ABD’nin TikTok‘u yasaklama kararı haberi gündeme düşünce, kısa süre önce yaşadığımız benzer olaylar aklıma geldi.
Otel rezervasyon platformu Booking ve ödeme sistemleri hizmeti sunan PayPal‘ın yasaklanmaları büyük tartışmalara neden olmuştu.
Sosyal medya platformalarının Türkiye’de şirket kurmamaları durumunda yasaklanacağı belirtilmişti. İşin ciddi olduğunu anlayan yabancı şirketler temsilciliklerini art arda açıp hukuki koşulları yerine getirdiler.
Wikipedia‘ya uzun süre erişim engellenmişti.
Başka örnekler de var… Ancak, ABD’de yaşanan olay biraz daha farklı. TikTok’un yasaklanmasının en önemli sebebi “170 milyondan fazla Amerikalı kullanıcının verilerinin toplanması” olarak açıklandı.
ABD’ye göre Çin devleti bu verileri TikTok’tan alıp propaganda, istihbarat gibi alanlarda kullanıyor. Çin hükümeti ise bu iddiaları net bir şekilde yalanladı.
Benzer bir soruşturma Avrupa’da da yürütülüyor. Belçika istihbarat birimleri, Çin’in perakende devi Alibaba‘yı casusluk iddiasıyla geçen yıl izlemeye aldığını duyurdu.
Oradaki tartışma da şundan kaynaklandı.
Her Çinli şirketin talep edilmesi durumunda elindeki verileri Çinli güvenlik birimlerine vermesi yasal zorunluluk. Belçika bu uygulama nedeniyle Alibaba’nın Avrupa’da istihbarat topladığını, toplanan verilerin ticari amaç dışında kullanıldığını iddia ediyor.
***
Yasaklamalar sadece batı ülkelerinde değil, Çin’de de var.
WhatsApp, Facebook gibi popüler çok sayıda uygulama Çin’de yasak.
Neden?
Bu şirketlerin ABD’ye Çin’den istihbarat sağladığı iddiasıyla uygulamaların kullanılması yasaklandı.
Hindistan da Çinli platformların kullanılmasını aynı bahanelerle yasakladı.
***
Aslında aktörler ve bahaneler aynı…
Yürütülen soruşturmalar, uygulanan yasaklar bu çok uluslu şirketlerin veri topladığını veya casusluk yaptığını tek başına ispat edemez. Ticari kayıplar ve diplomatik silah olarak da bu kararlar ülke yönetimleri tarafından alınabiliyor. Kurunun yanında yaş da yanıyor.
Sözde, küreselleşme ve ticaretin serbestleşmesiyle zenginlik artacak, demokrasi yayılacaktı. Şimdi herkes kendisini yasaklarla korumaya geçti.
Ülkeler vatandaşlarının satın alma davranışlarını, hobilerini, ilgi alanlarını, sağlık bilgilerini başka ülkelere vermek istemiyor.
***
Yasaklarla, ülkeler arasına yeniden duvarlar örmekle bir yere varamayız. Ancak verilerin güvenliği de çok önemlidir.
Hatırlayalım…
Arap Baharı dediğimiz olayların başlangıcında Facebook paylaşımlarının olduğu söyleniyordu.
2016 yılında Donald Trump‘ın başkan seçildiği dönemde Rus istihbaratının Trump’ı sosyal medya üzerinden destekleyerek başkan seçtirdiği iddiaları vardı. Hatta Trump, Rusya’nın seçimlere müdahale ettiğini ancak bunun sonuçları etkilemediğini itiraf etmişti.
***
Bizde de TikTok soruşturması yürütülüyor. Ancak orada veri güvenliğinden çok, paylaşımların toplumsal değerlerle uyuşmaması üzerinden yürüyen bir tartışma var.
Bu tartışmaların sadece sosyal medya şirketleri üzerinden yürütülmesi de doğru değil. Hemen hemen her sektörde vatandaşların verileri toplanıyor.
Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) çıkarıldı. Ancak garip numaralardan aranmaya, mesaj bombardımanına tutulmaya devam ediyoruz.
Hem yabancılar hem de yerliler vatandaşların verilerini dibine kadar kullanıyor…
Türkiye’nin kaçak bahis ve kumar konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi olmasının sebebi de, vatandaşların verilerinin ele geçirilmesinden kaynaklanıyor.
Bu veriler sadece yaş, cinsiyet, tuttuğu takım gibi bilgiler değil…
Hangi kıyafetleri, yemekleri tercih ediyor? Hangi saatlerde internette gezintiye çıkıyor? Siyasette, sporda, sanatta neleri takip ediyor vb. davranış kalıpları, şirketlerin ve ülkelerin ağzını sulandırıyor.
Bu veriler çok önemli. Çünkü bunlarla toplumların zaafları, beklentileri ve öfkeleri yönlendirilebiliyor.
Dünyadaki gelişmeleri de izlediğimizde; şeffaflık, hesap verilebilirlik, veri güvenliği yönlerinden Türkiye’nin daha net adımlar atması gerektiği bir döneme girdiğimizi söyleyebilirim.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Öğrenciyken, Cumhuriyet gazetesinde mesleğe başladı. İnsan hayatına dair haberler yaptı, fotoğraflar çekti. Bir dönem Avustralya'da gazetecilik yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra Referans gazetesinde ekonomi gazeteciliğine adım attı. Küresel ekonomi, tarım, enerji, çevre ve reel sektör üzerine çalıştı. Daha sonra Dünya gazetesine geçti ve burada 3 yıldan fazla dış ticaret editörlüğü ve yazarlığı yaptı. Yeni Yüzyıl gazetesinin yeniden kuruluşunda ekonomi şefi olarak görev aldı ancak zayıf kurumsal yapı nedeniyle 3 ay sonra istifa edip Sözcü gazetesine geçti. Yaklaşık 8 yıl Sözcü’de muhabir, editör ve ekonomi müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyesi.