E-ticaretin yükselişiyle birlikte, dijital ticaret dünyasında önemli bir dönüm noktasına yaklaşıyoruz: Türkiye, 2025 itibarıyla yürürlüğe girecek stopaj kesintisi düzenlemesiyle e-ticaret gelirlerini daha şeffaf ve kayıtlı bir yapıya kavuşturmayı hedefliyor. Küresel ticaretin %20’sini oluşturan bu dev sektör, yeni vergi politikalarıyla hem büyüme hem de sürdürülebilirlik açısından kritik bir sınav verecek. Ancak, bu değişim yalnızca devlet gelirlerini artırmakla kalmayacak, satıcıların nakit akışından tüketici fiyatlarına kadar geniş bir yelpazede etkiler yaratacak.
Dijital dönüşümün hız kazandığı son yıllarda, e-ticaret yalnızca bir alışveriş yöntemi olmaktan çıkıp, küresel ekonomik sistemin temel yapı taşlarından biri haline geldi. Dünya genelinde, ticaret hacminin önemli bir kısmını oluşturan bu sektör, ekonomilerin yönünü belirleyen bir güç olarak karşımıza çıkıyor. 2023 yılı itibarıyla, küresel ticaret hacmi 31 trilyon doları bulurken, e-ticaretin bu toplamdan aldığı pay 6 trilyon doları aştı. Bu, dünya ticaretinin yaklaşık beşte birine denk geliyor.
Türkiye’de de benzer bir tablo görülmekte. 2023 yılı toplam ticaret hacmi 9,1 trilyon TL’ye ulaşmışken, e-ticaret bunun 1,85 trilyon TL’sini oluşturdu. Yani ülkemizdeki ticaretin %20’den fazlası artık internet üzerinden gerçekleşiyor. Öngörüler, bu büyümenin hız kesmeyeceğini ve 2025 itibarıyla e-ticaret hacminin 3,5 trilyon TL’ye çıkacağını gösteriyor. İşlem sayıları da aynı doğrultuda artarak bu yılın sonunda 6,5 milyar seviyesini geçecek gibi görünüyor.
Vergisel düzenlemeler: E-ticarette yeni dönemin kapıları açılıyor
Hızla büyüyen bu sektör, devletlerin gözünden kaçmıyor. Vergi tabanını genişletmek ve kayıt dışı ekonomiyi kontrol altına almak amacıyla, Türkiye de önemli bir adım attı. 2025 yılında uygulamaya konulacak olan kaynakta stopaj kesintisi düzenlemesi, bu adımların başında geliyor. Ağustos ayında yürürlüğe giren 7524 sayılı Kanun’la birlikte, e-ticaret platformları üzerinden yapılan ödemelerde stopaj kesintisi zorunluluğu getirildi.
Bu düzenlemeyle, gelir vergisi mükellefi olan satıcılardan %25, kurumlar vergisi mükellefi olanlardan ise %15 oranında kesinti yapılması öngörülüyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı Kararı ile bu oranlarda değişiklik yapılabileceği ihtimali de masada.
Türkiye ekonomisi, yetkililere göre büyürken, bir yandan da alınan kararlar kafa karışıklığı yaratıyor. Bir tarafta küresel ölçekte ticaretin hızla dijitalleşmesi ve bu devrimin ekonomilere sağladığı faydalar konuşulurken, bizde ise aynı fırsatlar neredeyse görmezden geliniyor. Türkiye’nin küresel ticaretin dinamiklerine uyum sağlaması, daha önce hiç olmadığı kadar önemli hale gelmişken, bu yolu tıkayan ekonomik engeller, hem girişimcilerin hem de küçük işletmelerin yolunu zorluyor. Bu engellerin başında ise sektörel vergiler ve kotalar var: Paslanmaz çelik vergisi, altın kotası gibi örnekler, Türkiye’nin küresel ticaret sahasında tam anlamıyla yer almasını engelliyor. Aynı şekilde, e-ticaret sektörünün büyümesini engelleyen düzenlemeler de dijital devrimin hızını kesiyor.
Şimdi ise e-ticaret sektörü için yeni bir sınav başlıyor. 2025 itibarıyla devreye girecek stopaj kesintisi, Türkiye’nin dijital ticaret dünyasında önemli bir dönüm noktası olacak. Bu yeni düzenleme, bir taraftan vergi kayıplarını engellemeyi ve şeffaflık sağlamayı hedeflese de diğer taraftan dijital devrimin hızını kesecek ve küçük işletmeleri zor durumda bırakacak. Bu vergi düzenlemesi, e-ticaretin önündeki en büyük engellerden biri haline gelebilir. Çünkü, yüksek stopaj oranları, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin nakit akışını zorlaştıracak ve finansal dengeyi bozacak. İşletmeler, bu vergi yüküyle baş edebilmek için maliyetleri artırma yoluna gidebilir, bu da nihayetinde tüketiciye yansıyacak ve fiyat artışlarına neden olacaktır. Bu durumda, Türkiye’nin dijitalleşmeye ayak uydurabilmesi daha da zorlaşacak.
E-ticaret, dünya genelinde hızla büyüyen bir sektördür. Ancak, Türkiye’deki e-ticaret platformlarının ve satıcılarının karşılaştığı vergi düzenlemeleri, bu büyümeyi engelleyebilir. Yeni düzenleme, sadece büyük platformları değil, küçük işletmeleri de zorlayacak. Özellikle vergi oranlarının yüksek olması, küçük işletmelerin bu düzenlemeye uyum sağlamakta zorlanmasına yol açabilir. Yüksek vergi yükü, bu işletmeleri ya piyasadan çekilmeye ya da daha büyük işletmelere karşı daha az rekabetçi hale gelmeye zorlayacaktır. Türkiye’nin dijital sektördeki bu büyüme fırsatını kaybetmesi, uzun vadede ekonomik büyüme ve istihdam yaratma potansiyelini olumsuz etkileyebilir.
Stopaj düzenlemesinin diğer bir olumsuz etkisi ise vergi tahsilatında yaşanacak zorluklar olacak. Yeni düzenleme, platformların vergi tahsilatını kendi üzerlerine alacaklarını ve belirli bir süre bu vergiyi kendi hesaplarında tutacaklarını öngörüyor. Ancak, bu geçici bir avantaj gibi gözükse de sistemdeki karışıklıklar ve olası aksaklıklar, nakit akışını yönetmekte zorlanan satıcılar için büyük bir yük oluşturabilir. Ayrıca, yüksek stopaj oranları, satıcıları vergi kaçakçılığına teşvik edebilir ve sektördeki şeffaflık anlayışını zedeleyebilir.
Bu noktada, Türkiye’nin dijital dönüşümü, doğru adımlar atılmazsa ciddi şekilde kesintiye uğrayabilir. Küresel ölçekte hızla dijitalleşen dünyada, Türkiye’nin bu fırsattan yararlanabilmesi için sektörel düzenlemelerin iyi yapılandırılması gerekiyor. Aynı zamanda, devletin e-ticaret sektörüne yaklaşımını yeniden gözden geçirmesi, küçük işletmeleri ve girişimcileri koruyacak politikalar geliştirmesi şart. Aksi takdirde, Türkiye’nin dijital ticaretin liderlerinden biri olma şansı, yanlış vergi politikaları nedeniyle kaybolabilir.
Süreç nasıl işleyecek?
Yeni uygulama, e-ticaret süreçlerinde köklü değişikliklere neden olacak. Örneğin, e-ticaret platformları satıcılarla yaptıkları ödemelerde belirli oranlarda stopaj kesintisi yapmakla yükümlü olacak. Satıcıların gelirine uygun olarak yapılan bu kesinti, her ayın 26’sına kadar devlete beyan edilecek ve yatırılacak.
Platformlar, satış sonrası elde edilen bedeli önce kendi havuz hesaplarına aktaracak. Ardından, bu tutardan komisyon paylarını düşerek, kalan miktarı satıcıya gönderecek. Ancak bu ödeme sırasında, vergi kesintisi yapılması zorunluluğu devreye girecek. KDV hariç toplam tutar üzerinden hesaplanacak olan bu kesintiler, satıcıların nakit akışını ciddi şekilde etkileyebilir.
Kimler kapsama dahil, kimler hariç?
Stopaj kesintisi düzenlemesi, genel olarak e-ticaret sektöründe faaliyet gösteren çoğu işletmeyi kapsıyor. Türkiye’deki bireysel ve kurumsal satıcılar ile ülkemizde şubesi veya temsilciliği bulunan yabancı şirketler bu kapsama dahil ediliyor. Ancak basit usulde vergilendirilen esnaflar, sosyal medya içerik üreticileri ve vergiden muaf küçük işletmeler bu uygulamadan muaf tutuluyor.
Satıcılar, platformlar ve tüketiciler için etkiler
Bu düzenleme, yalnızca devletin gelirlerini artırmayı hedeflemiyor. Aynı zamanda, e-ticaretin daha şeffaf ve düzenli bir yapıya kavuşmasını sağlamayı amaçlıyor. Ancak etkilerinin geniş bir yelpazede hissedileceği de açık.
E-ticaret platformları açısından bakıldığında, bu şirketlerin vergi tahsilatı sorumluluğunu üstlenmeleri yeni bir maliyet yükü yaratabilir. Bununla birlikte, platformların tahsil ettikleri vergiyi geçici bir süre kendi hesaplarında tutması, kısa vadeli bir likidite avantajı sağlayabilir.
Satıcılar için ise daha farklı bir tablo ortaya çıkıyor. Vergi kesintileri, küçük işletmelerin nakit akışını olumsuz etkileyebilir ve yıl sonunda yapılacak iade süreçleri nedeniyle finansal planlamalarını zorlaştırabilir. Satıcılar, bu kayıpları telafi etmek adına ürün fiyatlarını artırma yoluna gidebilir. Bu durum, tüketicilere de yansıyarak maliyetlerin artmasına neden olabilir.
Sektörün geleceği: Dikkatle atılması gereken adımlar
Vergisel uyumu artırmayı ve kayıt dışılığı azaltmayı amaçlayan bu uygulama, doğru politikalarla desteklenmezse e-ticaret sektöründe büyüme hızını yavaşlatabilir. Stopaj oranlarının yüksekliği, küçük ve orta ölçekli işletmelerin piyasadan çekilmesine neden olabilir. Ayrıca, tüketici alışkanlıklarında da değişimler yaşanabilir.
Sektör temsilcilerinin görüşlerinin dikkate alınması ve düzenlemelerin dengeli bir şekilde yapılması büyük önem taşıyor. E-ticaret, geleceğin ticaret biçimi olmaya devam edecek, ancak bu büyüme yalnızca sürdürülebilir politikalarla desteklenebilir. Yanlış adımlar hem ekonomik dinamikleri hem de tüketici davranışlarını olumsuz etkileyebilir.
Sonuç olarak, e-ticaretteki bu yeni dönem, dikkatli planlama ve kapsamlı değerlendirmelerle hem sektör hem de ekonomi için kazançlı bir sürece dönüşebilir. Ancak bu süreçte, devletin düzenlemeleri kadar, sektör oyuncularının adaptasyon kabiliyetleri de belirleyici olacak.
Kabataş Erkek Lisesi'nde lise eğitimi alarak, İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi MBA ve Marmara Üniversitesi Global Pazarlama alanında yüksek lisansı bulunmaktadır. İlaç, telekomünikasyon, insan kaynakları sektörlerinde çeşitli firmalarda satış ve pazarlama alanlarında farklı roller üstlenmiş olup, halihazırda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü'nde doktora yapmaktadır.
Çok önemli bir konu. Sayın hocam herkesin gözünden kaçan bir konuya değinmişsiniz. Kaleminize sağlık