Sağlık çalışanları, Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı protestolarını sürdürüyor. Aile hekimleri, bugünden itibaren ülke genelinde 5 günlük iş bırakma kararı aldı. Hekimler tarafından gerçekleştirilen iş bırakma eylemini TCLira’ya değerlendiren Türk Tabipler Birliği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ali kanatlı, “Biz Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan bu yeni yönetmeliği ucube bir yönetmelik olarak nitelendiriyoruz. Bu yasaya Türkiye’nin gerçeğiyle hiç uyuşmayan, bağdaşmayan yeni yeni maddeler de eklediler. Biz bunların hepsinin gelecekte halk sağlığına ciddi bir şekilde olumsuzlukla döneceğini öngörüyoruz” diye konuştu.
TCLira.com Özel/Kemal Arda Ayvalıoğlu
Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne tepki olarak kasım ve aralıkta iş bırakma eylemleri gerçekleştiren aile hekimliği çalışanları, bugün üçüncü eylemlerine başladı. Aile Hekimleri Yönetmeliği’nin iptali için üçüncü kez düzenlenen iş bırakma eylemi, 10 Ocak’a kadar devam edecek. Türk Tabipler Birliği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ali Kanatlı yönetmelik ve iş bırakma eylemi hakkında TCLira’ya açıklamalarda bulundu.
Hekimlik onuru olarak gördüğümüz reçetemize müdahale etmelerine karşıyız
Yeni yönetmeliğe tepki gösteren Dr. Ali Kanatlı, “Yönetmelik hem hekim, aile sağlık çalışanı ve ebe hemşirelere yönelik, hem de halkın sağlık hakkına yönelik çelişkiler barındırıyor. Biz bunları daha önce kasım ayında üç günlük grevle, aralık ayında da beş günlük grevle anlatmaya çalıştık. Taleplerimiz ve sıkıntılarımızı Belirten basın açıklamalarıyla da bakanlığa bildirdik fakat Sağlık Bakanlığı’nın sahada hiç iş yapmamış, sahayı hiç gezmemiş bürokratları oturdukları yerden bu yönetmeliği Türkiye’nin gerçeğiyle hiç uyuşmayan, bağdaşmayan yeni yeni maddeler de eklediler. Biz bunların hepsinin gelecekte halk sağlığına ciddi bir şekilde olumsuzlukla döneceğini, hekimlerin, ebe ve hemşirelerin çalışma güvenliğini, iş barışını bozacağını, sözleşme feshine kadar gidebilecek maddelerin olduğunu ve bunlara karşı çıktığımızı söylüyoruz. Ayrıca hekim onuruna müdahale olarak gördüğümüz reçetemize müdahale etmelerine de karşıyız. Bazı ilaçlarımızın yazılmasına ve yazılmamasına yönelik bir değerlendirme yapacaklarmış, biz bunu aldığımız eğitim ve hastanın o andaki ihtiyacına göre düzenleriz. Buna müdahale yapılıyor. Buna da karşıyız. Aynı zamanda yine ülke gerçekliğiyle bağdaşmayan 6 ayda gelmeyen hastanın bize ücret kesintisi olarak yansıması maddesi var. Buna da tepkiliyiz” şeklinde konuştu.
“Merdiven altı işlemlerin yaygınlaşmasına sebep olacak”
“Yönetmeliğin başka bir maddesinde hastalar bizim dışımızda hastaneye giderse yine bizim ücretlerimizde bir kesilme yaşanacak“ diyen Kanatlı, “Biz bunların hepsine karşıyız. Bunların yanı sıra, mesai dışı hacamat, sülük gibi işlemlerin ASM’lerde ücretli bir şekilde yapılabilmesi gibi madde daha getirdiler. Bu, merdiven altı yapılan işlemlerin halk nezdinde iyi görünmesi sağlayacak bir madde ve bu işlemlerin yaygınlaşmasına sebep olacak. Hastaların ölüme kadar varan birçok yan etkileri bulunmakta. İkinci bir durum ise raporların ücretli hale getirilmesidir. Bu da bir basamaktır. Koruyucu hekimliğin zaman içinde ücretli hale getirilmesinin ilk adımıdır. Biz bunu daha önce sağlıkta dönüşüm programı kapsamında özelleştirmelerde gördük. Özel hastanelerin teşvik edilmesinde geldiğimiz durum ortadadır. Özel hastaneler taşeronlaştı ve bebek ölümleri ortaya çıktı. Bunu da birinci basamağa yaymaya çalışıyorlar. Biz bunun geleceğini görüyoruz. Özel ve tamamlayıcı sigorta sistemleri devreye girecek, bununla birlikte insanların sağlık hizmetine erişimi zorlaşacak” ifadelerini kullandı.
E-Nabız verilerimiz daha önce Katar’a satılmıştı, bu veriler şimdi özel sigorta sistemlerine satılacak
Kanatlı, “Biz 20 yıl önce de öngördüğümüz olayları şu anda birinci basamakta görüyoruz. Koruyucu hekimlik bizim ülke şartlarına göre ücretli olamaz, koruyucu hekimliğin ücretsiz olması gerekiyor. Bakanlık uygulanamayacak adımlarla geliyor. Bizim yaptığımız uygulamalarla bakanlığın yaptıkları arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Biz bu takiplerimizi hastalarımızın tüm bilgilerini kendi sistemlerimize koyarak gerçekleştiriyoruz. Bakanlığın bizden istediği bunları bakanlıkla paylaşmamızdır. Bakanlık da bunları özel sigorta şirketleriyle paylaşacak. Bu verileri onlara bir şekilde satacak.Biz hastanın boyunu, tansiyonunu göbek çapını, yağ durumunu, kolesterolünü, üç aylık şekerini kendi sistemlerimizde zaten tutuyoruz ama bakanlık onların sistemlerine tane tane girip paylaşmamızı istiyor ve onlarla paylaştığımız bu veriler üzerinden bize ekstra ücret vermeyi düşünüyorlar, biz bunu kabul etmiyoruz. ‘Alın ücretiniz size kalsın’ diyoruz ve bu verileri paylaşmak istemiyoruz. E-Nabız verilerimiz daha önce Katar’a satılmıştı, şimdi bu veriler de özel sigorta sistemlerine satılacak. İleride sağlık özelleştirildiği zaman hepimizin verileri sigorta şirketlerinin elinde olduğu zaman, sizin verilerinize göre sigorta primi hazırlayacaklar” dedi.