Tasarruftan günü kurtarmaya savrulan “Kripto” tüketici 

Prof. Dr. Adem Yavuz Elveren – Cihan Bozkuş

Sosyal medya gençlere daha kariyerlerinin başında gelirinin belli bir oranını “kenara ayırmalarını” söyleyen öğütlerle dolu. Bu tavsiyeleri yıllar önce dede ve ninelerimizin çiftçilikten memuriyete adım atan anne ve babalarımıza yaptığı tavsiyelerden ayıran en önemli faktör ise teknoloji. Teknolojinin de katkısıyla çeşitlenen yatırım araçları, Türk ekonomisinin kendine has gerçeklerinin de etkisiyle çok farklı şekiller almaya başladı.

Bir uygulama (APP) üzerinden ABD borsasından kripto piyasasına kadar birçok yerde yatırım yapabiliyor olmak, geleneksel yatırım araçlarıyla rekabet etmenin de ötesine geçti. Artık birçok “yatırımcı”, gerçekten düşük meblağlarla ve bazen mütevazı kredi işlemleriyle farklı yatırım araçlarını kullanıyor. Burada amaç uzun vadeli bir yatırım yapmanın ve “al – unut” tekniği ile gelecekte güzel bir hayata kavuşmanın yollarını aramanın çok ötesine geçip doğrudan hane ekonomisi için finansman yaratmaya evriliyor.

Birçok teknolojik dönüşümde gördüğümüz gibi zaman geçtikçe başlarda “şüpheci” olarak tanımlanacak kitleler de bu alışkanlıkları kazanırken, bu tür yatırımların öncüsü niteliğinde olacak “trend belirleyiciler” çok daha farklı yatırım araçlarını keşfediyorlar.

Bu yazıda hem Türkiye’de para biriktirme konusundaki yaklaşımlarımızı inceleyeceğiz hem farklı yatırım araçları hakkında tüketici değerlendirmelerini ele alacağız.

Özellikle kredi kartının yaygınlaşması ve farklı ekonomik faktörler para biriktirmenin cazibesini azaltıyor. TGI verilerine göre “İstediğim bir şey varsa almak için para biriktiririm” ifadesine katılma oranı son 20 senede 10 puanlık bir düşüşle %50 seviyesine geriledi.

Kaynak: TGI 2024

Coğrafya bu noktada çok da belirleyici değil. 

  • Üç büyük ilde para biriktirme oranı %52 iken, 3 büyük il dışındaki bölgelerde bu oran %49 seviyelerinde.

Eğitim durumu, birikim konusunda biraz daha belirleyici bir unsur olarak dikkat çekse de çok ciddi bir fark yok. Lise ve üniversite mezunu tüketiciler %53’lük bir para biriktirme oranına sahipken, ilköğretim veya daha düşük seviyede eğitime sahip olanlarda bu oran %46’ya geriliyor.

Elbette tüketicilere de çok haksızlık etmemeli. TÜİK verilerine göre “Mevcut Durumun Tasarruf Etmek İçin Uygunluğu” endeks skoru 2012 seviyelerine ancak 2024 sonu itibariyle dönebiliyor. Bir başka deyişle, aşağıdaki grafik bize tüketicilerin tasarruf etme eğilimlernin son 10 yılda ciddi hasar aldığını ve toparlanma sürecinin daha da uzayacağını gösteriyor. 

TÜİK veri tabanlarına aşina olmayanlar için belirtmek gerekir ki güven endeksleri ve alt endeksler 200 üzerinden puanlanır ve 100’ün altındaki skorlar olumsuz bir durumu yansıtır. 200 puan en olumlu 0 puan ise en olumsuz durumu yansıtır.

Kaynak: TÜİK Tüketici Güven Endeksi – Ocak 2025. Her yıl için, Aralık ayı itibariyle raporlanan skorlar mevsim etkisinden arındırılmadan verilmiştir.

Ufak bir detayı atlamayalım. TÜİK’in yayınladığı Tüketici Güven Endeksi’ne göre “Gelecek 12 aylık dönemde tasarruf etme ihtimali” endeks skoru 40 gibi çok daha bile düşük bir seviye. Bir başka deyişle, tüketicimiz bize bu mevcut dönemin tasarruf etmek için zor olduğunu ama önümüzdeki yıl bu ihtimalin daha da zayıflayacağını söylüyor.

Tüketicilerin tasarruf yapma ve para biriktirme davranışlarının önündeki en önemli engellerden biri de fiyat artış beklentileridir. Fiyatların hızla artacağını bekleyen tüketiciler doğal olarak satın alma davranışını öne çekerler ve zamlardan etkilenmeden alışveriş yapmak isterler.

TÜİK’in “Geçmiş 12 Aylık Döneme Göre Gelecek 12 Aylık Dönemde Tüketici Fiyatlarının Değişimine İlişkin Beklenti Endeksi” bu konuda net bir tablo sunuyor. Endeksteki düşüşlerin “fiyat artışı konusunda beklentinin güçlenmesi” olarak yorumlandığı bu gösterge özellikle 2021 sonrası dönemde tüketicinin fiyat artış beklentisinin zirveye çıktığını gösteriyor. Düşmeye devam eden endeks skorunun 53’e gerilemesi net bir mesaj veriyor: Tasarruf etmek ve para biriktirmek zorlaşıyor. 

Kaynak: TÜİK Tüketici Güven Endeksi – Ocak 2025. Her yıl için, Aralık ayı itibariyle raporlanan skorlar mevsim etkisinden arındırılmadan verilmiştir.

Aynı dönemde tüketim amacıyla borçlanma beklentisini gösteren endeks de 60 seviyesine gelerek son yılların zirvesini görmüş oluyor. Yani tüketicilerin alıştığı tüketim seviyelerini koruması için daha fazla krediye ihtiyaç duyacağı açıkça görülüyor. Sonuç olarak tüketiciler fiyatlarına artacağından emin olduğu için, bırakın tasarruf etmeyi ve yatırımlar için kaynak ayırmayı, borçlanarak satın alma yapmaya daha da öncelik veriyorlar.

Kaynak: TÜİK Tüketici Güven Endeksi – Ocak 2025. Her yıl için, Aralık ayı itibariyle raporlanan skorlar mevsim etkisinden arındırılmadan verilmiştir.

Tüketim, tasarruf ve borçlanma üçgeninde tüketicinin aldığı konumu açıklamaya çalıştık. Şimdi bu durumun teknoloji parametresine bakabiliriz. Yatırım dünyamızda uzun zamandır kripto paralar da var. Her ne kadar bu yeni ve alternatif yatırım araçları son zamanlarda çok popüler olsa ve dijital dünyada çok ses getirse de, henüz Türkiye’de potansiyelini gerçekleştirmiş sayılmaz. Yine TGI verilerine göre insanların sadece %14’ü döviz veya altın yerine kripto para birimlerini tercih edeceğini söylüyor. 

Herkesin ilk aklına gelen şey kripto paraların öyle ya da böyle genç kitlelerin alışkanlık setine girmiş bir parametre olmasıdır muhtemelen. Öte yandan aşağıdaki tablodada gördüğünüz gibi yaş faktörü kripto para yaklaşımını çok değiştirmiyor.

Kaynak: TGI 2024

Kadınların geleneksel yatırım araçlarındansa kripto paralara erkeklerden biraz daha az güvendiğini söyleyebiliriz. Kadınların kripto para tercihi %12 seviyesindeyken, erkeklerde bu oran %17 seviyesine çıkıyor. 

Tüketici tercihlerini etkileyen faktörler üzerine uzun yıllardır gerçekleştirdiğimiz etnografik araştırmalar, kripto para yaklaşımları ile ilgili ilginç bulgular sunmakta. İnsanların zorlu ekonomik koşullar karşısında kısa vadeli kazançlar sağlamak ve bu şekilde ev ekonomisine katkı sağlayıp azalan tüketim kaynaklarının etkisini asgariye indirmek için kripto paraları tercih etmesi, nadir rastlanan istisnai bir durum olmaktan gitgide uzaklaşıyor. TGI verileri bu noktada tezimizi güçlendirecek içgörüler sunabiliyor. “Kısa zamanda çok para kazanmak için kripto para yatırımını tercih ederim” ifadesine katılma oranı %23. Üstelik 2023’deki %15’lik bir seviyeden bu noktaya geldiğimizi de belirtmek gerekir. Bu oran Z kuşağında (18-24 yaş grubu) %28’e kadar çıkıyor.

Kripto ekosisteminin önündeki en büyük bariyer, bu ekosistemdeki aracı kurumların güvenilirlik seviyesi olarak kendini gösteriyor. Çünkü “Kripto para borsalarına güven duyuyorum” ifadesine katılma oranı henüz %8 seviyelerinde. Bu noktada hem aracı kurumların markalaşma çabalarının hem resmi regulasyon sistemlerinin etkisini göstermesiyle iyileşme bekleyebiliriz. 

Özetle yatırım amacıyla para biriktirmek gitgide zorlaştığı gibi, tüketimi finansa etmek için borçlanma eğilimi artıyor. Çok büyük bir teknolojik devrim olarak gördüğümüz Blokzincir devrimi ve kripto yatırım araçları, maalesef gayet zorlu bir hal alan “geçim derdini” finanse etmek ve sürdürülebilir kılmak için çok kısa vadede kazanç sağlayacak farklı araçlara dönüşüyor. Bir başka deyişle hem siyasi hem ticari anlamda farklı bir dünyaya evrilmemizi sağlayacak olan teknolojileri kısa vadede mucize beklediğimiz bahis / şans oyunlarına indirgiyoruz. 

Yazarlar hakkında

Prof. Dr. Adem Yavuz Elveren

İktisat doktora derecesini 2008’de Utah Üniversitesi’nden aldı. Araştırmalarını feminist iktisat ve savunma iktisadı alanlarında sürdürüyor. Saniye Dedeoğlu ile Gender and Society in Turkey: The Impact of Neo-Liberal Policies, Political Islam and EU Accession (IB Tauris, 2012), Türkiye’de Refah Devleti ve Kadın (İletişim Yayınları, 2012) ve 2000’ler Türkiye’sinde Sosyal Politika ve Toplumsal Cinsiyet (İmge Kitabevi Yayınları, 2015) kitaplarını derledi. Brain Drain and Gender Inequality in Turkey (Palgrave Pivot, 2018), The Economics of Military Spending A Marxist Perspective (Routledge, 2019) ve Askerî Harcamalar ve Ekonomi (İletişim Yayınları 2021) kitaplarını yazdı. Fitchburg State Üniversitesi (ABD) İktisat, Tarih ve Siyaset Bilimi Bölümü’nde öğretim üyesidir.

Cihan Bozkuş

2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji ile Siyaset Bilimi bölümlerinden mezun olup, 2009’da da iktisadi kalkınmanın sosyo-kültürel alt yapısını çalıştığı yüksek lisans programını University of Utah’da tamamladı. Utah’daki Allegiance firmasındaki araştırmacılık görevinden sonra 2010’da Türkiye’ye dönerek Türkiye’nin en büyük yerli araştırma şirketlerinden biri olan Akademetre’nin Kantitatif Araştırmalar Departmanı’nı yönetti. 2013’te Vestel’in Pazar Araştırma Departmanı’nı kurma görevini üstlendi. 2017’de Pazar Araştırma, Veri Bilimi ve Vestel Perakende Akademisi’ni bir çatı altında toplayan Stratejik Analiz ve Perakende Eğitim Departmanı’nın yönetimini devralan Cihan Bozkuş, 2021’den bu yana Fransız medya ajansı Publicis Groupe’da Veri & İçgörü Grup Direktörü olarak çalışıyor. 2016 yılından beri çeşitli platformlarda ve üniversitelerde eğitimler veren Cihan Bozkuş, kazanan kurumsal yapılar kurmanın 2 ana şartı olduğuna inanıyor: Yetkinlik ve Etkinlik Günümüzün hızla değişen koşullarında belirsizlikle mücadele etmek için Veriye Dayalı Karar Verme Kültürel Değişim Programı’nı tasarlayan Cihan Bozkuş, bu dönüşümü gerçekleştirmek için Yetkinlik ve Etkinlik konularında eğitim, mentorluk ve danışmanlık hizmetleri veriyor.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search