Arife lafın tamamı söylenmez

Gelen mesaj ve yorumlardan anlıyorum ki değerli dostlarım sırasıyla siyah kuğu, Procrustes’in yatağı, karşılıklı bağımlılık, engel olma veya kolaylaştırma, ölü at ve son olarak da anne terliği konularında yazmamın arkasında bir şeyler olduğu hissine kapılmışlar. Bazıları ise son gelişmeleri ‘sen bunların olacağını anlatmaya çalışıyormuşsun’ şeklinde yorumlamışlar. 

Bir kere daha ifade etmek isterim ki yazılar ne görüyorsanız o kadardır. İmgelem, mecaz vb. kullanılmamaktadır 😉

Gelin bunları bir tarafa bırakalım. Bu gün tanıdık bir hikayeye odaklanalım. Ana fikir çok açık ve net. PARAMIZ YOK! Daha önce yaptığımız bazı hatalı yatırımlar sonucunda birikimlerimiz gitti. Evler, arsalar, altınlar, mücevherler satılarak borçlar kapatmaya çalıştık. Bir kaç işte birden çalışmak suretiyle gelir arttırmaya çalışırken ayı zamanda harcamaları kısmaya uğraştık. Dışarı çıkmadık, gezmedik, alışveriş yapmadık, eskileri giydik, evde yedik.

Tüm bunlar kısmen işe yaradı. Ancak tamamen düze de çıkamadık. Bankalar henüz ‘güvenilir’ olduğumuza tam karar vermediği için mevcut kredi limitlerimizi arttırmıyor. Hoş arttırsalar da bu oranlarla aldığımızı geri ödememiz imkansıza yakın zaten. 

Neresinden bakarsak bakalım ancak sağ kalıyoruz, yaşamıyoruz.

Gençlik yıllarımızı düşündüğümüzde önce ikinci el bir araba alırım, onun borcunu öderken kullanırım böylece hayattan keyif de alırım, sonra para biriktirir, üzerine koyar sıfır bir araba çekerim altıma, daha sonra birikimler, araba, banka kredisi ile orta halli bir ev alırım hayat böyle sürer gider şeklinde bir ümit zincirine sahip olduğumuzu fark ediyorum (Pek çoğumuz bunları gerçekleştirdik de).

Şimdi yeni mezun bir çiftin yukarıdakileri yapabilmesi için gerekli olan para miktarı çalışmakla biriktirilebilecek veya kredi çekilerek ödenebilecek büyüklükte değil. Eğer aileler varlıklı değilse böyle bir hayal maalesef yok. Bırakalım varlık edinmeyi, hayatının başında olan bir çiftin özellikle de metropollerde maaşları ile refah içinde bir hayat sürdürme ihtimalleri bile düşük (bu argümanı test etmek isteyenler ortalama ev kirası, elektrik, su, gaz, market, ulaşım, iletişim, ev eşyası borcu, araba taksiti vb. kalemlerin toplamını eve giren para ile karşılaştırsınlar). 

Yani gençlerin umudu, orta yaşlıların refahı, büyüklerin ise konforu yok.

Nasıl ki kan dolaşımında bir aksama olduğunda dokulara gerekli olan oksijen, besin, su iletilemiyor ve yavaşça ancak kesin biçimde çöküş başlıyorsa birey ve ailelere sağlıklı yaşayabilmeleri için gerekli olanlar sağlanamadığında da aynı sonucun elde edilmesi kaçınılmaz.

Paraya ihtiyacımız var, temel (lüks olmayan) tüketim mallarına, özellikle yiyecek ve hijyen ürünlere kolayca erişebilir olmaya ihtiyacımız var, güvende olmaya, geleceği düşünebilmeye ihtiyacımız var, arada sırada hesap ne kadar gelir acaba diye düşünmeden dışarı çıkabilmeye ihtiyacımız var, bir sorunumuz olduğunda hukuk sisteminin bizi hızlı ve etkin biçimde korumasına ihtiyacımız var. Kısacası temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasına, küçük miktarlarda da olsa umut ve mutluluğa ihtiyacımız var.

Tüm futbol kulüplerimiz yıllarca dışarıdan şok transferler yaparak yapısal eksiklikleri kapatmaya, taraftarların gözlerini boyamaya uğraştılar. Sonuç ortada. Alt yapı düzeltilmeden, sistemler doğru biçimde çalıştırılmadan kimin nerede oynadığının hiçbir önemi yok. Stratejik hatalar taktik kahramanlıklarla kapatılamaz zira.

Bu yazıda yer alan örnek ve olaylar tamamen hayal ürünüdür, gerçek değildir. Ne yazık ki bazılarının bundan haberi yoktur.

1972 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede Personel Yönetimi alanında yüksek lisans yaptı, akabinde Yeditepe Üniversitesi'nde İngilizce İşletme Doktora programını tamamladı. İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlarda 30 yılın üzerinde görev yaptı. Çalışmalarına danışman, akademisyen ve eğitmen olarak devam etmektedir.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search