Enflasyonda ‘baz etkisi’ kavramının ilk olarak ne zaman konuşulduğunu hatırlıyor musunuz? 2021 sonbaharındaki faiz indirimlerinin yol açtığı rekor düzeydeki yıllık enflasyonun tam da 2023 seçimleri öncesinde düşüşe geçeceği görülmeye başladığı zamanlarda gündeme gelmişti bu terim. İktidarın sözcüleri kötü günlerin geride kalmak üzere olduğunu, enflasyonun uygulanan politikalar sayesinde düşüşe geçeceğini iddia ederken, kimi uzmanlar da enflasyondaki olası düşüşün faiz politikasının gecikmeli olumlu etkisinden ziyade, işin aritmetiği gereği olacağını anlatmaya çalışıyordu.
2022 yılının başlarında ortaya çıkan yüksek fiyat endeksi değerleri yüksek bir baz oluşturacağı için, 2023’te yıllık enflasyonun inişe geçmesi doğaldı. Nitekim, 2021 yılının son aylarındaki endeks artışlarının hesap dışına çıkması ve 2022’ye ait TÜFE değerlerinin baz olarak kullanılmaya başlamasıyla birlikte, yıllık enflasyonda kaydadeğer bir düşüş yaşandı. Her ne kadar iktidarın başlangıçta umduğu boyutta olmasa da, bu düşüş seçim sonrasında işlerin daha da iyiye gideceğine dair söylemlerin daha inandırıcı olmasını sağladı.
Olumlu baz etkisi
Aşağıdaki grafikte, Ağutos 2022’de yüzde 80’e ulaşan yıllık enflasyonun, TÜFE’deki artışın devamına rağmen, olumlu bir baz etkisinin devreye girmesiyle Nisan 2023’te nasıl yüzde 44’e indiğini görüyoruz. Ağustos 2022’de yıllık enflasyon Ağustos 2021’in 564 endeks değerini baz alarak bulunurken, Nisan 2023’te yıllık enflasyon Nisan 2022’nin 905 endeks değerini baz alarak bulunuyor. Nisan 2023’ün baz dönemi olan Nisan 2022’de endeks değeri oldukça yüksek olduğu için, yıllık enflasyon (1300 – 905 ) ÷ 905 = 0.44, yani yüzde 44 olarak hesaplanıyor. Olumlu baz etkisiyle, önceki aylara nispeten düşük bir enflasyon değeri elde edilmiş oluyor.
Olumlu baz etkisinin enflasyon grafiğine nasıl yansıdığını daha detaylı görmek için TCMB’nin son enflasyon raporunda yer alan aşağıdaki grafiğe bakabiliriz. Kabaca 2023 yılının ilk yarısına karşılık gelen (1) numara ile işaretlenmiş olan dönemde yıllık enflasyonda kaydedeğer bir düşüş yaşanıyor. 2023’ün ikinci yarısında ise Türk Lirası’nın değer kaybının ve akaryakıt ürünlerindeki ÖTV artışı gibi seçim sonrasına ertelenmiş zamların devreye girmesiyle, yıllık enflasyonun tekrar yükseldiği bir döneme giriliyor. Şu an Merkez Bankası’nın ve çoğu uzmanın beklentisi, seçimden sonra uygulanmasına başlanan sıkı para politikasının fiyat artışlarını kısmen de olsa kontrol altına alması ve grafikte (2) numara ile işaretlenmiş olan 12 aylık dönemde (2024’ün ikinci yarısı ve 2025’in ilk yarısı) 2023’ün ilk yarısına benzer şekilde yıllık enflasyonda ciddi düşüşler yaşanması. 2023’ün yaz aylarındaki yüzde 10’a yaklaşan aylık enflasyon oranlarının hesap dışı kalacak, yani olumlu baz etkisinin tekrar devreye girecek olmasından dolayı, gerçekleşmesi çok da zor olmayan bir öngörü bu.
Yüksek fiyatlar ve yerel seçimler etkileyecek
Enflasyondaki genel resmin 2025’in ortasına kadar TCMB’nin bu grafiğinde olduğu gibi şekillenmesi muhtemel. Ancak, beklentilerden daha yüksek seyreden petrol ve gıda fiyatları ve yaklaşan yerel seçimler enflasyonla mücadeleye sekte vuracak gibi görünüyor. Olumlu baz etkisinin görüleceği, Merkez Bankası’nın “kontrol ufku” olarak adlandırdığı dönemin sonrasında ise 2018-2023 dönemindeki sıradışı ekonomi politikalarının benzerlerinin hayata geçirilmesi söz konusu olabilir. Bu durumda enflasyon ve diğer ekonomik göstergeler yine hiç umulmadık yerlere gidebilir. İşte o zaman, üçüncü bir baz etkisi dönemini de içeren grafikleri görmeye başlayabiliriz.
1973 İstanbul doğumlu olan Prof. Dr. Cem Başlevent, ekonomi alanındaki yüksek lisans ve doktora derecelerini Boğaziçi Üniversitesi'nde almıştır. 2000-2023 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde çalışan Başlevent, halen İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmaları bireylerin işgücüne katılımı, politik tercihleri, yaşam memnuniyeti gibi konuları kapsamaktadır.