdirilmesi anlamında Erdoğan/Şimşek’in programına benziyor. İki ülkedeki ekonomik gelişmelerin en büyük kaybedenleri arasında kamu çalışanları ve emekliler yer alıyor. Diğer yandan Mehmet Şimşek’in göreve gelmesiyle ekonomik büyümeye rağmen, devletin nihai tüketim harcamalarındaki reel artış durdu, hatta son açıklanan milli gelir verilerine göre hafif azaldı. Ancak Milei’nin politikalarına benzer büyüklükteki bir kemer sıkma politikasını ne Türkiye’deki devletin nihai tüketim harcamalarında; ne de devletin altyapı yatırımlarında gözlemliyoruz. Ayrıca kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri sektörü ve kamu istihdamı Mehmet Şimşek yönetimi göreve geldiğinden beri büyümeye devam etti. Bu anlamda Şimşek/Erdoğan’ın izlediği politikalar ortodoks özellikler taşısa da Milei’nin izlediği tarzda bir şok terapisi değil.
Erdoğan/Şimşek’in ekonomi programı bu yılki asgari ücret artışını enflasyonun hayli altında %30’da tuttu ve 2024’deki ara zammı atladı. Bu anlamda asgari ücret artışlarını enflasyonun epey altında bırakan Milei’nin programıyla örtüşüyor. Ancak Erdoğan/Şimşek de yerel seçimler nedeniyle 2024 başı asgari ücret artışını TÜİK ve İTO’nun tüketici enflasyonu artışının üzerinde tutmuştu.
Arjantin Pesosu’na benzer şekilde, Türk Lirası da son dönemde reel olarak oldukça değerlendi ve bu durum enflasyonla mücadele programlarının sürdürülebilirliği konusunda ciddi soru işaretleri oluşturuyor. Ancak Arjantin Pesosu’nun reel olarak değerlenmesi Türk Lirası’nın da oldukça üzerinde ve bu durum Arjantin’ndeki kur risklerin daha büyük olabileceğine işaret ediyor.
Sonuç
Javier Milei’nin şok terapi politikaları, dünya çapında liberaller ve liberteryenlerden önemli ölçüde övgü aldı. Bu kesimler, Milei’nin radikal yaklaşımının, Arjantin’in ekonomik yönetim sorunları tarihinden gerekli bir kopuş olduğunu iddia ediyor. Ancak, politikaları Arjantin’e ciddi sosyal ve ekonomik maliyetler getirdi ve kısa vadeli kazanımları baltaladı. Hükümet bütçe fazlası sağlamayı ve enflasyonu bir miktar düşürmeyi başarmış olsa da, bu sonuçlar kamu sektörü istihdamı, ücretler, emekli maaşları ve temel hizmetler pahasına elde edildi. Altyapı, eğitim ve araştırma fonlarındaki kesintiler, uzun vadeli büyümeyi tehdit ederken; yükselen yoksulluk ve işsizlik, kemer sıkma önlemlerinin insani bedelini gözler önüne seriyor. Emekliler ise bu durumdan en çok etkilenen kesim oldu.
Dahası Milei’nin dolarizasyon projesi, Arjantin’in ekonomik egemenliğini aşındırma ve ülkeyi dış şoklara karşı savunmasız bırakarak bağımsız para politikaları uygulama yeteneğini sınırlama riski taşıyor. Pesonun aşırı değerlenmesi, Arjantin’deki riskleri daha da artırıyor ve rekabet gücü ile uzun vadeli istikrarı tehdit ediyor. Sürdürülebilir bir çözüm sunmaktan uzak olan politikaları ile Milei, Arjantin’in geleceğiyle tehlikeli bir kumar oynuyor. Kısa vadeli makroekonomik hedefleri, halkın refahının önüne koyuyor.
Arjantin’ ve Milei örneği, önemli kemer sıkma önlemleri içeren neoliberal gündemleri savunan ortodoks ekonomistler için de soru işaretleri yaratmalı. Fiziksel altyapı, eğitim ve sağlık gibi kamu yatırımlarında büyük kesintiler öngören bir kemer sıkma planı, uzun vadeli verimlilik büyümesi üzerinde ciddi olumsuz sonuçlar doğurma potansiyeline sahip. Böyle bir stratejinin enflasyonu kontrol etmede kısa vadede küçük bir başarı sağladığı senaryoda bile, Arjantin’i bir asırdan fazla süredir içinde bulunduğu düşük ve istikrarsız büyüme rotasından uzaklaştırması pek olası değil.