Türkiye Sürdürülebilir Finans Forumu İstanbul’da düzenlendi. Pek çok konuşmacının katıldığı forumda finansal sürdürülebilirlik, yeşil dönüşüm, yapay zeka ve dijitalleşme önemli başlıklardı.
Geçtiğimiz cuma günü Uluslararası Finans Enstitüsü ve Türkiye Bankalar Birliği iş birliğinde İstanbul Finans Merkezi’nde finans sektörü açısından oldukça önemli olan “Türkiye Sürdürülebilir Finans Forumu” etkinliği düzenlendi. Sektörün üst düzey isimlerinin büyük önem verdiğini hem panellerde hem de fuaye alanlarında görme fırsatım oldu. Şunu da vurgulamam gerekir ki, finans sektörü hem sürdürülebilirliği hem de dijitalleşmeyi çok içselleştirmiş durumda ve buradan geri dönüş olmadığının da net olarak farkındalar.
Türkiye Bankalar Birliği ve 15 Türk bankasının da üyesi olduğu Uluslararası Finans Enstitüsü’nün direktörü Tim Adams’ın katılımı ve çeşitli panellerde moderatörlüğü ile finans sektöründe sürdürülebilirliğin önemi, özellikle jeopolitik gelişmeler, bölgesel nitelikli sıcak savaşlar, COVİD-19 pandemisinin getirdiği zorluklar ve ekonomik, siyasi, sosyolojik ve psikolojik değişimler ele alındı. Özellikle COVİD-19 pandemisinden beri yaşanan olumsuzluklar ABD, Almanya, Fransa gibi gelişmiş ülke ekonomilerini de etkilemiş olsa da özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri daha stresli ve sıkıntılı bir sürece soktu.
Karbon salımının artışı ciddi ekonomik maliyetler doğurabilir
Forumda konuşma yapan Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alparslan Çakar, insanlığın bu zorlu süreçlerle başa çıkabilmesi için küresel düzeyde iş birliklerinin kurulması, bilgi ve deneyim paylaşımının sağlanması ve politikaların geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Bu bağlamda iklim değişikliği ve düşük karbonlu ekonomiye geçişle ilgili yapılan çalışmaların ortaya koyduğu iki temel noktaya dikkat çekmek istediğini ifade eden Çakar, ilk olarak, mevcut artış eğiliminin devam etmesi halinde sera gazı emisyonlarının yüksek fiziksel zararlar ve ciddi ekonomik maliyetler doğuracağı ekonomik analizlerce öngörüldüğünün altını çizdi. İkinci olarak da, iklim değişikliğiyle mücadele ve daha sürdürülebilir bir ekonomiye geçişin, bölgeler, sektörler, şirketler ve özellikle daha kırılgan konumda bulunan bireyler üzerinde farklı etkilere sahip olacağının düşünüldüğünü ifade etti.
Günümüz dünyasında ekonomik süreklilik ve büyüme potansiyelinin korunması için düzenli bir yeşil dönüşüm seferliği yapılması neredeyse zorunlu hale geldi. Finans sektöründe de dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm, giderek daha da önemli bir role sahip olmaya başladı. Dijital dönüşüm, finansal işlemlerin daha verimli, hızlı ve erişilebilir hale gelmesini sağlayarak müşterilere daha iyi hizmet sunulmasına ve iş süreçlerinin iyileştirilmesine olanak tanıyor. Aynı zamanda, dijitalleşme finansal kurumların operasyonel verimliliğini artırırken, karbon ayak izini azaltarak çevresel sürdürülebilirliği destekliyor.
Dijital ve yeşil dönüşüm birlikte ele alınıyor
Yeşil dönüşüm, finans sektörünün çevresel etkisini azaltmayı ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun yatırımlar yapmayı amaçlıyor. Yeşil finansmanın artmasıyla birlikte, çevresel dostu projelere fon sağlama ve iklim değişikliğiyle mücadelede etkin bir rol oynama imkanı ortaya çıkıyor. Bu dönüşüm, finans sektörünü sadece kâr amacı güden bir yapıdan çıkarıp, aynı zamanda toplumsal ve çevresel fayda sağlayan bir aktör haline getiriyor. Dolayısıyla, finans sektöründe dijital ve yeşil dönüşümün birlikte ele alınması, hem ekonomik büyümeyi destekliyor hem de çevresel sürdürülebilirliği güçlendiriyor.
Finans sektörü, iklim değişikliğine neden olan ve bu değişimden etkilenen kırılgan sektörlere finansman sağlaması nedeniyle iklim risklerine yüksek oranda maruz kalıyor. Bu zararları en aza indirmenin yolu, hedef odaklı bir şekilde birlikte proaktif önlemler almaktır. Unutulmaması gereken, finans sektörünün sürdürülebilir bir dünya için kritik bir öneme sahip olduğudur.
Türkiye finans sektörü, yeşil dönüşümü teşvik etmek ve çevresel sürdürülebilirliği desteklemek için çeşitli adımlar atmaktadır. Bunlar arasında, yeşil finansmanın geliştirilmesi ve teşvik edilmesi, çevresel risklerin yönetilmesi için politika ve standartların oluşturulması, sürdürülebilirlik ilkelerine uygun yatırımların teşvik edilmesi, çevresel etkiyi azaltmak için yenilikçi finansal ürünlerin geliştirilmesi ve yeşil teknolojilere yatırım yapılması gibi adımlar bulunmaktadır. Ayrıca, finans kuruluşları çevresel performanslarını ölçmek ve raporlamak için uluslararası standartlara uygun çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerini benimsemekte ve bu bilgileri yatırımcılarla paylaşmaktadır. Bu çabalar, Türkiye’nin yeşil dönüşüm sürecine katkıda bulunarak çevresel sürdürülebilirliği artırmayı amaçlamaktadır.
Belirsizliklere rağmen iyiye işaret var
Gerçekleşen panellerde ortaya çıkan en önemli sonuçlardan biri, Türkiye’nin büyük bir potansiyele sahip olduğu ve güçlü penetrasyon yeteneği ve genç nüfusuyla yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirliğe hızlıca uyum sağlayabildiği ve bunun da ülke ekonomisine katkısı olacağıydı.
Program kapsamında konuşma yapan ING Türkiye yönetim kurulu üyesi ve denetim komitesi başkanı Semra Kuran, özellikle pandemi ve global ölçekte yaşanan ekonomik zorluklar sebebiyle belirsiz bir ortam olduğu fakat gittikçe iyiye doğru gidildiğini belirtti. Bu noktada kuruluşlar, müşteriler ve tüm paydaşların iyi bir iş birliği ve karşılaşılan zorluklara karşı karar verme süreçlerinin etkin bir analiz çerçevesinde yürütülmesi gerektiği sonucu ortaya çıkıyor.
Toplantının son panelinde konuşan EBRD Türkiye Ülke Başkan Yardımcısı Şule Kılıç, AI ( yapay zeka) ve dijitalleşmenin sürdürülebilirlik ve net sıfır hedefleri için kritik öneme sahip olduğunu belirterek bu teknolojilerin, daha verimli kaynak kullanımı, enerji tasarrufu, karbonsuz teknolojilerin geliştirilmesi ve çevresel etkilerin azaltılması gibi alanlarda potansiyeller sunduğunu ifade etti. Ayrıca, büyük veri analizi ve tahmin yetenekleri sayesinde çevresel etkilerin daha iyi anlaşılmasına ve sürdürülebilirlik politikalarının daha etkili bir şekilde oluşturulmasına yardımcı olabileceğini, bu nedenle, yapay zeka ve dijitalleşmenin, daha yeşil ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlememizde önemli bir rol oynayacağını sözlerine ekledi.
Sürdürülebilirlikle uyumlu iş uygulamaları
Yapay zeka ve dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik alanında önemli bir ivme kazandırıcı rol üstleniyor. Bu teknolojiler, çeşitli sektörlerde verimlilik artışı, kaynakların daha etkin kullanımı, enerji tasarrufu, karbonsuz teknolojilerin geliştirilmesi ve çevresel etkilerin azaltılması gibi konularda büyük potansiyel sunuyor. Finans sektöründe yapay zeka ve dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik çabalarını hızlandırıcı bir rol oynuyor. Bu teknolojiler, finansal kuruluşların çevresel etkilerini azaltma ve sürdürülebilirlikle uyumlu iş uygulamaları geliştirme konusunda önemli bir potansiyel sunuyor.
Yapay zeka ve dijitalleşme, finans sektöründe verimliliği artırarak kağıtsız işlemler, otomatik veri analizi ve karar alma süreçlerinin optimize edilmesi gibi alanlarda büyük faydalar sağlıyor. Bu da kaynak kullanımının azaltılması, enerji tasarrufu ve çevresel etkilerin minimize edilmesi anlamına geliyor. Ayrıca, finans kuruluşları büyük veri analizi ve yapay zeka algoritmaları aracılığıyla çevresel riskleri daha iyi anlayabiliyor ve yeşil yatırımlara yönlendirme konusunda daha bilinçli kararlar alabiliyorlar. Bu da sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için finans sektörünün ivmesini artırıyor.
Sonuç olarak, finans sektöründe yapay zeka ve dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik çabalarına katkı sağlayarak, daha çevreci ve daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlememize yardımcı oluyor. Bu teknolojilerin yeşil dönüşümdeki rolü sadece çevresel etkileri azaltmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik kalkınmayı da teşvik eder. Yeni teknolojilerin uygulanması ve geliştirilmesi, yeşil iş alanlarının oluşturulması ve rekabetçi bir yeşil ekonomi için zemin oluşturur. Sonuç olarak, yapay zeka ve dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik çabalarını hızlandırıcı bir güç olarak ortaya çıkıyor.
Kurala dayalı ekonomi programı
“Türkiye Sürdürülebilir Finans Forumu”na konuk konuşmacı olarak katılan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de kurala dayalı, uluslararası normlarda ve rasyonel politikalarla uyguladıkları ekonomik programla ülkedeki makroekonomik dengesizliklerin giderilmesi, sürdürülebilir büyüme ve enflasyonda düşük tek haneli rakamların yakalanmasını hedeflediklerini açıkladı. Dış borcun geçen sene mayıs ayında 60 milyar dolar üzerinde olduğunu, şu an 32 milyar dolara düştüğünü, yıl sonuna kadar 30 milyar dolar altına inmesini hedeflediklerini sözlerine ekledi.
Sene sonuna kadar cari açığın %2,5 altına düşmesini beklediklerini ifade etti. Türkiye’nin dış borcunun düşmesinin Türkiye rezerv pozisyonunu iyileştireceğini ve bu şekilde de rezerv birikimi sağlanacağını vurgulayan Şimşek, bu hedefler doğrultusunda yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve yeni sanayi politikaları ile ilgili çalışmaları olduğunu belirtti. Konuşmasının bana göre en önemli kısmı, 13 mayıs pazartesi günü tasarruf ve verimlilik politikaları gereğince kamu maliyesine yönelik yeni tasarruf tedbirlerinin açıklanacağını söylemesiydi. Çünkü zaten ağır ekonomik şartlarla mücadele edip zar zor yaşamaya çalışan halkımızın daha neresinden tasarruf ettireceğini doğrusu çok merak ediyorum.
Kabataş Erkek Lisesi'nde lise eğitimi alarak, İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi MBA ve Marmara Üniversitesi Global Pazarlama alanında yüksek lisansı bulunmaktadır. İlaç, telekomünikasyon, insan kaynakları sektörlerinde çeşitli firmalarda satış ve pazarlama alanlarında farklı roller üstlenmiş olup, halihazırda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü'nde doktora yapmaktadır.