Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2023 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın sonuçlarını yayınlamasının ardından gelir eşitsizliği konusu gündemde epeyce yer kapladı. Bunun başlıca nedeni referans dönemi 2022 yılı olan – yani hanehalklarının 2022 yılında elde ettiği gelirlere dayanan – bu araştırmanın ülkemizdeki gelir dağılımında belirgin bir bozulmaya işaret ediyor olması. İki yıl önce 0,401 olan Gini katsayısı, son araştırmanın verileriyle 0,433 olarak hesaplanmış.
Düşük faiz zengini daha zengin yaptı
2021 yılının sonbaharında uygulanmaya başlayan ve zenginlerin daha zengin olmasını engelleyeceği umulan gevşek para politikasının bunun tam aksi yöndeki etkisinin ortaya çıkması aslında sürpriz olmadı. Zira aşırı düşük faiz politikasının yol açtığı yüksek enflasyonun ve varlık balonlarının gelir dağılımını bozduğu, henüz resmi bir istatistik yayınlanmamışken dahi tahmin edilebiliyordu.
Gelir eşitsizliğine dair yeni bulgular irdelenirken, bazı uzmanlar ülkemizde servet dağılımın gelir dağılımından daha bozuk olduğuna ve gelir dağılımındaki kötüleşmenin servet tarafında da yaşanmış olduğuna dikkat çektiler. Düşük faiz politikası sonucunda gerek döviz kurlarındaki büyük artışın, gerekse gayrimenkul ve otomobil gibi varlıkların fiyatlarındaki hızlı yükselişin asıl etkisinin servet dağılımı üzerinde olduğu iddiası gayet mantıklı. Ancak elimizde servet eşitsizliğini ölçmeye olanak sağlayacak kapsamlı bir veri seti bulunmadığı için bu konuda ortaya somut bulgular koymak kolay değil.
Servet dağılımına dair bildiklerimiz
TÜİK’in uygulamakta olduğu bir servet dağılımı araştırması mevcut olmasa da, küresel ölçekte ve ülkeler düzeyinde servet dağılımlarına dair çeşitli veriler içeren ve her yıl güncellenen Global Wealth Report’ta Türkiye için de çok sayıda tahmin yayınlanıyor. Global Wealth Report 2023’te yer alan ve ekonomist Kerim Rota’nın da Gazete Oksijen’deki ilk yazısında paylaşmış olduğu güncel tahminlere göre Türkiye’deki toplam hanehalkı servetinin yüzde 81’i yetişkin nüfusun en varlıklı yüzde 20’sinin elinde.
Aşağıdaki tablonun Türkiye satırındaki 11,5 ve 69,8 sayılarını toplayarak bulunan bu oran, gelir dağılımında en yüksek gelirli yüzde 20’nin payı olan yüzde 50’den çok daha yüksek ve servet dağılımının fazlasıyla dengesiz olduğunu teyit edici nitelikte.
Ülkemizdeki hanelerin servetlerini teşkil eden varlıklara ‘finansal’ ve ‘finansal olmayan’ ayrımında bakıldığında ise, servetlerin yaklaşık dörtte üçünün ağırlıklı olarak gayrimenkul sahipliğinden kaynaklanan ‘finansal olmayan’ kategorisine girdiği tahmin ediliyor.
Global Wealth Report’ta Türkiye’deki servet dağılımı için hesaplanan Gini katsayısı ise 0,80. Bu makul bir tahmin olmakla birlikte, hem gelir hem servet dağılımı araştırmalarının mevcut olduğu ülkelerin verileri kullanılarak kestirilen bir ekonometrik modelden türetilmiş, tahmini bir değer olduğunu not etmekte fayda var.
Gelir ve servet eşitsizliği ölçütleri nasıl hesaplanıyor?
Yazının geri kalan kısmında, konuya daha yabancı olan okurlar için hanehalkı düzeyinde gelir ve servet eşitsizliğinin ne anlama geldiğini ve bu bağlamda sıklıkla bahisleri geçen Lorenz eğrisinin ve Gini katsayısının nasıl elde edildiğini sayısal bir örnekle izah etmeye çalışacağım.
Türkiye nüfusunun sadece 5 haneden ibaret olduğunu ve bu hanelerin eşit sayıda yetişkin ve çocuk içerdiğini varsayalım. Böylece her bir hane ülke nüfusunun yüzde 20’lik dilimini teşkil etmiş oluyor. Düşük gelir/servetten yükseğe doğru sıralanmış olan bu hanelerin yıllık gelirleri (ücret, maaş, kira ve faiz geliri) ve sahip oldukları varlıkların değerleri de 2020 ve 2022 yılları için aşağıdaki tablodaki gibi olsun.
Sayısal örneğimizde 1 numaralı hanenin hiç serveti olmadığını varsayıyoruz. 2 numaralı hanenin bir miktar mevduatı (TL ve döviz cinsi mevduat, yatırım fonu, hisse senedi gibi finansal varlıklar) ve küçük bir konutu var. 3 numaralı hanenin mevduatı daha fazla, evi daha değerli ve bir de otomobili var. 4 ve 5 numaralı hanelerin varlıklarının toplam değeri ise diğerlerine göre çok daha yüksek.
TÜİK’in hesaplarına göre 2020 yılında ortalama 77 bin lira olan kullanılabilir hanehalkı geliri 2022 yılında 168 bin liraya çıkmış. Örneğimizdeki hanehalkı gelirleri de TÜİK’in yayınladığı ortalama yıllık gelirler ile uyumlu olacak şekilde belirlendi. Hanehalklarının finansal ve finansal olmayan varlıkları için yaptığımız varsayımlar da servet dağılımına dair sahip olduğumuz kısıtlı bilgilere dayandırıldı.
2020’den 2022 yılına ortalama dolar kuru 2,5 katına çıktığı ve konut fiyat endeksi de 4’e katlandığı için, örneğimizdeki varlık değerleri de bu oranlarda arttırıldı. Otomobillerin değerinin de iki yılda 5 katına çıktığı varsayıldı. Yüksek gelirli hanelerin güncel gelirlerinden tasarruf ederek 2 yıl içinde yapmış olabilecekleri varlık edinimleri ise göz ardı edildi.
Lorenz eğrisi ve Gini katsayısı
Gelir ve servet eşitsizliği ölçütlerini elde etmek için ilk yapılması gereken, her bir hanenin toplam gelirinin / servetinin ülke toplamının yüzde kaçını oluşturduğunu hesaplamak. Tablodaki koyu renkli sütunlarda verilen bu yüzdeleri toplayarak bulunan birikimli (kümülatif) yüzdeler ise Lorenz eğrisinin dikey eksenindeki değerleri oluşturuyor.
Aşağıdaki şekilde 2022 yılı için çizilmiş olan Lorenz eğrilerini görüyoruz. Servet dağılımının Lorenz eğrisinin gelir dağılımının Lorenz eğrisinden daha aşağıda olması, servet eşitsizliğinin daha yüksek düzeyde olmasının bir yansıması.
Gelir ve servet eşitsizliklerinin sayısal ölçütü olan Gini katsayısını elde etmek için Lorenz eğrisiyle varsayımsal bir çizgi olan ‘tam eşitlik doğrusu’ arasında kalan alanın, tam eşitlik doğrusunun altında kalan dik üçgen şeklindeki alana oranını hesaplamak gerekiyor.
Bu formüle göre hesaplanan Gini katsayısı değerleri de tabloda mevcut. Örneğimizde nüfusun yüzde 20’lik dilimlerinin paylarını kullandığımız için, elde ettiğimiz katsayılar TÜİK’in çok daha ince hesaplamalar yaparak elde ettiği değerlerden daha düşük çıkıyor.
Şekildeki Lorenz eğrilerinin konumlarıyla tutarlı olarak, servet dağılımı için elde ettiğimiz 0,67 civarındaki Gini katsayıları gelir için bulduklarımızdan çok daha yüksek. Eğer TÜİK hanehalklarının servetlerinin dağılımı için de bir Gini katsayısı hesaplıyor olsaydı, en az bu büyüklükte bir katsayı bulması çok muhtemel olurdu.
Burada dikkat çekici olan bir durum, servet için hesaplanan Gini’deki 2 yıllık değişimin gelir dağılımının Gini katsayısındaki değişimden daha az olması. Bu durum varsayımlarımızın biraz iyimser olmasından ve yüksek gelirli hanelerin 2 yıl içindeki varlık edinimlerini göz ardı etmiş olmamızdan kaynaklanıyor olabilir.
Gelecek yıl ne olacak?
Önümüzdeki yıl bu zamanlarda 2023 verilerine dayalı araştırmanın sonuçları açıklandığında gelir dağılımında bir düzelme görülmesi çok düşük bir ihtimal. Çünkü 2023 yılı da özellikle ilk yarısında faiz oranlarının çok düşük olduğu, yüksek enflasyonun devam ettiği, çoğu sabit gelirlinin alım gücü kaybı yaşadığı ve varlık balonlarının şişkin kaldığı bir yıl idi. 2022’den 2023’e döviz kurlarının yaklaşık yüzde 50, konut fiyatlarının da yüzde 100’e yakın arttığını biliyoruz. Gelir ve servet dağılımlarının daha adaletli olması için devrim niteliğinde politika değişikliklerine ihtiyaç var ve şu an bu konuda ümitli olmak pek mümkün değil.
Cem Başlevent’in tüm yazıları
1973 İstanbul doğumlu olan Prof. Dr. Cem Başlevent, ekonomi alanındaki yüksek lisans ve doktora derecelerini Boğaziçi Üniversitesi'nde almıştır. 2000-2023 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde çalışan Başlevent, halen İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmaları bireylerin işgücüne katılımı, politik tercihleri, yaşam memnuniyeti gibi konuları kapsamaktadır.