Bu hafta hem yurtdışı gelişmeler hem de yurtiçi gelişmeler piyasalarda volatiliteyi oldukça artıracak gibi görünüyor. Haftaya Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla başlarken haftanın sonuna doğru hem TCMB faiz kararı hem de Moody’s not kararı gelecek. Kısaca bunların piyasalar üzerindeki etkilerine bakalım.
Trump’ın başkanlığı global piyasalar için hem iyi hem kötü yansıyabilir. Kendi başarısı gibi göstermek istediği İsrail-Gazze savaşında ateşkes haberinin geçen hafta özellikle global piyasaları nasıl olumlu etkilediğini gördük. Bunun üzerine bir de Rusya-Ukrayna savaşını bitirirse piyasalardaki olumlu etkileri daha net görürüz.
Ancak Trump’la alakalı şunu söylemek lazım. Genişlemeci politikalar yürüteceğiyle birlikte taahhüt ettiği kademeli gümrük vergisi artışlarının enflasyonu yükseltmesi ihtimali var. Zaten bu beklenti ile tahvil faizleri iyi yükseldi. Ayrıca Rusya’yı sıkıştırarak Rus petrolünün tüketicilere ulaşmasını engelleme çabası var. Bir taraftan parasıyla Grönland’ı alabilir miyim diye düşünürken, Danimarka ve Avrupa ile atışıyor. Diğer taraftan da bir gözü Panama kanalında.
Çin’le yaşanabilecek gerginliğe hiç girmiyorum bile. Göreve başlamadan bilinmezliği bu kadar fazla bir lider yakın zamanda hatırlamıyorum. Bu gelişmelerin hangisi baskın çıkarsa global piyasalarda o yönde etkisini göreceğiz.
Gelelim perşembe günkü TCMB faiz kararına. TC Lira’da Cem Başlevent hocam pazar günkü yazısında piyasanın beklentisi olan 250 baz puanlık indirim ihtimalini gerekçeleri ile değerlendirmiş. Bu nedenle çok uzatmayayım. Kısaca şunu söyleyebilirim.
TCMB’nın ve başkanı Fatih Karahan’ın son dönemdeki söylemlerinin yumuşadığını, önümüzdeki dönemle ilgili çeşitli sunumlarda ekonomik risklerden çok bahsetmediğini görüyoruz. Bu da piyasayı faiz indirimine hazırladığının bir göstergesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, NAS politikalarının devamı niteliğinde faizler indikçe enflasyonun da ineceği söylemleri bir diğer argüman.
Ben de 23 Ocakta 250 bp bir faiz indirimi bekliyorum. Ancak baz etkisi ile düşmeye devam edecek enflasyon beklentisi nedeniyle ve şubat ayında PPK toplantısı olmaması sebebiyle 500 bp kadar indirim gelirse şaşırmam.
Peki bu gelişmeler Borsa İstanbul’u nasıl etkiler?
Geçtiğimiz hafta yeterli olmasa da hem hacim artışı hem de 10 bin psikolojik seviyesinin hemen altında bir kapanış gördük. Önümüzdeki dönem için faiz indirimleriyle faizden kaçan paranın dövizde de hareket olmaması nedeniyle Borsa İstanbul’a gelebileceği, sadece bu ay değerlendirmesi beklenen 2 kredi derecelendirme kuruluşunun not artırabileceği ihtimali önümüzde duruyor.
Belirttiğim sebeplerle bu hafta 10 bin seviyesinin kırıldığını görüp ve 10.200-10.400 aralığını test edebileceğimizi düşünüyorum.
Pamukkale Üniversitesi İİBF İşletme bölümünden 2001 yılında mezun oldu. 20 yılı aşan iş hayatında aralıksız olarak çeşitli aracı kurumlarda müşteri temsilcisi, yatırım uzmanı ve kıdemli yatırım uzmanı olarak çalıştı. Son 11 yıldır Osmanlı Yatırım'da Finansal Ürünler Danışmanı olarak görev yapmaktadır. Bazı ekonomi televizyonları ve YouTube kanallarına konuk olarak finans piyasaları ve borsa ile ilgili görüşlerini paylaşmaktadır.
