TCMB

TCMB/PPK Özeti: TL mevduat ve KKM hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları artırıldı

TCMB Para Politikası Kurulunun 23 Mayıs’taki toplantısına ilişkin özet yayınlandı.

Özette, küresel büyüme görünümü yılın ilk çeyreğinde sınırlı bir iyileşme gösterirken, iş gücü piyasalarındaki sıkılığın sürdüğü ifade edildi.

Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2,1 artarak 2023 yılındaki yüzde 1,8’in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceğinin tahmin edildiği ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceğinin değerlendirildiği belirtilen özette, şu bilgiler verildi:

“Gelişmiş ülkelerin birinci çeyrek büyüme verileri iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanmayı desteklerken, öncü göstergeler söz konusu toparlanmanın daha çok hizmet sektörü kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. ABD ekonomisi büyüme eğilimi, diğer gelişmiş ülke ekonomilerinden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Jeopolitik gelişmeler ve enflasyonda kalıcı düşüş sağlamak amacıyla sürdürülen sıkı para politikaları, 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir. Çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyeleri, küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etmektedir. 2023 yılında enflasyonda görülen keskin düşüşe rağmen birçok ülkede özellikle hizmet enflasyonundaki katılık dikkati çekmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, gelişmiş ülke merkez bankalarının da 2024 yılı içinde faiz indirimlerine başlamaları beklenmektedir. Ancak enflasyonda gözlenen katılık, jeopolitik gelişmeler ve emtia fiyatlarına ilişkin risklerin artmasına bağlı olarak, merkez bankalarının faiz indirimlerinde temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, gelişmiş ülkelerin büyüme ve enflasyon görünümleri ile para politikalarına yönelik beklentiler farklılaşmaya devam etmiş, artan küresel belirsizlikle birlikte risk iştahı ve GOÜ’lere yönelen portföy akımları son dönemde dalgalı bir seyir izlemiştir.”

Özette, finansal koşullardaki sıkılık önemli ölçüde korunmakla birlikte yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirası varlıklara yönelimiyle piyasada oluşan likidite fazlasının Türk lirasının mevduat faizleri üzerinde etkili olduğu ifade edilerek, Türk lirası mevduat faizlerinin 26 Nisan haftasından bu yana 163 baz puan azalarak 17 Mayıs itibarıyla yüzde 58,68 seviyesinde gerçekleştiği, aynı dönemde Türk lirası cinsi ticari kredilere olan talebin yavaşlamasıyla birlikte ticari kredi faizlerinin 336 baz puan düşüşle yüzde 63,70 seviyesinde oluştuğu vurgulandı.

Bireysel tarafta ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizlerinin 327 baz puan gerileyerek yüzde 78,04 olarak gerçekleştiği, konut kredisi faizlerinin yatay bir seyir izleyerek yüzde 44,88 seviyesine geldiği, taşıt kredisi faizlerinin ise son dönem kampanyaların sona ermesiyle 17,44 puan yükselerek yüzde 43,59 olduğu ve 17 Mayıs 2024 itibarıyla kampanya öncesi seviyesine yaklaştığı belirtildi.

Özette, parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği vurgulanarak şunlar ifade edildi:

“Atılan parasal ve miktarsal sıkılaşma adımlarının etkisiyle Mart PPK döneminden bu yana belirgin şekilde yavaşlayan Türk lirası kredi büyümesinin, yurt içi talepte ilk sinyalleri görülen yavaşlamayı desteklemesi beklenmektedir. Bu kapsamda, bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 26 Nisan haftasından bu yana azalarak yüzde 3,28 seviyesinden 17 Mayıs itibarıyla yüzde 1,44 seviyesine gelmiştir. Söz konusu orandaki gerilemenin arkasında, ihtiyaç kredilerinde yüzde 2,49’dan yüzde 2,70’e gelen sınırlı artışa rağmen bireysel kredi kartlarında yüzde 5,01’den yüzde 1,12 seviyesine belirgin düşüş yatmaktadır. Taşıt kredilerindeki büyüme oranları negatif bölgede kalmaya devam etmiş ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde eksi 1,40 olarak gerçekleşmiştir. Türk lirası ticari kredilerdeki zayıf seyir de korunmuş ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 0,03 ile yatay denebilecek bir düzeyde gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki büyüme ise Türk lirası ticari kredilerden ayrışan bir seyirle yüzde 2,89’dan yüzde 4,88’e yükselmiştir.”

Makroihtiyati çerçevede sadeleşme ve piyasa mekanizmasının işlevselliğini artırma amacı kapsamında 9 Mayıs 2024 itibarıyla menkul kıymet tesisi uygulamasının sonlandırıldığı anımsatılan özette, “TCMB brüt uluslararası rezervleri, nisan ayı PPK toplantı haftasından bu yana 15,05 milyar ABD doları artarak 17 Mayıs 2024 itibarıyla 139,1 milyar ABD doları seviyesine yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 22 Mayıs 2024 itibarıyla 263 baz puan seviyesine gerilemiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 22 Mayıs itibarıyla yüzde 11,95 seviyesine yükselirken, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 22,14 seviyesine yükselmiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana hisse senedi piyasasında yurt dışında yerleşik yatırımcıların pozisyon değişimi oldukça sınırlı kalırken, neredeyse tamamı Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) kaynaklı olmak üzere toplam 5,54 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.” ifadesi kullanıldı.

“Nisan-mayıs dönemine ilişkin yüksek frekanslı veriler ve saha gözlemleri, yurt içi talepte dengelenmeye yönelik birtakım sinyaller içermektedir”

Özette, yakın döneme ilişkin göstergelerin yurt içi talepte ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret ettiği, perakende satış hacim endeksinin ocak ve şubat aylarındaki aylık bazda yüksek artışlardan sonra mart ayında yatay seyrettiği, çeyreklik bazda ise endeksin büyümesinin hızlandığı belirtildi.

Ticaret satış hacim endeksinin de bu dönemde aylık ve çeyreklik bazda arttığı bilgisi verilen özette, şu değerlendirmede bulunuldu:

“Hizmet üretim endeksi, hizmetler sektörü faaliyetinde çeyreklik bazda ılımlı bir artışa işaret etmiştir. Aynı dönemde kartla yapılan harcamalarda yüksek oranlı artış olmuştur. Bu çerçevede, talebin seviyesi enflasyon üzerinde bir risk unsuru olarak görülmeye devam etmiştir. Nisan-mayıs dönemine ilişkin yüksek frekanslı veriler ve saha gözlemleri ise yurt içi talepte dengelenmeye yönelik birtakım sinyaller içermektedir. Bu kapsamda, nisan ayı itibarıyla imalat sanayi PMI verileri, üretimde yeni siparişlerdeki düşüş kaynaklı bir yavaşlama ima etmiştir. Kartla yapılan harcamalara dair veriler ve firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler, ikinci çeyrekte iç talepte ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret etmektedir.

Mart ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 0,3 gerilerken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 4,3 artmıştır. Çeyreklik bazda sanayi üretimi yüzde 3,5 oranında yükselmiştir. Bu güçlü artışta, diğer ulaşım araçları imalatı başta olmak üzere tipik olarak yüksek oynaklık sergileyen kalemlerdeki yükselişler de etkili olmuştur. Söz konusu kalemler dışlandığında, çeyreklik değişim oranı yüzde 2 ile genel endeksin değişimine kıyasla daha ılımlı gerçekleşmiştir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak yüzde 77 seviyesinde gerçekleşerek çeyreklik bazda yatay bir seyir ima etmiştir.

Mart ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 1,7 oranında artarak 32,4 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde iş gücüne katılım oranı çeyreklik bazda artmış, işsizlik oranı ise 0,1 puan gerileyerek yüzde 8,7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Anket göstergeleri ise imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir.”

Özette, mart ayında cari işlemler açığının aylık bazda 4,5 milyar dolar olarak gerçekleştiği, yıllıklandırılmış olarak ise 31,2 milyar dolara gerilediği belirtilerek, “Söz konusu gerilemede, enerji ithalatında yıllık bazda devam eden düşüş ile altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki yavaşlamakla birlikte süregelen azalış etkili olmuştur. Diğer yandan, altın dış ticaret açığı önceki aya kıyasla nispeten yatay seyretmiştir.” denildi.

TÜİK tarafından turizm istatistiklerinde yapılan revizyon neticesinde seyahat gelirlerinin 2012-2023 dönemi için yukarı yönlü güncellendiği, böylelikle hizmet gelirlerinin sürükleyicisi niteliğindeki seyahat gelirlerinin cari işlemler dengesine sunduğu güçlü katkının geriye dönük olarak daha da belirginleştiği bilgisi verilen özette, mart ayında yıllıklandırılmış olarak hizmetler dengesinin verdiği fazlanın önceki aya benzer seviyede korunduğu ifade edildi.

Özette, geçici dış ticaret verilerinin nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatta yatay bir görünüme, ithalatta ise artışa işaret ettiği belirtilerek şunlar kaydedildi:

“Altın ithalatı nisan ayında da tarihsel ortalamalarının üzerinde gerçekleşirken, yıllıklandırılmış olarak 23 milyar ABD doları civarında yatay seyrini sürdürmüştür. Bununla birlikte tüketim malı ithalatı nisan ayında artarak cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi sınırlamıştır. Nisan ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri mayıs ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, 3 aylık ortalama eğilimler, ihracatta görece yatay bir seyir ile ithalatta artış ima etmektedir. Tüketim malı ithalatının seyri, parasal sıkılaştırmanın iç talep üzerindeki etkilerinin değerlendirilebilmesi açısından çeşitli diğer göstergelerle beraber yakından takip edilmektedir.

Cari açığın finansmanı tarafında ise bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, mart ayında yüzde 123 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yüzde 97 civarında olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bir önceki aya kıyasla iyileştiği gözlenmektedir.”

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search