Bir doğal afet ülkesi olan ve yakın zamanda 6 Şubat Kahramanmaraş depremini yaşayan Türkiye’de, sigorta şirketleri düşük sigortalılık oranları nedeniyle bölgedeki toplam hasarın sadece yüzde 6’sını karşılayabildi. Benzer afetlerde Batı ülkelerindeki oranlar ise yüzde 40’a kadar çıkıyor. Bu oranların Türkiye’deki pazarın gerçek potansiyelinin çok altında olduğunu net bir şekilde gösterdiğini belirten Howden Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Bölge CEO’su Atınç Yılmaz, sektörün büyümesinin önündeki en önemli problemlerden birinin dağıtımın kalitesi olduğuna işaret etti.
Sigorta sektörünün çatı kuruluşu Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) düzenlediği “3. Uluslararası Sigorta Zirvesi” tüm dünyadan sigorta sektörünün temsilcilerini bir araya getirdi. Sigorta Zirvesi kapsamında düzenlenen ve moderatörlüğünü TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı’nın yaptığı “Kilit Alanlardaki Sigorta Koruma Açıklarının Değerlendirilmesi: Doğal Afetler, Siber Güvenlik, Yaşam ve Sağlık Hizmetleri ve Emekli Maaşları İçgörüler ve Kapsamı ve Esnekliği Artırmaya Yönelik Stratejiler” başlıklı panele, Howden Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Bölge CEO’su Atınç Yılmaz, Sors Akademy CEO’su Zorana Pejcic, Insurance Europe Genel Müdür Yardımcısı Olav Jones ve SCOR SE Yönetim Kurulu Üyesi & Kuzey Afrika ve Güney Akdeniz Pazar Müdürü Marc Büker katıldı.
En önemli problem dağıtımın kalitesi
Panelde bir konuşma yapan Howden Türkiye Bölge CEO’su Atınç Yılmaz, sektörde dağıtım kanallarının ve hizmet kalitesinin kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Türkiye’nin bir doğal afet ülkesi olmasına karşın düşük sigorta penetrasyonu nedeniyle son olarak yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde sigorta sektörünün toplam hasarın sadece yüzde 6’sını karşılayabildiğini belirten Yılmaz, şunları söyledi:
“Bu oranlar pazarın gerçek potansiyelinin çok altında. Türkiye’deki sigorta sektörü, benzer ölçekteki ekonomilere göre olması gerektiğinden çok daha küçük. Ekonomimiz büyüyor fakat sigortacılığımız yeterli seviyeye gelememiş durumda. Bu kısır döngüyü artık kırmamız gerekiyor.Benim tecrübeme göre en önemli problem ise dağıtımın kalitesi. Sektörün kullandığı ürünler, sahip olduğumuz sigorta poliçeleri ve kapsamlarımız kesinlikle uluslararası seviyenin altında değil. Güzel uygulamalar yapıyoruz fakat dağıtım noktasında sıkıntılar var.”
Poliçeler bilinçli bir şekilde satılmalı
Sigorta poliçelerinin mutlaka bilinçli bir şekilde satılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, aksi takdirde insanların güven problemi yaşadığını ve sigorta almaktan vazgeçtiğini belirtti.
Yılmaz, “Yeterli bilgilendirme olmayınca insanlar problem yaşıyor, hasar olunca sigorta benim paramı ödemez gibi bir algıya kapılıyor. Faturayı da sektöre kesiyor. Sigorta poliçelerini satın alanların ne aldıklarını anlamaları kritik bir öneme sahip. Ürün mükemmel olabilir, ancak müşteriler doğru bilgilendirilmezse güven azalır. Yani, müşterilerle temas noktalarımız ve sunduğumuz hizmetin kalitesi çok önemli.” dedi.
Yılmaz, Türkiye’nin sigorta sektörünün karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin, düşük sigorta bilinci olduğunu vurguladı. “Ülkemizde, sigorta ürünlerinin gerekliliği konusunda farkındalığın artırılması, sektördeki en önemli eksikliklerden biri. Sigorta kültürü oluşturulmadıkça, bu sorun devam edecektir. Bu noktada, devletin ve özel sektörün birlikte çalışarak bir bilinç oluşturması gerekiyor.” diye konuştu.
Brokerların pazar payı Avrupa’ya göre çok daha düşük
Türkiye’de bugün brokerlerin pazardaki payının yüzde 17 civarında olduğunu, Avrupa’da ise yüzde 40’lara kadar çıktığını vurgulayan Yılmaz, daha eğitimli aracılar yetiştirmek ve onları sigorta şirketlerinin yardımıyla daha güçlü hale getirmek için çalışılması gerektiğini kaydetti. Yılmaz, şöyle devam etti:
“Bu, üzerinde sürekli olarak durulması gereken bir konu. Sigorta kanallarının daha eğitimli olması ve kaliteyi yükseltmemiz gerekiyor. Sigorta maliyetleri de tüketiciler açısından daha erişilebilir olmalı. Pazar büyüklüğümüzü artırmak ve sektörü daha da güçlendirmek için yenilikçi çözümler geliştirmeliyiz.”