Piyasalardaki resesyon endişesi Fed’in üzerindeki baskıyı artırıyor

ABD’de resesyon endişelerinin güçlenmesi ve piyasalardaki satış dalgası faiz indirimi konusunda Fed’in üzerindeki baskıyı artırırken, bankanın eylül ayındaki toplantısından önce faiz oranını düşürmesinin pek olası olmadığı belirtiliyor.

ABD Merkez Bankası (Fed), son toplantısında eylül ayı için faiz indirim sinyali verse de ülkede geçen hafta boyunca açıklanan verilerin resesyon endişesini güçlendirmesiyle risk algısı önemli derecede yükseldi.

ABD’de ekonomik aktivitenin öngörülenden daha sert yavaşlayabileceği endişesi piyasalardaki satış baskısının derinleşmesine neden oldu.

Ülkede geçen hafta açıklanan verilere göre, tarım dışı istihdam temmuz ayında 114 bin kişi artarak beklentilerin altında gerçekleşmişti. İşsizlik oranı ise aynı dönemde yüzde 4,1’den 4,3’e çıkmıştı. Art arda 4 aydır artış gösteren işsizlik oranı, bu dönemde Ekim 2021’den bu yana en yüksek seviyesine ulaşmıştı.

Tedarik Yönetim Enstitüsünün (ISM) imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) de temmuzda 46,8 ile 8 ayın en düşük seviyesine gerileyerek piyasa beklentilerinin altında kalmıştı.

Söz konusu verilerin ardından para piyasalarındaki fiyatlamalarda, Fed’in eylülde politika faizini 50 baz puan indirme ihtimali yüzde 90’ın üzerini görürken, piyasalardaki sert düşüşler Fed’den acil faiz indirimi ihtimalini de gündeme getirdi.

Fed’in faize ilişkin son acil indirim kararını Mart 2020’de Kovid-19 salgınının ekonomik etkilerine ilişkin endişelerin artmasıyla aldığını anımsatan analistler, piyasadaki satışların bankayı 17-18 Eylül’deki bir sonraki toplantısından önce faizleri düşürmeye sevk etmesinin pek mümkün görünmediğini belirtti.

Analistler, Fed’in yakın zamanda acil faiz indirim kararı almasının, ekonominin gidişatına ilişkin endişeleri artırabileceği ve bu nedenle piyasalarda panik yaratabileceği uyarısında bulundu.

Verilerin, Fed’in, politika duruşunu ayarlama konusunda geç kalmış olabileceğine dair endişeleri artırdığı kaydedildi.

Bu gelişmelerle Fed yetkililerinin açıklamaları önem kazanırken, Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee dün “İstihdam rakamları beklenenden daha zayıf geldi ancak henüz resesyona benzemiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Fed’in acil toplantıya giderek faiz indirimi yapıp yapmayacağı konusunda yorum yapmaktan kaçınan Goolsbee, bunun çok büyük bir masa olduğunu dolayısıyla faiz artışları ve indirimleri gibi her ihtimalin her zaman masada olduğunu dile getirdi. Goolsbee, eğer ekonomide bir bozulma olursa Fed’in onu düzelteceğini vurguladı.

“Ufukta bir resesyon görmüyoruz”

CFRA Yatırım Başstratejisti Sam Stovall, AA muhabirine, ABD’de geçen hafta beklenenden zayıf gelen veriler nedeniyle Wall Street’in resesyon riskinin arttığına ikna olduğunu söyledi.

Yeni bir ayı piyasası beklemediğini kaydeden Stovall, resesyon tehdidinin abartılı olduğuna inandığını dile getirdi.

Stovall, Fed’in doğru pozisyonu aldığına inandıklarını belirterek, “ABD ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 2,8 büyüdü ve 2025’in dördüncü çeyreğine kadar çeyreklik bazda yüzde 2 veya daha fazla artış kaydetmesi bekleniyor. Çekirdek kişisel tüketim harcamalarının (PCE) en erken 2025 sonuna kadar yüzde 2 seviyesine dönmesi beklenmiyor. 1970’lerin sonlarında Fed faiz oranlarını çok hızlı düşürdü ve bu da enflasyonu yeniden alevlendirdi. Aynı hatayı yapmak istemiyorlar.” dedi.

Acil faiz indirimi ihtimalini de değerlendiren Stovall, bankadan böyle bir hamle beklemediklerini aktardı. Stovall, “Biz ve Fed ufukta bir durgunluk görmüyoruz, bu nedenle toplantılar arası bir faiz indirimi mevcut piyasa satışına aşırı tepki olur ve durumu daha da kötüleştirebilir, bu da ekonominin yatırımcıların korktuğundan çok daha zayıf olduğunu biliyor olabileceklerini gösterir.” diye konuştu

“Fed’in eylülde faiz oranlarını agresif şekilde düşürmesi gerekiyor”

Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi, hayal kırıklığı yaratan istihdam verileri ve Fed’in faiz oranlarını uzun süre çok yüksek tutmasının borsadaki satışın katalizörleri olduğunu kaydetti.

Bu düşüşü daha da hızlandıran şeyin ise düzeltmeye açık aşırı değerlenmiş bir borsa olduğunu belirten Zandi, istihdam verilerinin senaryoya uymadığını ifade etti.

Zandi, resesyon risklerinin arttığına işaret ederek, “Resesyonu önlemek için Fed’in eylül toplantısında faiz oranlarını agresif bir şekilde düşürmesi ve gelecek yıl bu zamanlarda oranları normalleştirmesi gerekiyor. Büyük olasılıkla Fed uygun şekilde tepki verecek ancak Fed’in bir başka hatası ciddi bir tehdit oluşturuyor.” dedi.

Acil bir faiz indirimi ihtimalini de değerlendiren Zandi, “Fed’in eylül toplantısından önce faiz oranlarını düşüreceğini düşünmüyorum. Bu panik ve çaresizlik olarak görülebilir ve yatırımcıların bunu nasıl yorumlayacağı belirsiz. Acil durum faiz indirimleri, piyasalar ve daha geniş finansal sistemin donduğu zamanlar için saklanır. Bu henüz olmadı, en azından şu ana kadar.” diye konuştu.

“Yatırımcıların gerçekliğe bakış açısı hisse senedi fiyatlarının düşmesine neden oldu”

Oxford Economics ABD Başekonomisti Ryan Sweet de temmuzda istihdam artışının beklenenden az olması ve işsizlik oranındaki artışın Fed’in “eğrinin gerisinde” olduğu algısını oluşturacağını ancak aylık istihdam verisinin istikrarlı bir seyir izlemediğini ve tek bir rapora aşırı tepki vermek istemediklerini söyledi.

İstihdam verilerinin ISM’nin beklenenden zayıf imalat verilerinin ardından geldiğini ve finansal piyasaların resesyon endişelerini artırdığını belirten Sweet, “Her ne kadar olaylara piyasalardan farklı baksak da yatırımcıların gerçekliğe bakış açısı hisse senedi fiyatlarının düşmesine neden oldu.” dedi.

Sweet, temmuz ayında işsizlik oranındaki artışın endişeleri kuvvetlendirdiğini çünkü bu durumun yaklaşan bir resesyonun sinyalini vermek için işsizlik oranını kullanan “Sahm kuralını” tetiklediğini aktararak, “Biz buna şüpheyle yaklaşıyoruz çünkü kural yalnızca işsizlik oranındaki artışın temel olarak işten çıkarmalardan kaynaklandığı durumlarda resesyonla ilişkilidir, şu anda durum böyle değil.” diye konuştu.

ABD ekonomisinde bu yıl bir resesyonun yaşanması olasılığına ilişkin soruya Sweet, “Resesyon her hangi bir yılda olasıdır ancak ekonomide yüksek işsizlik, kalıcı işten çıkarmalardaki artışa karşı daha çok iş gücü arzındaki artışlara bağlanmaktadır. Gelecek yıla ilişkin resesyon riskleri arttı ancak bu riskler, bir gerilemeyi temel senaryo olarak kabul edecek kadar yüksek değil.” şeklinde cevap verdi.

Sweet, Fed’in işsizlik oranının neden arttığının farkında olduğunu ve bu kaynakların kalıcı işten çıkarmalardaki artıştan kaynaklanmışsa daha az tehdit edici olduğunu anlattı.

Fed’in işsizlik maaşı başvurularına dikkat edeceğini ve ağustos ayı istihdam verisinin daha büyük önem taşıdığını belirten Sweet, şunları kaydetti:

“İşsizlik oranı son artışının bir kısmını geri vermez ve bileşim daha endişe verici hale gelirse, özellikle de hisse senedi piyasalarındaki satış daha kötüye giderse Fed eylül toplantısında 50 baz puanlık faiz indirimi düşünebilir. Şimdilik, nisan ayından beri savunduğumuz, ilk faiz indiriminin eylül ayında gerçekleşeceği ve 25 baz puanlık bir indirim olacağı yönündeki görüşümüzü koruyoruz.”

“Toplantılar arası faiz indirimi çok olası değil”

RBC BlueBay Asset Management Baş Yatırım Sorumlusu Mark Dowding, piyasa hareketlerinin temel bilgilerden çok tekniklerle ilgili olduğunu söyledi.

ABD’deki son verilerin ekonomide “yumuşak inişle” tutarlı olduğunu dile getiren Dowding, daha büyük bir hisse senedi çöküşü yaşanıp finansal koşullar sıkılaşmadıkça şu anda bir resesyon korkusuna neden olacak bir şey olmadığını aktardı.

Dowding Fed’in eylül, aralık ve ilk çeyrekte 25 baz puanlık faiz indirimleri yapacağını düşündüklerini kaydederek, “Toplantılar arası faiz indirimi çok olası değil.” dedi.

Sistemik risk ortaya çıkmadıkça Fed’den acil bir faiz indirimi beklenmiyor

ING Uluslararası Başekonomisti James Knightley tarafından yayımlanan bir analizde ise Fed’in “gaza basacağı” ancak piyasa fiyatlamasının agresif göründüğü aktarıldı.

İstihdam raporunun temmuzda zayıf gelmesinin piyasada resesyonun yaklaştığı yönündeki korkulara ve Fed’in agresif bir tepki verme ihtiyacına yol açtığı belirtilen analizde, “Sistemik risk ortaya çıkmadıkça Fed’in toplantılar arası faiz indirimi yapmasını beklemiyoruz.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Öte yandan “Sahm kuralına” adını veren Eski Fed Ekonomisti Claudia Sahm, Bloomberg televizyonuna verdiği röportajda, ABD’nin henüz resesyona girmediğini ancak “rahatsız edici derecede yakın” olduğunu ifade etti.

Sahm, piyasaların sert bir şekilde düştüğü bir ortamda Fed’in artan risklere yanıt olarak hemen harekete geçmesinin uygun olmayacağını, böyle bir anda sakin olmanın çok önemli olduğunu kaydetti.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search