Ekonomist Tuğba Özay, ocak ayı enflasyon verilerini değerlendirdi. Sosyal medya hesabından bir açıklama yayınlayan Özay, şu ifadeleri kullandı:
Sn. Mehmet Şimşek Ocak ayında aylık enflasyon geçici etkiler kaynaklı yükselerek yüzde 6,7 gerçekleştiğini, Ocak ayında büyük oranda enflasyona yansıyan bu etkilerin enflasyonun ana eğilimini etkilemesini beklemediklerini, yıllık enflasyonda ise yılın ikinci yarısında belirgin bir gerileme yaşayacağımızı belirtiyor. Mayıs ayından sonra baz etkisi kaçınılmaz ancak sorun enflasyonun baz etkisi dışında hangi seviyelere yerleşeceği?
Enflasyondaki artışta neler etkili oldu?
Vergi artışları,
Ürün fiyatlarındaki zamlar,
Ücret artışları,
Kurdaki değer kaybı (Doğrudan/dolaylı kur geçişkenliği).
Peki neden faiz artışlarına rağmen enflasyon düşmüyor?
Enflasyon sürecinin doğasını ve dinamiğini anlamak para politikasının yürütülmesi açısından temel önemde. Bu sebeple geniş tabanlı enflasyon dalgalarının sektöre özgü göreli fiyat şoklarından nasıl ortaya çıkıp yayıldığına, döngüsel ve yapısal güçlerin ücret-fiyat spirallerinin olasılığını ve yoğunluğunu belirlemedeki göreli rollerine bakmak gerekiyor.
Geçici etkiler gerçekten geçici mi?
Bu sorunun cevabı aslında düşük ve yüksek enflasyon rejimi arasındaki farklarda saklı.
Örneğin düşük enflasyon rejimlerinin kendi kendini dengeleyici özellikleri vardır. Enflasyon olarak ölçülen şey, büyük ölçüde, enflasyon düzeyi üzerinde geçici etki yaratma eğiliminde olan göreli veya sektöre özgü fiyat değişikliklerinin yansımasıdır. Böyle bir ortamda enflasyonun, davranışları etkileyen bir faktör olarak önemini yitirmesi nedeniyle ücret ve fiyat oluşumu üzerindeki etkisi çok azdır. (Bizde enflasyondaki artışı etkileyen ve geçici denilen etkiler şu an; ürün fiyatlarındaki zamlar, ücret artışları, kurdaki değer kaybı vs. Etkiler geçici deniliyor ama enflasyon çıpa görevi görmediğinden ya da ortada rasyonel bir çıpa olmadığından ürün fiyatları artmaya devam ediyor. Kurdaki yükseliş kademeli de olsa devam ediyor ve geçici etki haliyle sınırlanıyor.)
Yüksek enflasyon rejimleri ise kendi kendini dengeleyici özelliklere sahip değildir, aynı bizim şu an içinde bulunduğumuz durum gibi. Çünkü enflasyon üretici ve tüketicinin davranışları için odak noktası haline geldiğinden, ücret-fiyat oluşumu göreli fiyat şoklarına karşı daha duyarlı hale geliyor. Daha yüksek enflasyon ise daha yüksek ücret oluşumunu tetikliyor ve yüksek enflasyon rejimini ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda merkez bankasının güvenilirliğini de zayıflatarak enflasyon sürecini daha da kötüleştiriyor. Üretici-tüketici davranışlarının enflasyon seviyesine duyarlılığı nedeniyle geçişler kendi kendini güçlendiriyor ve dolayısıyla enflasyonla mücadele daha zorlu bir hal alıyor. Haliyle yüksek enflasyon rejiminden geri dönüş, bir kez yerleştiğinde çok daha maliyetli oluyor.
Bu sebeple merkez bankasının kısa vadeli maliyetten çok uzun vadeli faydaya odaklanması gerekiyor.