Ekonomist Prof. Hayri Kozanoğlu Cumhuriyet TV’de yayınlanan Gündem Ekonomi programına konuk oldu. Kozanoğlu, emeklilik sisteminde köklü değişikliğin etkilerinin ele alındığı programda “insanlar bir an önce emekli olursa, bu duruma 2025’e bırakmayıp 2024’te olursa daha yüksek maaş alırız diye düşünüyorlar. Hatta 2025’te değil, 2026’da emekli olunması halinde enflasyonun düşüş sürecine girme senaryosu gerçekleşirse 2026’da durum daha kötü olacak” ifadelerini kullandı.
‘2026’da durum daha kötü olacak’
Emeklilikte acil çözülmesi gereken bir sorun olduğunu belirten Kozanoğlu, emeklilik maaşına esas olacak prim belirlenirken bir yıl öncenin büyümesi ve enflasyonuna bakılıyor. 2023 yılının enflasyonu yüzde 65 civarı oldu. Büyüme ise 4,5 civarı gerçekleşti. 2024’ün içerisinde emekli olursanız bu esas alınacak. Halbuki 2025’te olmanız halinde 2024’teki en son orta vadeli programda 38,5 olarak ilan edildi, bu tüketici enflasyonu oranı dikkate alınacak. Muhtemelen de büyüme yüzde 3,5 civarı olacak. Onun için insanlar bir an önce emekli olursa, bu duruma 2025’e bırakmayıp 2024’te olursa daha yüksek maaş alırız diye düşünüyorlar. Hatta 2025’te değil, 2026’da emekli olunması halinde enflasyonun düşüş sürecine girme senaryosu gerçekleşirse 2026’da durum daha kötü olacak.” diye konuştu.
İnsanların telaş içinde emeklilik dilekçesi hazırladığını söyleyen Kozanoğlu, emeklilik sisteminin Türkiye’de işlemediğine dikkat çekti. Kozanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanlar telaşla emeklilik dilekçesini vermeye çalışıyor. En azından 2024 yılı kapanmadan bu hamleyi yapmak istiyorlar ama bu bir taraftan aktif çalışan insanların iş gücü dışında kalmasını getirecek, bir taraftan vergi ve prim katkısı yapan insanlara yönelik bir düzenleme yapılmaya çalışılıyor. Genel olarak emeklilik sistemi Türkiye’de çok bozuk.”
‘İş gücüne katılma potansiyelleri sıfırdır’
Mevcut durumda emeklilik konusunda yaşanan sorunlara değinen Kozanoğlu, “Şu anda şöyle bir sorun var 2000 öncesi emekli olanlar, 2000-2008 sonrası emekli olanlar bir de 2008’den sonra emekli olanlar diye üç kategori var, Bunlar içinde de en fazla mağdur olanlar 2000 öncesinde emekli olanlar ama piyasa sistemi içerisinde emekliler artık üretim sürecine katkıda bulunamayacak bir şekilde sistemin fazlası görünümde, özellikle 2000’den önce emekli olanların aradan 25 yıl geçtiği düşünülürse, bu grubun daha sonra iş gücüne katılma potansiyelleri sıfırdır. O bakımdan onlar bir şekilde emekli olduğunuz yıla göre bir ayrımcılıkla karşılaşıyorsunuz. Halbuki dünyada herkesin bildiği emeklilik sisteminde hak ve adaletin ölçüsü birincisi ne kadar uzun süre çalıştıysanız o kadar çok para almanız gerekir” ifadelerini kullandı.
‘Çalışan insan oranı ne kadar yüksekse toplumun dengeleri o kadar kolay sağlanır’
Çalışma grubunun nüfusun yaşa göre dağılımından bahseden Kozanoğlu, kabataslak nüfusu üçe ayırabiliriz , bir tanesi daha çalışacak yaşta olmayanlar bu 15 yaşın altındakiler kabul ediliyor, bir tanesi de 65 yaşın üstünde olanlar, bir de çalışma yaşındakiler 15-64 yaşındakiler şimdi bir toplumda çalışabilecek insanların oranı ne kadar yüksek olursa o toplumun dengeleri o kadar kolay sağlanır. Türkiye bütün gelişmekte olan ülkeler gibi bir dönem genç nüfus ağırlığının çok fazla olduğu, yaşlı nüfusunun da oldukça sınırlı olduğu bir ülkeydi, daha çok çalışanların çocuklara bebeklere katkıda bulunmasıyla ekonominin dengeleri oturuyordu” dedi.