Finansal Piyasalar Uzmanı İris Cibre, ekonomi gündemine ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Cibre yazısında, enflasyonun kaynağının değil, sonucu olan ücretlerin baskılanmaya başladığına dikkat çekerken “Halbuki harcayan onlar değildi. Gelir adaleti iyice bozuldu. Emekli olmak eziyete döndü” ifadelerini kullandı.
Finansal Piyasalar Uzmanı İris Cibre, ekonomi gündemindeki son gelişmeler hakkında önemli bir yazı kaleme aldı. ‘Doğru zamanda yanlış kişinin Merkez Bankası Başkanı olduğuna’ dikkat çeken Cibre, şu ifadeleri kullandı:
Zaman dediğimiz şey ölçülebilen bir dönemi ifade eder.
Ama, aslında çok daha karmaşıktır.
Mesela, özlemle birini beklediğinizde geçmek bilmez.
Yetişmek istediğinizde ise su gibi akar, dakikalar saniyelere dönüşür.
Doğru zamanlama deriz!
Yanlış zamanda yaptığınız doğru iş, sonuç vermez.
Doğru zamanda yaptığınız eksik iş, harika sonuçlar doğurabilir mesela.
Doğru zamanda doğru insanlarla karşılaşmak isteriz.
Zaman aslında en değerli varlığımızdır. Akıp giderken, hayatımızın cüzdanından harcarız. Boşa saçılmış para gibidir, başarı, üretkenlik, fayda üretmeyen zamanla geçen hayatlar.
Seçim sonrası yüzde 38 ile devralınan enflasyon 9 ayda yüzde 68’e çıktı
Tam 20 ay oldu, yeni ekonomi yönetimi göreve başlayalı.
Doğru zamanda geldiler göreve; bildiğiniz ekonomik krize 1 var…
Ama, yanlış zamanlamalar yaptılar, doğru işi boğarcasına.
Gelir gelmez, kur atağı yaşandı. 2 ayda enflasyon 19,5% arttı. Yanlış zamanda, doğru iş yapıp, kuru serbest bırakmışlardı.
Doğru zamanda, yanlış insan Merkez Bankası Başkanı oldu. İşi ile ilgileneceğine, siyasete göz kırpmakla meşguldü, faizi yavaş yükseltti.
Bu süreçte, umutla bekleyen vatandaşın, umudu kırılmaya, enflasyon beklentileri bozulmaya başladı.
Sonra, yanlış zamanda doğru Merkez Bankası ekibi göreve başladı.
Hızla faizler yükseltildi, sadeleşme adımları atılmaya başlandı.
Fakat, asıl sıkılaşma yerel seçim sonrası başlayacak cümlesi kurulmuştu bir defa. Zaman geçmek bilmedi.
Genel seçim sonrası %38 ile devir alınan enflasyon, 9 ayda %68’e yükseldi.
Bu konuda, krediyi vermek gerek. Maliye Bakanı TÜİK başkanı ile görüşmedi bile. Düşük ölçümlerden memnun değildi, bunun düzeltilmesini istedi. Dolayısıyla, %38 enflasyonun baz alınmaması gerekir. Fakat, o sırada enflasyon %50 olsaydı, o zaman %90’a yükselecekti…
Lafı uzatmayayım, zaman değerli…
Bugüne geldiğimizde, birçok konunun düzeltildiğini görüyoruz. Rezervler, cari açık, dış ticaret açığı.
Tahmin ve doğal beklentimiz, sıkılaşma ile beraber piyasa yavaşlayacak, işsizlik artacak, yavaşlayan ekonomi ile beraber enflasyon da düşecekti.
Beklentimiz gerçekleşmedi. Eksikler, yanlış zamanda karşımıza çıktı doğrusu…
Neydi o eksikler, neden başaramıyoruz 20 ay geçmesine rağmen?
Öyle bir zenginleşme yaratıldı ki, ekonomideki yavaşlamadan etkilenmiyor. Harcama tam gaz devam. Tüketim malı ithalatı arttıkça artıyor.
Bu zenginleşme ancak vergilendirme ile törpülenebilirdi. Mehmet Şimşek, teklif getirdikçe, siyaset mecliste reddetti. Uçları kendilerine dokunuyordu zaar.
Faizi son zamanların en yüksek seviyesine getirdiler. Yavaşlamasını beklediğimiz sistem, Hazinenin harcamaları sayesinde ayakta dimdik kalırken, KOBİ’ler çökmeye başladı. İmalat sektörü krediye ulaşamadığı ya da maliyetini karşılayamadığı için, konkordato üzeri konkordato ilanına başladı.
Alım gücünüzü artırma sözü verdik, 20 ay oldu yapamadık
Enflasyonun kaynağı değil, sonucu olan ücretler baskılanmaya başladı. Halbuki harcayan onlar değildi. Gelir adaleti iyice bozuldu. Emekli olmak eziyete döndü.
Gelir adaletini düzeltmenin bir yolu ise yine yüksek gelir grubunun vergilendirilmesiydi, tersine dolaylı vergilerin oranı %66’ya yükseldi.
Eh, elimizde ne kaldı?
Yüksek dolaylı vergiler, sıradan vatandaşın yarısı kadar vergi ödeyen şirketler, yüksek reel faiz, bitmek üzere olan KOBİ’ler ve %50 enflasyonda %30 zam almış ücretliler.
Tüm bu eksik, geç kalmış, yavaş ilerlemiş politikaların etkisini bugün görüyoruz.
Evet, %5 Ocak ayı enflasyonu mevsimseldi, Merkez Bankası’nın beklentisiydi, patikaya uygundu vs. de bunu maaşı %30 artmış ve ilk ayda %5 alım gücünü yitirmiş, ikinci ayda da %4’ünü yitirecek olan ücretliye, emekliye anlatın kardeşim.
Zaman, onlar için geçmek bilmiyor.
“Alım gücünüzü artırma sözü verdik, 20 ay oldu yapamadık” deyin.
Geri kalanlar için mi? Zaman hızla geçiyor, yetişmemiz gerek, geç kalıyoruz, saatler saniyeye dönüştü.
Zamanı durduramazsınız beyler, bayanlar! Yanlış zamanda doğru iş de fayda etmez olur. Neyse şu tasarruf modeliniz, gelir adaletini düzelteceğini söylediğiniz reformlarınızı, yapın artık.
Çünkü zaman hem çok yavaş hem de çok hızlı…
Yazının linki için: https://gazetevar.com/zamani-durduramazsiniz-beyler-bayanlar/