Dijital varlık endüstrisinin büyük bir hızla gelişmeye devam etmesi, yüksek düzeyde vergi belirsizliği yaratıyor. Şimdiye kadar geleneksel aracılar yerine getirdiği vergi raporlama yükümlülüklerinin çoğundan kaçındılar, fakat durum değişmeye başlıyor. İnovasyon ve büyüme hızı, vergi uygulamalarına ilişkin küresel fikir birliğini geride bıraktı. Pek çok yargı bölgesi bu alandaki vergilendirmeye ilişkin kendi iç bakış açılarını henüz resmileştiremedi.
Kripto varlık piyasasında katılımcılardan toplanan görünmez vergi (MEV) adı altında anılan bir kavram mevcut. Maximal Extractable Value, Maksimum Çıkarılabilir Değer anlamına gelir. Blockchain bloğundaki işlemlerin dahil edilmesi, hariç tutulması veya işlem sırasının değiştirilmesiyle elde edilebilecek kârı ifade eder.
Kavram, 2014 yılında Pmcgoohan takma adlı algoritmik bir tüccar tarafından geliştirildi. 2019 yılında Philip Daian liderliğindeki araştırmacı ekibin “Flash Boys 2.0” başlıklı çalışma yayınlamasıyla yeniden gündeme geldi.
Topluluk, madencilerin bellek havuzundaki işlemleri kişisel çıkarları doğrultusunda sessizce yeniden düzenleyebileceklerini belirterek uyarıda bulundu.
İşlem emirlerinin katı şekilde uygulandığı geleneksel finans dünyasının aksine, kripto madencileri, doğrulayıcılar belirli blok içindeki bir dizi işlemi istedikleri gibi yeniden sıralayabilir.
MEV olgusunun en çok Ethereum ağında belirgin olmasına rağmen diğer blockchainlerde de yaygın olduğunu belirtmekte fayda var. Pratikte MEV işlemi bağlamında şunlar olur. Kullanıcı bir işlem gönderir. İşlem, doğrulamayı bekleyen tüm işlemlerin gruplandırıldığı “bellek havuzuna” katılır. Blok yaratıcıları, bellek havuzu işlemlerinden değer yaratmak amacıyla en optimize edilmiş blokları sunmak için rekabet eder. Blok tekliflerini bir veya daha fazla aktarıcıya gönderir. Bloklar, bloğu ağa önerecek olan doğrulayıcı veya önerici tarafından seçilebilir. Bir blockchainin düzgün işleyişi için belirli bir düzeyde MEV’in gerekli olduğu kabul edilir. MEV, madenciler, doğrulayıcılar ve blockchain kullanıcıları arasında çatışmalar yaratma ihtimali nedeniyle son yıllarda dikkat çekti.
Araştırmacılar, geliştiriciler, yeniden dağıtım mekanizmalarının kullanımı da dahil olmak üzere, olumsuz etkilerini azaltmanın yollarını araştırdılar. Madenciler, doğrulayıcılar MEV ile ilgili işlemleri yürüttüğünde ücret alınır. Kripto varlık işlemlerinde alınan işlem ücretleri, MEV’nin oluşmasına katkıda bulunan kullanıcılara geri ödenir. Görüldüğü üzere, kripto ekosistemi içerisinde işlem ücretleri veya MEV gibi unsurlar, zaten bir tür vergi gibi işlev görüyor, kullanıcılar arasında dağıtılıyor. Bazı ülkelerde vergi muafiyeti avantajları sunulması, örneğin Portekiz’de ve İsviçre’de uygulanan vergi politikaları, kripto ekonomisinin büyümesini teşvik edebilir.
2018 yılında Portekiz hükümeti, kripto varlıkların satışından elde edilen tüm kripto kârlarının vergiden muaf olduğunu ilan etti. Ayrıca kripto ticaretinden elde edilen tüm gelirlerin vergiden muaf olduğunu da açıkladı. Portekiz’de sertifikalı kripto işletmesi olmadığınız sürece herhangi bir gelir vergisine veya KDV’ye tabi olmuyorsunuz. Yıllardır İsviçre, vergilendirme konusundaki gevşek yaklaşımı nedeniyle finansörler için dünyanın en iyi yerlerinden biri olarak görülüyor. Kriptoya gelince, ülke yakın zamanda kripto vadisi takma adını kazandı. Profesyonel düzeyde ticaret veya madencilik yapmayan bireysel yatırımcılar herhangi bir sermaye kazancı vergisi ödemiyor.
İletişimci ve yazar Rachel Aysen Odacıoğlu, Türkiye'de bir kripto platformunda basın, proje ve halka ilişkiler görevini üstlendi. Kripto paralarla ilgili etkinlikler gerçekleştirdi. Çeşitli konularda dergilere yazılar yazdı. Aynı zamanda Türkiye'nin tanınmış markaları, global lüks markalara iletişim danışmanlığı görevini halen sürdürmektedir.